Oruçlarımızla, zekât ve sadakalarımızla, iftar, sahur ve teravihleriyle donanmış, Kur’an’la süslenmiş mübarek bir ayın son anlarını yaşıyoruz. Sevinç ve hüznü bir arada yaşamaktayız. Sevinçliyiz bir ay boyunca manevi bir hayatın gereklerini yerine getirmeye çalıştık. Hüzünlüyüz kendimiz, ailemiz, cami cemaatimiz, mahallemiz, televizyonlarımız ve gazetelerimizle birlikte yaşadığımız manevi bir iklimin sonuna geldik.
On bir ayın sultanı Ramazana “elveda” derken bu mübarek günlerde neler kazandık, daha neleri kazanabilirdik diye düşünerek bir değerlendirme yapalım. Kendimizi bir muhasebeye tabi tutalım. Ramazan dolayısıyla ibadetlerimize, insani ilişkilerimize, manevi kazanımlara yoğunlaştık. Bize düşen bundan sonra Ramazan’da kazandıklarımızı ömrümüzün sonuna kadar korumaktır. Rabbimizin bu konudaki emri açıktır. “Ölüm sana gelinceye kadar Rabb’ine ibadet et” (Hicr: 99) 

Oruç ibadeti, insanı manevi yönden geliştiren, olgunlaştıran bir ibadettir. Sadece Ramazan’da değil, senenin belli zamanlarında oruç tutmaya çalışmalıyız. Sevgili Peygamberimiz; Ramazandan hemen sonra gelen Şevval ayında 6 gün oruç tutan kimsenin senenin tüm günlerini oruçlu gibi geçirmiş olacağını ifade ederek şevval orucunun faziletini belirtmektedir. Bununla birlikte: Pazartesi-Perşembe oruçları, eyyam-ı bid oruçları, aşure orucu gibi zamanlarda da oruçlu olmaya gayret göstermeli onun bereketinden istifade etmeye çalışmalıyız.
Ramazan ayı; birlik ve beraberliğimizi geliştiren yardımlaşma ve dayanışma ayı idi. Bu mübarek ay vesilesiyle zekât, fitre, fidye, sakada ve ramazan kolileri ile bu birlik ve beraberliğin en güzel örneklerini sunduk. Bu yardımlaşma ve dayanışma imkânımızı sadece Ramazana has kılmadan, imkânımız olduğu müddetçe devam ettirmeye çalışmalıyız.
Ramazan; Bir ay boyunca bizi yaratan Allah için; midemize, dilimize, gözümüze, kulaklarımıza ve söylemlerimize oruç tutturmaya çalıştığımız bir aydır. Ramazandan sonra yine tüm azalarımıza Ramazanda kazandığımız haramlardan uzak durma, yalan, gıybet, dedikodu, iftira vb. şeylerden ırak olduğumuz bir hayata devam etmeye söz verdiğimiz bir ay olmalıdır.
Ramazanda bol bol Kur’an okuduk. Çünkü Ramazan, kendisinde Kur’an’ın indiği “Kur’an Ayı” idi. Bu mübarek günlerde diğer zaman dilimlerinde okumadığımız kadar Kur’an’la buluştuk, hatimler okuduk, mukabeleler dinledik. Onunla daha fazla buluştuk. Ramazandan sonra Kur’an’ı bir kenara atmadan, tüm ömrümüzü Kur’an’la barışık bir şekilde geçirmeye çalışmalıyız. Ramazan vesilesiyle bir söz verip hayatımız boyunca Kur’an-ı Kerimi okuyacağımıza, anlayıp hayatımıza yansıtmaya çalışacağımıza söz verebilmeliyiz.

Yüce Rabbim Ramazan vesilesiyle yapmış olduğumuz ibadetlerimizi, sadaka, hayır ve hasenatımızı kabul eylesin, Kendi rızasına muvafık ameller yapmayı cümlemize nasip eylesin. Bizleri bayram sabahına günahlarından arınmış bir şekilde ulaşmayı nasip eylesin. Ramazan ayında elde ettiğimiz bütün güzellikleri bundan sonraki ömrümüze yansıtabilmeyi nasip eylesin. 
Rabbim bu mübarek gün ve saatler vesilesiyle dualarımızı kabul eylesin. Bizleri, vatanımızı ve dünyamızı bir an evvel şu korona virüs belasından kurtarsın. Bir an evvel eski sağlıklı, sevdiklerimizle bir araya gelebileceğimiz, sarılabileceğimiz, birbirimize ikramlarda bulunabileceğimiz günlere kavuştursun. Amin… amin… amin…
Bayramınız mübarek olsun. Allah’a emanet olun.