Murisin ölümü ile mirasçılarına geçen malvarlığı ve özel ilişkilerin tümünü ifade eden hukuken sonuçlar doğuran kavrama miras denir. Miras bir diğer anlamıyla tereke olarak ifade edilmektedir. Kişilerin ölümünden sonra bıraktığı tereke üzerinde hayattayken kural olarak sınırsız yetkileri vardır ancak kişinin ölümünden sonra yine kural olarak bu malvarlığı kanunen mirasçılara geçecektir. Kişi hayattayken resmi, yazılı veya sözlü vasiyetname düzenleyerek, ölümünden sonra hüküm ifade etmek üzere tasarrufta bulunabilir. Vasiyetname hangi şekille yapılırsa yapılsın, miras üzerinde murisin dahi dokunamayacağı ve ölüme bağlı tasarrufa konu edemeyeceği ve mirasçıların saklı payı olarak adlandırılan saklı payları mevcuttur. Muris bu saklı paylar üzerinde kural olarak ölüme bağlı bir tasarrufta bulunamayacaktır. Kural bu olmakla birlikte bazı hallerin gerçekleşmesi durumunda, murise, saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarma hakkı tanınmıştır. Saklı pay dışındaki ihtiyari mirasçılar için çıkarma söz konusu olmaz, bunların mirasçı olup olmamasını muris belirleyecektir.

MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA ŞARTLARI

A-MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA MURİSİN İRADESİYLE GERÇEKLEŞEBİLİR

Muris saklı paylı mirasçılarından birini kendi iradesiyle mirasçılıktan çıkarabilir. Saklı paylı mirasçının murise veya yakınlarına yapmış olduğu ve kanunen çıkarma için geçerli sebebi sayılabilecek hallerden birinin gerçekleşmesi durumunda, muris, bu mirasçısını mirasının tamamından veya bir kısmından men edebilir. Bu mirasbırakanın takdirindedir. Kanunen geçerli olabilecek fiiller gerçekleşse bile, muris, mirastan çıkarma iradesinde bulunmayabilir. Murisin saklı payı dışındaki kısım üzerinde tasarruf yetkisi olduğundan, bu kısımlarla ilgili yapacağı ölüme bağlı tasarruflar mirastan çıkarma olarak sayılamaz.

Mirasçılıktan çıkarma vasiyetname yoluyla olabileceği gibi, miras sözleşmesiyle de olabilecektir.

Türk Medeni Kanunu 510. Maddesi, mirasçılıktan çıkarma için olarak bazı sebepler saymıştır

1-Mirasçı, Mirasbırakana veya Mirasbırakanın -Yakınlarından Birine Karşı Ağır Bir Suç İşlemişse(TMK:510/1)

Mirasçının murise veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesi gerekir. Ağır suçtan maksat, ağır cezalık bir suçun veya ceza hukuk boyutunda bir suçun olması değil, hukuk hakiminin belirleyeceği aile bağlarını koparacak derecede olan bir suçun olmasıdır. Gerçekleşen fiil ağır nitelikte olmasına rağmen taraflar arasındaki bağın kopmasına engel olmamışsa, bu durumda kanunun taşıdığı ve aradığı anlam çıkarılamayacaktır. Bu sebeple de mirasçılıktan çıkarma da mümkün olmayacaktır.

Kanun suç işleme kastı aradığından, taksirle gerçekleşen fiillerden kaynaklı mirasçılıktan çıkarma söz konusu olmayacaktır. Yani kendisini veya bir yakınını, kazara araçla ezen kişinin, mirasçılıktan çıkarılması mümkün değildir ancak ezmemiş olsa da bilinçli şekilde ezmeye çalışanın çıkarılması söz konusu olabilir.

Mirasbırakanın yakınları ibaresinden, yakın akrabaları anlamı çıkarılmamalıdır. Kanun koyucu bu hususu bilerek yazmıştır. Buradan sadece aile üyeleri anlamı çıkarılamayacağının delili ise, kanun koyucunun aynı maddenin 2. Fıkrasında aile üyelerine ibaresini açıkça kullanmasıdır. Bu sebeple buradaki ibare ikinci fıkradaki aile üyelerini de kapsayacak şekilde, daha geniş düşünülmelidir. Mirasbırakanın yakın bir dostu da bu maddede yer alan “yakınları” ibaresine dahil edilebilecektir.

2-Mirasçı, Mirasbırakana veya Mirasbırakanın Ailesi Üyelerine Karşı Aile Hukukundan Doğan Yükümlülüklerini Önemli Ölçüde Yerine Getirmemişse(TMK:510/2).

Kanun koyucu yukarıda da belirttiğimiz üzere, bu fıkra metninde, yakınlara karşı yapılan fiilllerin değil aile üyelerine karşı yükümlülüklerin yerine getirilmemesini mirasçılıktan çıkarma sebebi saymıştır. Aile yükümlülüklerinden kasıt nafaka yükümlülüğü, sadakat yükümlülüğü gibi yükümlülüklere ayrkırı davranılmasıdır. Yine yapılan eylemin aile bağlarını koparacak ölçüde olması gerekir. Yapılan eylem ağır olmasına rağmen tarafları etkilememiş ve bağların kopmasına sebep olmamışsa, bu durumda mirasçılıktan çıkarma söz konusu olmayacaktır.

B-MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA SEBEBİ ÖLÜME BAĞLI TASARRUFTA GÖSTERİLMELİDİR

Mirasçılıktan çıkarma sebebi veya sebepleri mirasçılıktan çıkarmaya konu olan ölüme bağlı tasarrufta gösterilmelidir. Bu tasarrufun hangi şekilde yapıldığı önemli değildir. Sözlü, yazılı veya resmi vasiyetname olabilir. Miraçlıktan çıkarma, tasarrufta sebep gösterilmeksizin yapılmışsa, bu durumda çıkarma geçersiz olacak ve mirasçı saklı payını alabilecektir.

Sebep gösterilen tasarruf işlemine karşı itiraz edilmesi halinde, mirasçılıktan çıkarma sebebinin varlığını ispat yükü, çıkarmadan yararlanan veya vasiyet alacaklısına düşecektir. Bu kimselerin mirasçılıktan çıkarma sebebini ispatlayamaması halinde, ıskat edilen mirasçı saklı payını alabilecektir. Mirasçılıktan çıkarma sebebi veya sebeplerinin açıkça gösterilmesi, genel ifadelerin olmaması gerekir. Bana iyi davranmadı, bana bakmadı gibi genel ifadeler bu kapsamda çıkarma için geçerli sebepler olarak görülemeyecektir.

Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamayacağı gibi; tenkis davası da açamaz(TMK:511) ancak yukarıdaki şartların geççekleşmesi ve mirasçılıktan çıkarmanın geçersiz olduğunun hüküm altına alınmasıyla birlikte, artık saklı payın alınmasına engel yoktur. Bunun dışında çıkarma iradesinin hiç olmadığının ispatı da mümkündür. Böyle bir iradenin hiç olmadığı, bunun yanılma veya başka bir iradeyi sakatlayan hal sebebiyle gerçekleştiğinin ispat edilmesi halinde, saklı pay dışındaki payında alınmasının önü açılacaktır. İradenin olmayışının ispatlanmasında ve hüküm altına alınmasında payın tamamı, ıskat sebebinin olmadığını hüküm altına alınmasında ise saklı payın alınması söz konusu olacaktır.

C- KANUN GEREĞİ MİRASÇILIKTAN ÇIKMA

Mirasbırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir(TMK:513/1). TMK hükmünden hareketle, mirasçılıktan çıkarmanın sadece alt soy zümre mirasçısı yönünden uygulanabileceğini söyleyebiliriz. Bu kanuni çıkarmanın amacı aileye gelecek olan zararın engellenmesi, ailenin korunmasıdır. Kanun koyucu, burada mirasçılıktan çıkarma için resmi olarak düzenlenmesi gereken bir belgenin bulunmasını şart koşmuştur. Bu belge İİK:143 maddesi gereğince düzenlenmiş olan, aciz vesikası, aciz belgesidir. Aciz belgesinin olmaması halinde mirasçılıktan çıkarma mümkün olmayacaktır.

Aciz belgesinin bulunması gereklidir ancak tek başına yeterli değildir. Bu çıkarmanın hüküm ifade edebilmesi için, kanundan doğan yetkiyle yapılan mirasçılıktan çıkarma işleminde, saklı payın yarısının, mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülemesi gerekir.(TMK:513/1-2.cümle).

Bu Miras açıldığı zaman borç ödemeden aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya belgenin kapsadığı borç tutarı mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını aşmıyorsa, mirasçılıktan çıkarılanın istemi üzerine çıkarma iptal olunur(TMK:513/2).

D-MİRASÇILIKTAN ÇIKARMANIN HÜKMÜ

Mirasbırakan başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa mirasbırakanın yasal mirasçılarına kalır. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir(TMK:511/2-3). Kanun koyucu belirtilen açık hüküm gereği, çıkarılan kişinin yerine ikame bir mirasçı belirlemiştir. Bu belirlemedeki geçişin gerçekleşmesini ise miras bırakanın başka türlü tasarrufta bulunmamış olmasına bağlamıştır. Yani ölenin iki çocuğu dışında başkaca mirasçısının olmaması örneğinden hareketle, mirasçı çocuklarından birini ıskat etmişse ve bu kişinin payıyla ilgili bir tasarrufu söz konusu değilse artık tüm pay diğer kardeşe kalacaktır. Mirasbırakan, çıkarmaya konu olan payda, saklı pay veya payın tamamının oranına dikkat etmeksizin tasarrufta bulunabilir. Mirasçılıktan çıkarılma durumunda, ikame gelecek bir başka saklı paylı mirasçı bulunmaması halinde, artık tasarruf nisabı, çıkarılcak kişiye kalacak payın tamamıdır. Kanunun bu yedek hükmü, mirasbırakanın, mirasçılıktan çıkardığı kişinin payı üzerinde tasarrufta bulunmadığı halde devreye girecektir.

Mirasbırakan çocuklarından birini mirasçılıktan çıkarmışsa ve çıkarılan çocuğunda altsoy saklı paylı mirasçısı yoksa, bu durumda bu çocuğa düşecek saklı payın tamamı, mirasbırakanın tasarruf miktarına eklenir. Ancak çıkarılan kişinin altsoy saklı paylı mirasçısı varsa, çıkarılan kişi mirasbırakandan önce ölmüş gibi mirastan kendisine düşen saklı payını talep edebilecektir.

Saklı payın korunması durumu sadece altsoy saklı paylı mirasçının kalması halinde mümkündür. Altsoy olmayıp, saklı paylı mirasçı olarak kalacak üstsoy veya eş için koruma sağlanmamıştır. Yani mirasçılıktan çıkarılan kişinin alt soyu yoksa, mirasbırakan, bu saklı payın tamamı üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilir.

Mirasçılıktan çıkarma ile ilgili özel olarak düzenlenen bu hususlar, mirasçılıktan çıkarılanın mirasbırakandan önce ölmesi halinde uygulanmaz. Bu durumda ölenin mirasçılık sıfatını son bulması çıkarmaya bağlı değil, ölüme bağlı olarak gerçekleşmiş olacaktır. Bu sebeple ölüme bağlı sonuçlara göre mirasçılık sıfatları belirlenecektir.

Son olarak mirasbırakan, yapmış olduğu ölüme bağlı tasarruf ile mirasçılıktan çıkardıktan sonra, bu iradesini geri alırsa artık çıkarma hükmü ortadan kalkar. Bu iradeyi bir başka vasiyetname düzenleyerek yapabileceği gibi bu anlama gelen başka irade beyanlarıyla da gösterebilir. Örneğin; mirasbırakanın kendisini döven oğlunu affetmesi ve bunu açıkça göstermesi, herkesçe bilinir olması gibi.

E-KONUYLA İLGİLİ BAZI YARGITAY KARARLARI

Mirasçılıktan Çıkarmanın İptaline İlişkin Davalarda Görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir

-Somut olayda, yukarıda da açıklandığı üzere dava dilekçesindeki olayların anlatımı ile netice-i talep birlikte değerlendirildiğinde davanın evlatlık ilişkisinin kaldırılması değil mirasçılıktan çıkarma davası olduğu gözetilerek mirasçılıktan çıkarma davasının evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası gibi 4721 sayılı TMK üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanmadığı ve açılan davada görevli Mahkemenin genel görevli Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönüne alınır. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince açılan davada görevli Mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gözetilerek 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a maddesi gereği duruşma yapmadan görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek, davanın reddi doğru görülmemiştir(8. Hukuk Dairesi 2018/14580 E. , 2019/10590 K.).

-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 2 uyarınca, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda bu tür uyuşmazlıklarda Aile Mahkemesi’nin görevli olduğu konusunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Kanunda bu konuda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, TMK’nin 510 vd. maddelerinin uygulanması gereken uyuşmazlıklarda Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. (14. Hukuk Dairesi 2016/10083 E. , 2019/4473 K.).

Mirasçılıktan Çıkarılsa Dahi Kişinin Mirasçılık Belgesi İstemesinde Hukuki Yarar Vardır.

Mirastan çıkarma ve yoksunluk sebeplerinin gerçekleşmesi ya da mirasın reddi veya mirastan feragat edilmiş olması, ilgili kişinin mirasçılık belgesi istemesine engel bir neden olmadığı gibi, ilgili kişinin mirasçılık sıfatını da ortadan kaldırmaz. Bu nedenle mirasçılardan biri veya birkaçı yönünden mirastan çıkarma ve yoksunluk sebeplerinin gerçekleşmesi ya da mirasın reddi veya mirastan feragat edilmiş olması durumunda bu olgular yok sayılarak miras bırakanın tüm mirasçılarını ve miras paylarını gösterir şekilde mirasçılık belgesinin düzenlenmesi, hüküm yerinde ilgili mirasçı veya mirasçılar yönünden mirastan çıkarma ve yoksunluk sebeplerinin gerçekleştiği ya da mirası red veya mirastan feragat ettikleri açıklanarak bu olguların hukuki sonuçlarının terekenin bölüştürülmesi sırasında gözetileceğine işaret edilmesi gerekir.

Mirasçılıktan Çıkarılan Kişi Mirasbırakandan Önce Ölmüş Gibi Kabul Edilir

Somut olaya gelince, mirasçılıktan çıkarma tasarrufu nedeniyle mirasçılıktan çıkarılan kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi kabul edilerek miras payı, mirasçılıktan çıkartılanın altsoyuna verilir. Mirasbırakan, çıkarma ile yetinmeyip mirastan çıkarılan …’nun altsoyunun mirasçılık payı üzerinde tasarrufta bulunduğundan çıkarılanın altsoyu saklı payını isteyebilir. Mirasçılıktan çıkartılanın mirasçılık belgesinde gösterilmesi ancak çıkarma nedeni ile miras payının kime kalacağının da belirtilmesi gerekmektedir. Bunun yanında, mirasçıların hak ehliyetinin de araştırılması gerekir.
O halde, mirasçılık belgesinin iptali üzerine yeniden verilecek mirasçılık belgesinde irs ilişkisinin kesilmemesi amacı ile çıkartılan …’nun mirasçı olarak gösterilmesi, çıkarma nedeni ile miras payının kime kalacağının payları da gösterilmek sureti ile belirtilmesi, çıkarılanın altsoyundan yabancı uyrukluların hak eliyetinin belirlenebilmesi amacıyla mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile Avusturya ile ülkemiz arasında taşınmazlar yönünden karşılıklılık bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup hükmün bozulması gerekmiştir. (14. Hukuk Dairesi 2019/805 E. , 2019/7396 K.)

Somut olayda, toplanan deliller ve dinlenen tanıkların anlatımları yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın tek malvarlığı olan taşınmazını davalı oğluna temlikinde kızlarından mal kaçırma iradesiyle hareket ettiği, bu iradesini, ortada geçerli bir sebep yokken kızlarını mirasçılıktan çıkarmakla da güçlendirdiği; mirasbırakanın kızlarının da babalarına karşı üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirdikleri, vasiyetnamenin iptalini gerektiren bir sebebin bulunmadığı anlaşılmakta ise de, mirasçılıktan çıkarma sebebinin varlığının vasiyet lehdarı olan davalı tarafından kanıtlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır(1. Hukuk Dairesi 2016/5900 E. , 2019/4906 K.).

Sonuç olarak gerek kanunen sayılan sebeplerin objektif hal alıp mirasçılıktan çıkarmaya konu olması hali, gerekse kanunda aranan aciz vesikasının varlığı halinde, mirasçılıktan çıkarmanın mümkün olması için yasal şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar sağlanmadan yapılan mirasçılıktan çıkarma hali geçersiz olacak ve TMK:557’de yer alan sebeplere bağlı olarak iptal davasına konu olabilecektir.