Çift maçlı elemeli sistemde evinizdeki maçı gol yemeden geçmişseniz avantajlısınızdır. Hele hele 10 kişiyle sol bekinizle 90'da ağları bulup tek golle kazanıyorsanız daha da avantajlısınızdır...
Deplasman golü çok değerlidir.
Bu yüzden Karagümrük gibi yıldızlar topluluğunun karşısında gol yememek çok önemliydi. En kötü 0-0'la bitirmek, bir avantaj sayılabilirdi.
Ancak sahada öyle bir Büyükşehir vardı ki bırakın rakibe gol şansı tanımayı adeta nefes aldırmadı.
Sahada basmadık yer bırakmadılar.
Aslanlar gibi oynadılar.
Terinin son damlasına kadar mücadele ettiler. Galibiyeti sonuna kadar hak ettiler...
Böylesine kaliteli ve tecrübeli oyunculardan kurulu bir rakibe karşı pozisyon vermeyen, bir iki cılız şut ve duran toplar dışında kalesine yaklaştırmayan cesur yürekleri ayakta alkışlıyorum.
Müthiş konsantrasyon vardı. İlk devre ortada geçse de ikinci yarının 45 ile 72 dakikasında çok üstün oynadık, 3-4 gol pozisyonunu değerlendiremedik. Bu esnada ansızın gelişen atakta kalecimiz Yusuf'un kırmızı kartı moral bozsa da bu olay, konsantrasyonumuzu bozmadı.
Bu bir gerçek!

Taner hocanın gelişi bu takıma büyük bir ivme kazandırdı.
Şimdi artık içerde-dışarda ne istediğini bilen, kazanmaya odaklı bir takım haline geldik. Isıran, basan, en önemlisi sonuç ne olursa olsun oyundan kopmayan, inancını yitirmeyen, cesur bir Büyükşehir izlemek, bizlere büyük keyif veriyor. Kazanmayı bilen bir takım olmak, dosta güven, düşmanlara korku salıyor...
Oyun karakterimiz de oturdu... Artık şuna net bir şekilde inanıyoruz ki geriye düşse de taraftarlarına her an umut dağıtan felsefede oynayan bir takımımız var.
Takıma ruh geldi.
İnanmışlık geldi.
Hava geldi.
Futbola küstürülen bu şehrin insanlarına da neşe, sevinç ve umut geldi.

Dünkü maçta tribündeydim, buna bizzat şahit oldum.
Tribünlerin her metrekaresi futbola susamışlardan oluşuyordu. Tribünler tıklım tıklımdı. Biletler tükenmişti. Kapalı gişe bir maçtı. Bu demek oluyor ki bu şehir bu takımı bağrına bastı.
Gelelim tercihlere...
Taner hocanın 11'de Samican tercihi "cuk" diye  oturmuştu. Samican yine çok koştu ve çok mücadele etti. Ancak Alper tercihini anlayamadım. Alper, görev aldığı sürede kendisine verilen görevi yapmaya özen gösterdi,
iyi niyetiyle mücadele etti ama hücumda daha efektif olmak açısından geçen maçın havasını yakalamış rüzgarın oğlu Çağrı ile 11'e başlanabilirdi diye düşünüyorum. Veya orta alanda Onur Kolay sol kanada kaydırılıp, Samican-Abdurrahman Emir ikilisinin önünde Umut Kaya ile başlanabilirdi. Taktik gereği rakibe önlem almak için mi Alper tercihi oldu, yoksa Umut Kaya ve Çağrı ile kulübe güçlensin diye mi bu hamle düşünüldü? Bu sorular sürekli kafamı kurcaladı maçta...
Erman Bulucu hakikaten bu takımın olmazsa olmazıdır. Savunmanın belkemiğinin takıma dönüşü, büyük bir kazanım.
Salih Zafer ise hızlı çabuk bir stoper. Ancak hiç olmadık anda hatalar yapabiliyor.
Daha dikkatli olursa çok katkı sağlar.
Duran toplar olunca gözüm kaptan Ufukhan'ı aramıyor değildi. Onun yedekte olması bana tuhaf geliyor. Kadro derinliği açısından bu bir artıdır.
Sağ bek Mehmet Yılmaz, Erkan Zengin gibi üst seviye bir tecrübeye adım attırmadı. Atom karınca maşallah!
Erhan Kara'ya gelince...
Rakibe temaslı oyunu Samican ile birlikte en iyi yapan isimdi sahada.
O tam bir yer uçağı.

Bir kanat oyuncusunun karşı karşıya oynamak istemeyeceği başa bela türünden bir yer uçağı.
Bu nasıl bir oyuncu, bu nasıl bir ciğerdir, bu nasıl bir bünyedir ki birkaç dakika önce ciddi bir sakatlık tehlikesini atlattıktan sonra 90.dakikada savunma arkasına sarkıp, adamını ekarte edip, en kritik anda golünü atabiliyor.
O nasıl bir top kontrolüdür öyle?
Tam da futbol okullarında okutmalık.
Bizim yer uçağı iyiydi iyi olmasına da "kafa kesme işaretli gol sevinci" hoş olmadı be!
Dakikalar önce sakatlık tehlikesi yaşarken, ona ilk yardıma koşan rakip takım oyuncusu Erkan Zengin'di. 
Neyse, bu sevinci, futbolun rengine, esprisine, tatlı rekabetine ve heyecanına bağlamak istiyorum.
Onur Kolay, bu takımın en istikrarlı isimlerinden biri. Golde Erhan'a yaptığı asistle kalitesini yine gözler önüne serdi. 
Ve Abdurrahman Emir Alagöz...
Yine çok çalıştı. Kilitlenen oyunun açılmasında aktif rol oynarken, savunma arkalarına harika toplar attı. Ortada oyun kurucu özelliği ile bu takımın vazgeçilmezleri arasında olmaya devam ediyor, ama topla biraz daha çabuk hareket etmesi lazım, sanki biraz kilo fazlası var gibi geldi bana.

İsmail Haktan, özellikle ilk devrede sağ tarafı sürekli yokladı. O bilindik, topla driplingleri ile yine tribünleri heyecandan ayağa kaldırırken, sahada görevini yapan isimlerden biriydi. İsmail'in sahadaki varlığı bile yetiyor. Bir rakip için önemli bir tehdit. Rakip için Erkan Zengin neyse bizim için de İsmail Haktan odur. Bu tip oyuncuları bu liglerde görmek, ligin marka değerini artırıyor. Santrforda Sinan da Yaser de çok değerli isimler ama ben hâlâ ikisinden ciddi bir patlama bekliyorum. Onların forma rekabeti şampiyonlukta önemli bir faktör olacak.
1. Lig için önümüzde tarihi iki maç var. 1-0'la bir ayağımızı finale atmış olduk. Ancak çok ama çok dikkatli olmalıyız. Deplasmanda atacağımız bir gol, iki gol anlamına geliyor ki kolay gol atabilecek potansiyelde bir takımız. Gol atamazsak turu geçme şansımız son derece azalır. Karagümrük'ün kaybedecek bir şeyi yok ve içerde çok agresif ve hücuma dayalı bir anlayışla oynayacaklardır.
Sabırlı oyunla, bulduğumuz kontraları hızlı sonuçlandırabilirsek final biletini alırız. Finale yürürken, asla tahriklere kapılmayalım. Kartlardan uzak durup topumuzu oynarsak, yara almazsak, bu işi finalde de bitiririz. Her iki grubu da izledim, Play Off'ta Kırmızı Grup kulvarının daha iyi takımlardan oluştuğunu düşünüyorum. Dolayısıyla  bu turu geçen takım, finale favori olarak gidecektir. Ne Sakaryaspor ne de Sarıyer bizim kalitemizde değiller. Karagümrük maçındaki tur bileti, şampiyonluk kadar değerli olacak. Geldiğimiz yerin kıymetini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bizim yerimizde olmak isteyen şehir takımları şuan her şeylerini verebilirdi.
Önyargıları kıralım.
Bu fırsatı kaçırmayalım.
Daha çok kenetlenelim.
Ve daha çok organize olalım.
Çünkü bu takım, bu şehir, 1. Lig'e çok ama çook yakışacak!..