Bir çoğumuzun hayatında unutulmaz izler bırakan pamuk tarlaları, Manisa pamuğu artık tarihe mi gömüldü?
Baharla başlayan koşuşturma kış bastırıncaya kadar devam ederdi.
Tarlaya ekilen çekirdekler fideye dönünce seyreltme birinci, ikinci, üçüncü el çapalama derken pamuk fidanları çiçeklenip, çiçekler kozalaklara (şif) kozalaklar açıp bembeyaz pamuklar tarlalarda boy gösterince, bu kez pamuk toplama faslı başlardı.
Karıklarda (tarladaki sıralar ) işçiler yanında bir kelter, elinden geldiğince hızlı, temiz, kar gibi açılmış pamukları toplardı.
Kelterlerdeki pamuklar balyacılar tarafından yere serilen naylon sergilerin üzerinde çiy  ve nemi kurutularak balyalara basılırdı.
Her aşaması zahmetli, yorucu ancak Manisa Ovası'nın beyaz gelinciğiydi pamuk...
Toplanıp balyalanan pamuklar satış zamanına kadar Borsa Caddesi ve çevre sokakların kaldırımlarında bekletilirdi.
Çocuklar için de bir çeşit oyun aracı olurdu.
Pamuk balyalarının üstüne çıkmak,saklanbaç oyununda balya aralarına saklanmak, en üstteki balyanın üstünden atlamak çocukların severek oynadığı oyunlardı... 
Pamuk fiyatları belirlenip, çiftçiler emeklerinin karşılığını alınca...
Üzüm ve tütün üreticileri de tabii...
Manisanın ekonomisi canlanır, düğün mevsimi başlardı. 
Altın fiyatları, normal piyasanın üstüne çıkardı.
Bu durum halk arasında, "Çiftçiler paralarını aldı, altın zamlandı" diye dile getirilirdi.
Çırçır fabrikasında çiğitlerinden, çöplerden arınan pamuk, Pamuklu Mensucat Fabrikasında A'dan Z'ye işlenerek kumaş haline gelirdi.
Manisa pamuğu, diğer yöre pamuklarından farklı çok kaliteliydi.
İpeğimsi, parlak, sağlam uzun elyaflı bir yapısı vardı.
Manisa pamuğu "Beyaz altın ovası Çukurova" diye ünlenen Çukurova pamuğundan çok kaliteliydi...
Dünyaca beğenilen tütünü gibi Manisa pamuğu da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya mı, yoksa artık pamuk ekimi tamamen bitti mi?
Gediz ovası o eski, bereketli, cıvıl cıvıl, traktörlerin, çiftçilerin, işçilerin topraktan fışkıran zenginliği hasat ettiği günlere hasret mi kaldı artık?