İki günlük sokağa çıkma yasağıyla birlikte halk sokağa döküldü. 
Bu belirsizliğin biran önce bitmesi dileğiyle...
Bayındırlık Mahallesi, yani Tabane anılarına devam...
Biz üç "S" çok  iyi arkadaştık...
"S" lerden birinin ailesi geçimini ineklerinden sağdıkları sütü satarak sağlıyordu. 
Şimdi düşünüyorum da  arkadaşımın babası çok geçimsizdi. Ailesine kök söktürüyordu.
Babası arkadaşıma kızmasın, onları dövmesin diye,  sabah erkenden evden çıkan, süt güğümüyle, bir litrelik ölçüyü taşıyan arkadaşımın okul çantasını taşıyordum.
Arkadaşım süt vereceği evlerin kapısını çalıyor, istedikleri kadar sütü  veriyor, sonra hızlıca başka bir evin yolunu tutuyordu.
Güğüm boşalınca okula yakın bir bakkala bırakıyor, at arabasıyla süt dağıtan babası dönüşte güğümü alıyordu. 
4. sınıftaydık ve o yaşta arkadaşım süt satıyordu. 
Okul dönüşünde,yol boyunca evlerin kapısının yanlarına veya , çöp kutularının yanına bırakılmış temiz karpuz kabuklarını topluyorduk. 
Eve gidince üstümü değiştirip arkadaşımın evine gidiyor, gelirken topladığımız karpuz kabuklarını tulumbadan su çekerek yıkayıp, doğruyorduk. 
Arkadaşımın babası gelmeden, ineklerin yemine katılacak kabuklar hazır olurdu.
Biz bilmece sorarak bu işi oyun haline getirmiştik.
O yaşta arkadaşım ahır temizliyor, yemliklere kapcık, küspe, mevsimine göre ot, saman, ezme, kepek  koyuyor, büyük bir insan gibi ineklere bakıyordu. 
Küspeyi, kapçığı ilk kez o zaman görmüştüm. 
Arkadaşım, annesi ve kardeşleri babalarından çok korkuyorlardı.
Babası at arabasıyla uzaktan görününce, hepsinin beti benzi atıyordu. 
Biz de evlere dağılıyorduk...
Şimdi o günleri hatırlayınca ne kadar sağlam arkadaş olduğumuzu daha iyi anlıyorum.
Arkadaşım biraz rahat etsin, onunla biraz ip atlayalım, beş  taş  oynayalım,  zaman geçirelim diye, işlerine seve seve yardım ediyorduk.
Babasının korkusundan ve inekleri olduğu için  ,onlar evden ayrılamıyordu. 
Genelde biz onların bahçesine gidiyorduk.
Bir süre sonra "S"  Hayriya'm (Hayriye Hanım) Hocaya Kur-an öğrenmeğe gitmeye başladı.
Babası ovadayken , gidip geliyordu.
Bana "istersen gel hocamızı gör" deyince ben de gittim.
Arkadaşımın ve diğer çocukların o hiç bilmediğim  Arap alfabesini ve Kuran-ı okumaları beni öyle imrendirmişti ki..
İçimden "Allah'ım bu harfleri nasıl öğrenmişler, nasıl da güzel okuyorlar " diye onlara imrenirken  kendim okuyamıyorum diye üzülmüş, hüzünlenmiştim.

Yaz tatilinde ben de Kur-an öğrenmeye başladım.
Merak ettiğim o harfleri ve Kuran-ı Kerim okumayı öyle çabuk  öğrendim ki...
Benden önce başlamış, Kuran'a geçmiş olan çocuklara derslerini belletmeye başladım.
Kuran okumayı öğrenince duyduğum o tarifsiz sevinci anlatmaya kelimeler yetmez...
Sayfa takipcimiz , Hayriye hocamın torunu  Nevzat o zaman küçük bir çocuktu. 
Hatırlar mı bilmem?
Evlerinin bahçesi tahta bir perdeyle bölünmüştü. 
Tahta perdenin diğer tarafı toprak zemin , tavuklar, bir de saldırgan büyük beyaz köpekleri vardı. 
Köpek perdenin arkasında bağlı  olmasına rağmen, aralıklardan bizi görüyor çılgın gibi havlıyordu .
Köpeğin olduğu yerden arka sokağa bağlantı vardı.
Köpek, kulübesinde olduğu zamanlar oradan geçip hocaya geliyorduk.
Yine böyle  bir gün köpeğin çılgın gibi tahta perdeye tırmanıp, saldırmak için zincirini zorladığı bir andı...
Kur-an okumuş, eve gitmek için bahçeye çıkmıştım.
Aslında köpeklerden korkmam , ama o gün bir an önce tahta perdenin önünden geçip, köpeğin görüş alanından uzaklaşmak için, o tarafa bakmadan, hızla bahçe kapısına doğru yürümeğe başladım. 
Tam kapıya yaklaşmıştım ki köpek zincirinden kurtulup, havlayarak bana doğru koşmaya başladı, ben bağırarak bahçe kapısını açmaya çalıştım, kapıyı açamayınca duvar kenarına çekilip Kucağımdaki Kurana sımsıkı sarılarak gözlerimi kapadım. 
İşte o an hiç unutamayacağım bir şey oldu.
Yanıma kadar hırlayarak gelen köpek önümde durmuştu. 
Bu arada rahmetli hocam diğer kızlar, herkes yanıma koşmuştu.
Ve köpek sakince yerine gitmişti. 
Bu olayı hiç unutamıyorum.
Bir de Hayriye Hocamızın engin bilgisini, öğretme yeteneğini...
Öyle hoşgörülü, sevecen biriydi ki...
Bir çok ayetin açıklamasını da yapıyordu...
Ve Hayriye Hocamdan hiç bir yerde rastlamadığım bir dua.
Herkes çocuğu, torunu için kaydetmeli  bence...
Bismillahirrahmanirrahim.
Ve gur rabbi ve fehemli ilma , rabbi yesir ve latu asır, rabbit temmim bil hayır. 
Yarabbi sen benim sınavıma (Buraya dileğiniz neyse ekleyebilirsiniz. Derslerime, işlerime gibi.) 
Güç  eyleme  ihsan eyle ilmi şerifime müyesser eyle.
Amin ya muin ya rabbel alemin..
Hayriye Hocam bu duayı hepimize ezberletmişti..
Nurlarda yatsın , mekanı cennet olsun... 
 Eski  zamanların komşulukları , arkadaşlıkları, yaşanmışlıkları, unutulmaz hatıraları güzeldi ...
Geçmiş günlerde eski Manisa, eski fotoğraflar gibi çok güzeldi...