28 Şubat sürecine şahitlik etmiş biri olmasam inanırdım şu paylaşılan mesajlara... Meğer hoca ne çok seviliyormuş! Hayattayken ve başbakanken başına gelmeyen kalmadı. Seçimle geldiği koltuktan zorla indirildi.

O gün yaşananlara sessiz kalanların hatta alkışlayanların bugün Erbakan'ı anma mesajları paylaşması inandırıcı mı?

Bence değil.

Eğer samimiyse geç kalındı. 

Yaşarken hain, tehlikeli, ilticacı sayılan biri öldükten sonra nasıl kahraman olur?

Bu ülkede olur.

Hatta oldu bile...

Daha geriye gidersek, idam edilen Menderes var, Özal var…  

Çok ağır bedeller ödendi.  

Yakın geçmişimiz, siyasi tarihimiz bu kadar ortadayken, hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmak ne komik.   

Erbakan dönemini övenler, ona methiyeler düzenleri anlamaya çalışıyorum.

Erbakan bugün paylaşılan mesajları görseydi soracağı ilk soru şu olurdu herhalde:

Neden?   

Madem bu kadar iyi idim neden müsaade etmediniz, neden tahammül göstermediniz?  

Bütün bunların temelinde ideolojik yaklaşımların diğer tüm doğruları bastırması yatıyor. Hatayı orda yapıyoruz sanırım.

Aslında bu saplantı farklı dünya görüşüne sahip tüm kesmlerde var. 

Benden olmayan herkes kötü. 

Erbakan yaşarken ve Erbakan öldükten sonraki süreç, toplumsal refleksin nereden nereye geldiğini, nasıl değiştiğini ve algı mühendisliğinin toplumu nasıl yönettiğini görmemiz açısından manidar sonuçlarla dolu.

Diriyken hain öldükten sonra kahraman…

Bu mümkün olmamalı.  

Üzerinde düşünmek yetmez.

Ders çıkarmamız lazım.

Çok derse ihtiyacımız var.

Ve en çok da birbirimizi doğru anlamaya.

Ki bu hataları yapmayalım.

Ki yazık etmeyelim şu ülkeye.

Ve vatan ortak paydamızsa, biraz saygı yeter, bizi bir arada tutmaya.  

SAVAŞIN KAZANANI…

Dünya küçük derler ya. Gerçekten küçüldü. Ülkeler arasında sınırlar kalktı, çoğunda vize şart değil. Ulaşım kolaylaştı. Pandemi öncesi Çin’e, Afrika’ya ve dünyanın dört bir yanına giden ne çok insan vardı.

Ticaret uluslararası düzeydeydi…

Ekonomik bağ, küresel sermaye derken öyle bir noktaya geldik ki, krizler de ortak sermayenin bir parçası oluverdi.

Hatta öyle zincirleme bir ekonomik bağ oluştu ki, dünyanın bir ucunda herhangi bir ülkede yaşanan kriz anında tüm kıtaları etkiler oldu. Mesela Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sadece yazın turist bekleyen otelleri, işetmeleri değil bakkalından kasabına herkesi panik yaptırdı, korkuttu.

Üretici tedirgin, kime satacak üzümü, domatesi, kirazı.  

Buğday fiyatları patladı. Gübre ve diğerleri... 

Borsalar, kur ve altın piyasası şaşılacak hızla olanlardan etkilendi.     

Sonuç olarak kimse kriz istemiyor.

Yani ve maalesef insanların ölmesi değil birinci sebep.  

Dünya, tamamen ekonomik gerekçelerle barıştan yana.   

Yoksa siz NATO'nun barışı daha çok insan ölmesin diye mi istedğini sanıyorusnuz.  

Oysa insan hayatı paradan daha değerli. Öyle sanıyorduk. 

İşte tam da bu yüzden ben bu savaşın çok uzayacağını sanmıyorum. Rusya’nın ekonomik yaptırımlar ve savaşın ağır maliyetinin altından kalkabileceğini düşünmüyorum.

İnşallah yanılmam. 

Savaş biterse, daha fazla insan hayatını kaybetmesin diye değil daha fazla para gitmesin diye bitecek.  

Kıyamet yakındır...