Çok kimsenin bilmediği, her fırsatta yakınlarıma anlattığım unutulmaz bir anı. Atatürk'ün vefatından birkaç gün sonra Amerikalı bir general yanında Türk komutanlarla birlikte Malatya Kızılçakçak'tan geçerken toprak bir damda feryat figan ağlayan bir kadın görüyor.  Kadın öyle canhıraş feryat ediyor ki general yanındaki komutanlara kadının niçin ağladığını merak ettiğini, sebebini öğrenmek istediğini söyleyince, komutan askerlerden birini kadının yanına gönderip olayı öğrenmesini istiyor. Kadının yanına gelen asker, orada toplanan köylülerden gözyaşı ve feryadın nedenini öğreniyor.  Kadının bir danası varmış, bir gün önce dağda otlarken danayı kurtlar parçalamış. Tek varlığı danasını kurtlara kaptıran kadın, feryat figan ağlarken, Kürtçe; “Kurtlar! Atatürk'ün öldüğünü duydunuz da dana mı ondan mı parçaladınız? Siz de mi Atamın yokluğunu fırsat bildiniz? Atam ölünce meydanı boş bulup bir tek danamı benden aldınız! Ah Atam! Sen değil ben öleydim! Kurtlar malımızı parçalamasaydı!”
Asker öğrendiklerini anlatınca Amerikalı general hayranlık ve şaşkınlıkla kadına bakıp; “Bu ne yüce bir sevgi ne büyük bir güvendir ki Türkiye'nin ücra bir köyündeki kadın Atatürk'ün varlığıyla kendisini güvende hissediyor. Atatürk öldükten sonra kurtların parçaladığı danayı bile Atatürk'ün yokluğuna bağlıyor. Siz Türkler ne kadar şanslısınız. Atatürk gibi bir lideriniz var” diyor.