Endişem şu;

Ülkemizde ve Manisa’da virüsün yayılmaması için yapılan onca güzel çalışmaya karşın yapılmayan ya da yapılamayanlar var. 

Acaba...

Soru-cevap şeklinde ilerleyelim…

Soru: Yapılan yapılmayanı bertaraf eder mi, boşa çıkarır mı?

Cevap net aslında.

Evde kalan insan sayısı fazla. Ama dışarıda olan, çalışan ya da çalışmak zorunda olan insan sayısı da fazla.

Soru: Dışarıdaki insan sayısı koronavirüsü yaymaya yeter mi?

Cevap: Yeter de artar bile!

Rakamlar öyle diyor.

10 Mart’ta Ülkemizdeki hasta sayısı 1 iken, 1 Nisan’da yani bugün 15 bin 679’a çıktı.

17 Mart’ta ölü sayısı 1 iken bugün itibariyle 277’ye ulaştı.

Demek ki evde kalanlarda değil sıkıntı. Nüfusun isterse yüzde 80’i evde kalsın. Yüzde 20’si dışarıdaysa ve bunların sadece yüzde 10’u virüsü eve veya çevresine taşıyorsa, ölü ve vaka sayısı artar.

İtalya, İspanya, ABD ve birçok ülkede milyonlarca kişi evde. Hatta dünyada milyarlarca insanın eve kapandığını biliyoruz.

Sonuç: Dünya genelini etkileyen koronavirüs salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı 50 bine doğru gidiyor, virüs bulaşan kişi sayısı 1 milyona yaklaştı.

Demekki başta almadıkları önlemler aldıkları önlemlerden daha baskın çıktı. Sonra başta almadıkları önlemleri almaya başladılar. 

Ama iş işten geçti.

Biz bu konuda her şeye rağmen aldığımız önlemlerin avantajını yaşadık.  

Diyorum ya sorun atmadığımız adımlarla ilgili.    

Gelelim Manisa'ya...

Manisa’da pozitif vaka sayısı 65’i buldu. Aldığım bilgilere göre şuana kadar koronavirüsten Manisa’da 1 kişi hayatını kaybetti. Yaşı 74.

İzmir’le karşılaştırırsak durum iyi. İzmir’de 853 vaka var. Ölü sayısı 18. 

Ama ölçü kötü olan değil. 

Tehlikeli olan da bu. İzmir ile Manisa tek bir şehir gibi artık. Her gün binlerce işçi İzmir’den Manisa’ya geliyor. Ki şuan bir çok fabrika kapandığı için gelemiyor. Manisa’dan İzmir’e binlerce kişi gidiyor. Son 2-3 gündür giriş ve çıkışlar biraz daha kontrol altında. Bu iyi. Ama risk çok büyük.

Önümüzdeki 15 gün hayati derecede önem taşıyor. Ve bu hassas süreç nisan ayı sonuna kadar devam edecek.  

Çok dikkatli olmalıyız.

Her şeyi yetkililerden beklemeden, biraz kişisel gayret ve dikkat şart. 

Olabildiğince evde kalmak en iyisi. Mecbur kalanlar çıkacak ama mecbur olmayanlar keyfi davranarak evde kalma süresini uzatıyor.  

Çünkü virüs hızla bulaşıyor ve bir çok kişi taşıyıcı olduğunun farkına bile varamıyor.

Peki biz ülke olarak işin neresindeyiz?

Burada ölçü İtalya, İspanya değil, Almanya’dır, Kore’dir. Veya bu işi en alt seviyede kim tutuyorsa odur.

Biz an itibariyle sürecin sonunda olsaydık evet bu bir başarıdır diyebilirdik. Ama başında mıyız, ortasında mıyız, sonunda mıyız bilmiyoruz. Ve hiçbir şey öngörememek en korkutucu olanı.

Bu yüzden evde kal çağrıları anlamlı olmakla birlikte yetersiz sanki. Daha doğrusu toplumun belli bir bölümünü etkiliyor. Geriye kalan kesim kafasına göre takılıyor hatta hala virüsün varlığına inanmıyor.

Bu ay çok önemli!

Nisanın 15’ine kadar çok radikal bir kararla sürecin tamamen devlet kontrolünde geçmesi lazım.

İşte en önemli detay da bu.

Yani kontrol vatandaşta değil yetkili kurumlarda olmalı.

Dışarıya çıkma inisiyatifini vatandaşa bırakmak pahalıya mal olabilir.

Daha anlaşılır bir dil şart.

İnsanları eve sokacak ve kontrol altına alacak bir karantina.

Şuan bazı illerde başladı. Vakit kaybetmememiz gerekir.

Ve bu süreçte çok fazla testle pozitif vakaların hızla tespit edilerek hastane ortamına alınması tek çare gibi duruyor. zaten şuan yapılmak istenen de odur.

Tek sıkıntı dışarıdakiler.

Vaka sayıları arttıktan sonra alınacak önlemler anlamsız kalabilir. Bu iş daha fazla yayılmadan, ölü sayısı artmadan, kısmi karantinalardan ziyade genel bir karantina elzemdir.

Ve önlem alırken biraz abartmaktan zarar gelmez…

YARDIM KAMPANYASI

Cumhurbaşkanımız’ın başlatmış olduğu yardım kampanyasına yapılan eleştirileri anlamsız buluyorum. Zor ve karmaşık bir süreçten geçiyoruz. Bu durumda devletin vatandaşlarıyla bütünleşip bir kaynak oluşturmasının kime ne zarar olabilir? Aksine faydası olacaktır. Başta idareciler olmak üzere herkesin elini cebine atması da kötü bir şey değil. Hatta çok görülmüş bir şey de değildi. Eleştirenlerin yardım etmeyeceği belli. Ki bu gönüllülük esasına göre yapılıyor. Saygı duymak lazım. Ama bari yardım edecek olanları etkilemeyin güzel kardeşim. Bu beladan hep birlikte kurtulduktan sonra işin politik tarafıyla ilgili elbette herkes değerlendirmesini yapar. Ama şuan tek düşman var o da koronavirüs…