İçtihat Bülteni'nden edinilen bilgiye göre; bir süre geçimsizlik yaşayan çift Aile Mahkemesi'ne müracaat ederek boşanmak istedi.

Davacı - karşı davalı Y.Ç., kocasının evin kilidini değiştirdiğini ve kendisini evden kovduğunu öne sürdü. Davalı - karşı davacı koca ise, karısının güven sarsıcını davranışlarda bulunduğunu, annesinin cüzdanından gizlice para aşırdığını öne sürdü. Mahkeme; tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 400 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ve kadının tazminat taleplerinin, erkeğin ise manevî tazminat talebinin reddine karar verdi. Hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından her iki dava yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf edildi. Bölge Adliye Mahkemesi, tarafların eşit kusurlu olduğuna dikkat çekerek, kadının güven sarsıcı olarak nitelendirilen eylemleri gerçekleştirdiği, erkeğin ise kadını evden kovduğu ve evin kilidini değiştirdiği bu haliyle tarafların eşit kusurlu olduklarına hükmetti. Davacı-karşı davalı kadının istinaf talebinin kabulü ile kadın lehine aylık 500 TL yoksulluk nafakasına ve erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verdi. Hüküm davalı-karşı davacı erkek A.Ç. tarafından temyiz edilince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.

Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay, kararında şöyle denildi: “Kadının gizlice ortak konuta ait bir takım ev eşyalarını ve gıda maddelerini kendi ailesinin evine götürdüğü, erkeğin annesinin çantasından para aldığı gibi erkeğin cüzdanından da para aldığı anlaşılmıştır. Kadının yaptığı alışverişlere ilişkin yanıltıcı bilgiler verdiği, erkeğin kızının özel eşyalarını haber vermeden aldığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda; kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”

Editör: TE Bilişim