Koronavirüs salgınında ekonomik açıdan artık bıçak kemiğe dayandığı için birçok alanda gevşemeye gidildi. Hatta ülkemizde bu bakımdan birçok ülkeye kıyasla geç bile kalındığını söyleyebilirim. Bu geç kalma olumsuzluk ifade etmiyor. Türkiye elinden geldiğince koronavirüsü kontrol altında tutmaya çalışıyor. Ancak diğer tarafta devam eden günlük yaşantı ve dönmesi gereken çark var. Bu çark dönmezse para gelmez. Dolayısıyla ekonomi çöker. 
Üretim durduğu anda, ki birçok alanda lokal olarak durdu, iş koronavirüs salgınından daha tehlikeli boyutlara doğru gider.  Toplumsal bir ekonomik buhran ortaya çıkabilir. 
Hatta şu an koronavirüsün faturasını ödüyoruz. 
Türkiye bu yükü daha ne kadar kaldırabilirdi?
Dünyanın en büyük ekonomisine sahip ABD kaldıramadı. Çin, Rusya ve ölümlerin en çok yaşandığı Avrupa ülkeleri bile artık her riski göze alarak yasakları gevşetip, hayatı normale döndürmeye çalışıyor. 
Bütün bu gerçekler ışığında düşünürsek, Manisa için en mantıklı çözüm, il genelinde ve çalışma alanlarında maske takma zorunluluğu getirip sıkı denetimlerle koronavirüs artışlarını öngörülebilir rakamlarda tutmaktı.
Öyle yapıldı. 
Peki Manisa'da koronavirüste son durum nedir? 
Resmi rakamları az çok biliyorum ancak açıklama şansımız yok. Şu kadarını söyleyebilirim. İl genelinde bugüne kadarki pozitif vaka sayısı 3 binlere yaklaştı. Bunun üçte ikisi iyileşti. En çok vakanın görüldüğü Akhisar hala liderliğini sürdürüyor. Merkezde ise Yunusemre ilçesi önde. 
Son 1 ay kıyaslaması yapıldığında Manisa'da pozitif vaka sayısının artışında net bir fark var. Ancak bu fark Türkiye genelinde gevşemenin başlaması ile ortaya çıkmış bir fark. 
Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, vakaların en çok arttığı illeri açıklarken Manisa'yı saymadı. Bu da Manisa'daki vaka sayısının öngörülebilir düzeyde arttığını gösteriyor. 
Risk tabii ki var. Ancak Manisa bir üretim şehri, bir tarım şehri. Sürekli sokağa çıkma yasağı ve sürekli kısıtlama getirirseniz şehir bir süre sonra ekonomik veriler açısından çok sıkıntılı bir noktaya sürüklenir. 
Ben bu bakımdan maske yasağının çok mantıklı olduğunu düşünenlerdenim. 
Evet, çeşitli kısıtlamalar ve yasaklar olsun ancak günlük hayat devam etsin. 
Ve herkes kendi çapında bu hastalığı, bu salgını yaymamaya, bulaştırmamaya dikkat etsin. 
Herkes üstüne düşeni yaparsa, biz bu salgınla aşı ve ilaç buluncaya kadar tedbirli bir şekilde yürüyebiliriz. 
Şu süreçte salgının kontrol altında kalıp kalmayacağı devletten ziyade bize bağlı. Lütfen kendi aramızda otokontrolü sağlayıp maske takmayanları uyarmak, el uzatanlara da nazikçe durumu izah etmeye ısrarla devam edelim. 

PAZARLAR AÇILDI AMA... 
Alaybey ve Karaköy pazar yerleri açıldı. Bir süre önce fiziki şartlar nedeniyle kapatılmaları kararlaştırılmıştı. Pazar yeri açılsın tamam. Ama kontrolü elden bırakmamak şartıyla. Belediyeler giriş ve çıkışları mutlak ve mutlak kontrol etmeli. Pazarların giriş ve çıkışlarında bir görevli olması bile caydırıcıdır. Bu gevşeme kontrollü gitmezse tekrar sıkı yasakları geri getirebilir. Bunu hangimiz ister? 

VOLKSWAGEN'İN GELMEMESİ DÜNYANIN SONU DEĞİL 
Geçtiğimiz hafta Manisa'nın gündemi Volkswagen'di. Firma, Türkiye ve tüm dünyadaki yatırımlarını pandemi nedeniyle durdurma kararı aldı. 
Bu karar Manisa açısından aslında nereden bakarsanız bakın üzücü bir karar. Volkswagen'in Manisa'ya fabrika kurması şehre çok şey katabilirdi. Güzel bir hayaldi. Evet ama gelmemesi de dünyanın sonu değil. Bu şehir mevcut sanayi potansiyelini, mevcut üretim potansiyelini Volkswagen olmadan elde etti.  
Ve Volkswagen için planlanmış bir alan varken belki de başka bir otomotiv markasına bir davet olabilir bu. 
Her şerde bir hayır vardır.  Kim bilir belki daha iyisi gelir... 
Ve Volkswagen'in gelmemesi Manisa'nın dünyanın en iyi yatırım şehirlerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmez.