30 Ekim Cuma günü öğleden sonra Ege Denizi'nden dalga dalga yayılan yer sarsıntısının 18 ülkede birden hissedildiği ortaya çıktı.
Merkez üssü Yunanistan'ın Samos Adası'nın kuzeyi olan deprem İzmir'de birçok binanın yıkılmasına yol açarken, birçok deniz kıyısında tsunami dalgaları görüldü.
Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS)'nin büyüklüğünü 7 olarak açıkladığı deprem, kuzeyde Sırbistan'dan güneyde Mısır'a kadar birçok ülkeyi salladı.
USGS, depremin Türkiye ve Yunanistan'ın yanı sıra Bulgaristan, Ukrayna, Romanya, Sırbistan, Bosna Hersek, Hırvatistan, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, İtalya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs, Libya, Mısır, Lübnan ve Suriye'de hissedildiğini bildiriyor.


Ege Denizi'nin tarihi depremlere ev sahipliğini yaptığını aktaran USGS, 30 Ekim sarsıntısının Afrika levhasının her yıl 10 milimetre kuzeye doğru hareket ettiği ana plakanın yaklaşık 250 kilometre kuzeyinde gerçekleştiğini söylüyor.
Ege Denizi'nde kayda geçmiş en büyük depremin 1956 yılında Naxos ve Santorini arasında meydana gelen 7.7'lik sarsıntı olduğunu hatırlatan USGS, söz konusu depremden sonra büyük bir tsunami görüldüğünü rapor ediyor.
USGS açıklamasında Ege Denizi'ndeki son büyük depremin üç yıl önce Bodrum yakınlarında gerçekleştiği, 20 Temmuz 2017'deki sarsıntının 6.6 büyüklüğünde olduğu belirtildi.
AFAD'ın büyüklüğünü 6.6 olarak açıkladığı 30 Ekim depreminin ardından Amerikan uydu şirketi Maxar Teknoloji İzmir'in uydu görüntülerini yayınladı.
31 Ekim tarihinde çekilen fotoğraflarda binaların yıkıldığı Bayraklı ve Bornova ilçelerinin genel görüntüsü, çöken bir bina ve çadır kente dönüştürülen Aşık Veysel Rekreasyon Alanı görülüyor.
Meydana gelir gelmez uluslararası medyada ilk haber olar deprem, haber ajanslarının yanı sıra dev medya kuruluşları tarafından da takip ediliyor.
Deprem sırasında İstanbul'da olan BBC'nin ünlü muhabiri Orla Guerin, Twitter hesabından paylaştığı mesajda ayaklarının altından yerin kaydığını yazdı.
Daha sonra İzmir'e giden Guerin Rıza Bey Apartmanı'ndaki kurtarma çalışmalarını haberleştirdi, gece boyunca enkazdan insanların kurtarıldığını bildirdi.


Sosyal medya ve diğer mecralarda ise, depremden sonra bir kez daha 'Yer hareketleri önceden öngörülebilir mi, sismik hareketlerin gökcisimleriyle irtibatı var mı?' tartışması başladı.
Milliyet yazarı Deniz Kilislioğlu'nun aktardığına göre, tartışmayı alevlendiren ise, daha önce Ekvador’da 7.5 ve Endonezya’da da 7.3 büyüklüğündeki depremi öngören Hollandalı Frank Hoogerbeets’in 27 Ekim’de sosyal medya hesabından yaptığı "Türkiye, Yunanistan ve İtalya’da güçlü bir sarsıntı ihtimali var" uyarısıydı.


"Hoogerbeets, dünyadaki sismik hareketlenmeleri, bilim insanlarından farklı olarak gök cisimlerinin yani gezegenlerin, dünyanın ve ayın dizilimiyle açıklıyor. Hollandalı 'yeni nesil deprem tahmincisi', Temmuz 2019 yılında kendisiyle yaptığım görüşmede tezini "Depremlerde tek etki yerçekimi değil" diye açıklamış ve şöyle devam etmişti:
"Gezegen ve ay geometrisi, sismik aktivitenin nerede ortaya çıkacağını söylemiyor. Sadece tahminler yapabiliriz. Ama bilim insanları dünya üzerindeki tek etkinin yerçekimi olduğunu düşünüyorlar. Benim düşünceme göre bu varsayım yanlış çünkü alternatif ve çok daha etkili bir güç var.
Ben bu güce, 'gezegenlerden gelen elektromanyetik' diyorum. Gezegenlerin diziliş şeklinden açığa çıkacak elektromanyetik kuvvetin, fay hatları arasında gerilme miktarını kritik seviyeye ulaştırması durumunda, bu, deprem şeklindeki jeolojik deformasyonlara neden oluyor.
Bazı gezegenler ve ay arasındaki kritik geometri, endekste yüksek seviyeye ulaşınca, 2.5 ila 3 gün sonra sismik aktivite yaşanıyor."


Jeoloji mühendisleri, Hoogerbeets’in aksine gök cisimleri ya da bulutların hareketleriyle deprem arasında ilişki kurmanın doğru olmadığını söylüyor. Uzmanlar, her yıl dünyada 15-20 adet 7 ve 7’den büyük deprem meydana geldiğini belirtiyor.
Bu da iki üç haftada büyük bir deprem anlamına geliyor. Uzmanlar, böyle bakıldığında bir ilişki kurulabileceğini ancak fiziksel olarak iki olay arasında herhangi bir bağın olmadığının altını çiziyor.
Ayrıca uzmanlar, Hoogerbeets’in yaptığı her uyarıda dünya üzerinde farklı kıtalarda en az dört-beş farklı noktayı işaret ettiğine dikkat çekiyor, "Bu kadar geniş bir coğrafyada yapılan tahminin bilimsel olamayacağı" konusunda da uyarıyor.

Editör: TE Bilişim