TRT 1, birkaç yıl önce manevi dünyamızda gönüllere taht kurmuş olan İslam büyüklerinin hayatlarını dizi haline getirmeye başlamıştı. Öncelikle, bir Ramazan ayında başlatmış olduğu “Aşkın Yolculuğu: Yunus Emre” dizisi, izleyenler tarafından büyük beğeni toplamıştı. Bunu, “Hace Ahmet Yesevi” takip etti. Şimdi ise Hac-ı Bayram-ı Veli hazretlerinin hayatını dizi haline getirerek izleyicileriyle buluşturdu.

Öncelikle, insanlara büyük hizmetlerde bulunmuş ve gönüllere taht kurmuş İslam büyüklerinin isimlerini ve yaşantılarını tekrar gün yüzüne çıkardığı için TRT’ye teşekkür etmek istiyorum. 

Geçtiğimiz Cuma TRT 1 kanalında yayınlanmaya başlayan dizinin ilk bölümünü izledim. Konuyla ilgili TRT’nin sosyal medya hesaplarındaki yorumları takip ettim. İzlediğim ve okuduğum yorumlara dayanarak bazı konuları dile getirmek istiyorum. 

- Genel itibarıyla, yapılan yorumlar bu dizinin “Yunus Emre” dizisine kıyasla, manevi havayı yansıtamadığı üzerineydi. 

- Gün doğmadan okunması gereken sabah ezanı, gün doğduktan sonra (aydınlıkta) okunuyor.

- Hacı Bayram Veli’yi canlandıran kişi, sabah ezanıyla uyanıyor fakat namaz kılmadan yola çıkıyor. Bu senaristlerin gözünden kaçmış olabilir ama izleyicilerin gözünden kaçmamış. Çoğu yorum bu yöndeydi.

- Dinimizde sol elle yemenin mekruh olduğu, bu yönde Peygamber Efendimizin çok uyarılarının olmasına rağmen tasavvuf ehli bir müderrisin sol elle elma yemesi yine senaristlerin gözünden kaçmış ama izleyicilerin gözünden kaçmamış.

- Kadın oyuncuların ön planda olması ve makyajlarının abartılı olması eleştirilen konular arasında. O dönemlerde makyaj olmadığı gibi tasavvuf filmlerinde kadınların ön plana koyulması sanırım reyting kaygısından kaynaklanıyor. 

- Dergahta, tasavvuf ehli hocaların entrikaları, arkadan iş çevirmeleri abartılı bir şekilde anlatılmış. İlim yayma ve talebe yetiştirme yeri olan bu kurumlarda bu denli entrikaların olması izleyiciyi hem tasavvuftan hem de bu tarz dizilerden soğutabilir. 

Benim acizane tavsiyem, bu tarz dini dizilerde mutlaka, dizi yayınlanmadan önce konunun ehli, bilirkişi tarafından gözden geçirilerek yayınlanmasıdır.  Senarist ya da yönetmen dini konularda yeterli seviyeye sahip olamayabilir. Ancak dizinin muhteviyatı bakımından mutlaka bu işlerden anlayan birisi tarafından gözden geçirilmelidir. 

Bir diğer tavsiyem de konudan uzaklaşmadan, o dönemin siyasi ve sosyal konularında boğulmaktan ziyade, Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin yapmış olduğu hizmetlere ve insanlığa vermek istediği mesajlara odaklanılmalıdır. 

İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet Hanın fethedeceğini müjdeleyen büyük veli Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin bir sözüyle yazımı bitirmek istiyorum. Sağlıcakla kalın… 

“Ayıp ve kusurlarını gördüğünüz arkadaşlarınızın, komşularınızın, sırlarını ifşa etmeyiniz. Çünkü gördüğünüz bu sırlar, size emanettir. Emanete hıyanet ise çirkin bir harekettir.”