Hayat fani ölüm ani derler ya. Şöyle hepimiz dönüp bir geçmişimize bakalım. Doğduğumuz günden bu yana. Çocukluğumuzda karşılaştık ilk onunla. Ya bir büyüğümüz, ya tanıdığımız biri ya kardeşimiz, ya annemiz veya babamız. 
Gitti dediler, yok artık dediler. 
Kandırıp gelecek dediler. 
Çocuk aklımızla idrak edemediğimiz için söylenen her şeye inandık. 
Sonra bir umut bekledik alıp götürdüklerini. Ama gelmedi ve gelmeyince anladık ki onun adı ölümmüş... 
Sonra büyümeye başladık. Büyüdükçe daha çok karşılaştık onunla. Hayatımızın her anında hep yakınımızda oldu. 
Sağımızda, solumuzda, yanı başımızda. 
Yaşam kadar yakın ama soğuk. 
Çok hızlı, çok ani, çok beklenmedik bir şey. 
Adına ölüm dediler ama ölümden çok daha fazlası o. 
Sadece sevdiklerimizi götürmüyor çünkü. 
Hayat sevincimizi, her şeyimizi. 
Olan ölene olur derler bizim orada... 
Hakikaten de öyle. 
Hatuniye Cami’nin avlusunda alıyor insanı bir düşünce. 
Ne çok şeye şahitlik etti. Ediyor, edecek. 
Çünkü yaşam devam ettikçe ölüm olacak. 
Başlangıç ve bitiş... 
Biri varsa diğeri de muhakkak olacak. 
Peki ölümün yok mu faydası?
Var!
Ölüm derstir geride kalanlara. 
Ölenin ölümden ders çıkartma şansı kalmamıştır artık. Ama avludaki hepimiz aslında bir ders için orada oluruz. Adı son görev ama aslında bizim için, nefes alanlar için bol film şeritli bir derstir. 
Tefekkür etmek, dünyanın 3 günden ibaret olduğunu anlayabilmek için bir fırsattır. 
Makam, mevki, mal, mülk, dünyevi hayatımızda kullandığımız her ne varsa, sahibi olamadığımızı anlayabilmek için bir dersliktir cami avlusu. 
Ve bir sonuçtur musalla taşı. 
Ne mutlu anlayabilene. 
Ne mutlu idrak edebilene. 
Ve ne mutlu bu bilinçle yaşayabilenlere. 
Kimseyi kırmadan, kimseyi incitmeden bu dünyadan göçüp gidenlere ne mutlu.
Ölümden çok bahsettim. 
Ama zararı yok, emin olun. 
Bir yazarın tespiti şöyleydi:  
Dünyanın cazibe ve çekiciliğinden ancak ölümü çok anmakla korunabilir insan…
Bu çok güzel bir bakış açısı. 
Dikkat ettiniz mi hiç? 
Cenaze törenlerinde insanlar ne kadar naifleşiyor.
Vakur bir hal sarıyor herkesi. 
Aslında o bir acizlik. 
İnsanoğlu en nihayetinde acizdir çünkü. 
Çaresizdir. 
Ölmeyi istememe halidir bu. Pişmanlıktır belki de. Kendinle hesaplaşmaktır. 
Evrende bir nokta bile değildir. Ama dünya onu kandırır, bir şey olduğunu zannettirir. Sonra olmadığı anlaşılır. Hepimizi kastediyorum, başta ben, kendim.
Ama bir tesellimiz var. İnanan insanlar için ölüm bir son değil ebedi hayata doğru bir adımdır.
Ölüm, ömrün, varlığın sonu değildir. 
Önemli olan ömrün nasıl geçtiğidir. 

Son günlerde iyi insanlar, güzel insanlar aramızdan ayrıldı. 
Ansızın, birden bire. 
Bir varsın bir yoksun. 
Allah rahmet eylesin. Geride kalanlara, bizlere, sabrın yanında bir de ders almayı nasip etsin.