Bir arkadaşım virüsü sordu.

“Dünya küçük” dedim.

Anlayamadı.

“Aralık ayında Çin’deydi bu bela. Şimdi kapımızda” dedim.

Dünya küçüldü ama dert büyüdü.

Evet taaaa Çin’de ortaya çıkan bir hastalık 2-3 ay içinde bizi bulabiliyor.  

Koronavirüs küreselleşmenin en acı fotoğrafı.

Manisa bu olan bitenin neresinde?

Hem ülkemiz hem Manisa gerçekleri aslında ortada…

Bir şeyler yapılıyor ama yapılmayanlar yapılanları berbat edecek gibi duruyor.

Yani enerjimizi her yere yayamıyoruz.

İnşallah boşunadır endişem.

Günlerdir Manisa sokakları dezenfekte ediliyor. Tonlarca su ve ilaç akıtıldı.

Kahvehaneler, park ve bahçeler kapatıldı. Daha sonra restoranlar kapatıldı.

İnsanların bir araya gelmesi muhtemel birçok sosyal etkinlik ve toplantı vs. iptal edildi. Mesir Festivali mesela…

Olmadı 65 yaş üstü vatandaşların sokağa çıkması yasaklandı.

Uçuşlar durduruldu, haftalar önce bazı ülkelere sınırlar kapatıldı, bazılarına uçuş yasağı geldi. Sonra bu ülkelere yenileri eklendi.

Umreden gelenlerin büyük bölümü karantinaya alındı.

Önlemlerin yanı sıra toplumsal bilinci ve yardımlaşmayı artırmak için VEFA ve benzeri birçok organizasyon hazırlandı. Her akşam saat 21.00’da moral ve destek amacıyla sağlıkçılar alkışlanıyor.

Alınan önlemler ve hareketler güzel ve anlamlı.

Bu yapılanlara destekliyorum.

Devletin belli kademeleri inanılmaz çalışıyor.

Ama diğer yanda endişelendiren tezatlar var.

Bu çabaları boşa çıkarma ihtimali olan yapılmayanlar var.

Virüs nasıl bulaşıyor, damlacıklar ve temas yoluyla.

Yukarıda önlemler ve yapılanlar yeterli mi?

Bence değil…

Mesela;

Hafta sonu pazarlar kuruldu bu şehirde. Hafta içi de kurulmuştu. Bugün de kuruldu. Ki o pazarlarda en çok da pazarcı esnafı ve tabi ki pazarı gezen vatandaşlar risk altındaydı. Özellikle yaşlıların en çok tercih ettiği yerden bahsediyoruz.  

Sadece bir korona taşıyıcısı pazara girmişse ki inşallah yoktur böyle bir şey, Manisa’ya geçmiş olsun…

Pazarda her şey var da koronavirüs yok mu?   

Pazarda virüs yok diye bir garanti verebilen, bilim adamı, bir uzman var mı?

Bırakın pazarı gezmeyi, evden çıkmak bile riskli.   

Sadece pazarlar mı?     

Parklar, bahçeler doluyor, alışveriş tam hız devam ediyor. Hala bu şehirde AVM'ler açık, fabrikalar açık. Fabrikada çalışan işçiler sabah servislere biniyor, yan yana işe gidiyor. Aynı havayı teneffüs ediyorlar, birbirlerine temas ediyolar.

Bazı fabrikalar kapandı.

OSB’den tek bir açıklama yok!

Neden acaba?

Allak korusun bir korona taşıyıcısı farkında olmadan virüsü kaç yüz kişiye bulaştırır?  

Yani bir yanda caddeler yıkanıyor, parklar bahçeler ilaçlanıyor diğer tarafta fabrikalar açık, pazarlar kuruluyor, caddeler yollar insanlarla dolu.      

Bir yanda aşırı bir çaba ve temizlik furyası, diğer yanda şaşırtan bir rahatlık.  

Bu ne yaman çelişki Manisa?

Vatandaşların bir bölümünün evde kalmasıyla virüsün yayılması önlenemez ki… Ya herkes evde kalacak ya da hiç kimse!

Kamu görevi yapanlar, mecburen çıkmak zorunda kalanlar hariç sokaktaki insanları eve sokmamız şart!  Yoksa virüs yayılır, zirve yapar.

Hatta korkarım yaptı bile. Hızlı test kitleri devreye girdi.  Testler yapıldıkça sayı korkunç bir hızla pik yapabilir. Şaşırmayacağım.  

İtalya’da, İran’da öyle oldu. İspanya’da oluyor. Çin’de oldu, sokağa çıkma yasağıyla virüsü durdurdular.   
 

Dün itibariyle ülkemizde koronavirüsten ölen kişi sayısı 30'u buldu. Vaka sayısı 1300'e yaklaştı. Bu rakam akşam ne olacak, yarın ne olacak, haftaya ne olacak?

Önümüzdeki ay ne olacak?

Hiç kimse öngöremiyor.

Öngörülemeyen bir bela ile karşı karşıya isek örneklere bakacağız.  

Fransa'da, İtalya'da ve Avrupa’nın birçok kentinde sokağa çıkma yasağı var. Bugün Yunanistan’da sokağa çıkmak yasaklandı. Onların geldiği nokta bu. Çünkü sadece yaşlılara sokağı yasaklamanın yetmediğini gördüler. Sokaktaki orta yaşlılar ve gençler, yani toplumun geriye kalanı akşam uzaya çıkmıyor, evlerinde dönüyor. Herkesin evinde yaşılar var. Ve virüsün evlere taşınmama ihtimalini kim garanti edebilir?   

Gençlerin sanki hastalanmayacakmış gibi davranması da neyin nesi? Koronavirüsün her girdiği vücutta ve özellikle ciğerlerde nasıl bir tahribat yaptığını henüz kimse bilmiyor. Ve hastalık sadece yaşlıları öldürüyor diye toplumun 3’te 2’sinin sokakta cirit atması nasıl bir kafa karışıklığıdır.

Sadece sağlık değil ki giden.

Ekonomi çöker, hastaneler yetmez, ilaç teçhizat kıtlığı başlar.

İngiltere’de marketler yağmalandı. Daha çarpıcı bir örnek var mı?   

Allah aşkına biz neyimize güveniyoruz hala, biri anlatsın.

İlle 30-40 bin kişiye bulaşması mıdır ölçü?   

Toplumun bir bölümü izole olmaya çalışırken büyük bir bölümü tehlikenin farkında değil.   

İlla herkesin mahallesinde, apartmanında korona hastaları olunca mı işin vehameti anlaşılacak? illa İtalya gibi, İran gibi olunca mı inanacağız virüsün varlığına…