Azizname’yi ilk izlediğimde Mark Twain’in çok sevdiğim sözünü hatırladım:
“Tarih kendini tekrar etmez. Ama kafiyeli konuşur.”
Bana ilk gençlik yıllarımda okuma sevgisi kazandırmasının yanında mizah duygumun gelişmesinde de çok önemli bir yeri olan Aziz Nesin’in hikâyelerini, “memleket halleri hiç değişmiyor” duygusuyla izledim. Bir tiyatrosever olarak, yıllardır şehrimize böylesine kaliteli bir oyun gelmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Azizname ikinci sezonuna başlarken Manisa’da sahne alacak. Aziz Nesin’in hikâyeleri 14 Eylül’de Kültür Merkezi Lale Salonu’nda bizleri güldürürken düşündürüp düşündürürken güldürecek.
Bu oyunu izlemek için bence birçok sebep var.
1. Öncelikle bu oyun Aziz Nesin’in hikâyelerinden Türk Tiyatrosunun efsane yönetmenlerinden Yücel Erten tarafından sahneye uyarlandı ve yönetiliyor. Yücel Erten’in kim olduğunu tiyatroyu yakından takip edenler bilir, uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Onun yönettiği bir oyunu izlemek başlı başına özel bir şey kanımca.
2. Sahneye uyarlanan hikâyeler, ülkemizin kronik sorunlarına değiniyor ve tam da bir “memleket halleri” portresi çiziyor. Dilimize yerleşen bir deyim var artık: “Aziz Nesin’lik bir olay.” Aziz Nesin’in anlatım gücü öylesine güçlü, keskin ve vurucudur ki, ülkemizdeki bazı garip olaylar anlatılırken bu deyim kullanılır. Oyunu izlerken, eğer Aziz Nesin öyküleri okumuşsanız hemen hatırlıyor, okumamışsanız bu tip olayların yıllar öncesinde hikâye edilmiş olmasına şaşıyorsunuz. Tabii gülmeniz hiç eksik olmadan. İhtilal Nasıl Yapılır sahnesinden, çapkınlık hikâyesine, solcu bir aydını mahallerinden göndermek istemeyen insanların riyasından, “du bakalim nolcek” sözünü dilimize pelesenk eden sahneye kadar oyunda birbirinden eğlenceli ve düşündürücü hikâye var.
3. Gülme garantili bir oyun. Kanımca insanları güldürmenin en zor aracı yazıdır. İnsan izlediği veya dinlediği bir şeydense okuduklarına daha zor güler. Aziz Nesin gibi bunu ustalıkla yapmış bir yazarın hikâyelerini sahnede izlemek elbette eğlenceyi beraberinde getiriyor.
4. Elbette Azizname’yi ucuz bir güldürüden ayıran en temel özellik, sizi aynı zamanda düşündürüyor olması. Ülkemizin ve insanımızın hallerini, kendi hallerimizi düşünüyor, bazen düşünürken gülmemiz yarıda kalıyor, çoğu kez ise “gülmekten ağlıyoruz.”
5. Yücel Erten’in rejideki ustalığı elbette oyuncu kadrosuna da yansımış. Birbirinden kaliteli oyuncular var kadroda. Fatih Topçuoğlu’ndan, Bülent Çolak’a, Emre Altuğ’dan Hande Kaptan’a, Zühtü Erkan’dan Burak Şentürk’e kadar bütün oyuncular, öylesine keyifle, ustaca ve kendileri de eğlenerek oynuyorlar ki, onların enerjisi doğrudan seyirciye geçiyor. Oyunu izlediğimde dikkatimi çeken en önemli şeylerden biri oyuncuların performanslarının etkileyiciliği kadar, canlandırdıkları hikâyelerden aldıkları keyifti.
6. Oyunun müzikli olması, şarkıların sahnedeki oyuncular tarafından bir uyum içinde söylenmesi, şarkıların sözleri oyunun kalitesini bir aşama daha yükseltiyor.
7. Manisa’da sergilenecek bu oyunun en özel yanlarından biri belki de birincisi, prodüksiyonunun bu şehrin bir insanı tarafından yapılmış olması. Günümüzde köklü tiyatroların bile ayakta durmakta zorlandığı bir dönemde, Saruhan Simsaroğlu, 2017 yılında “Cumhuriyet Sahnesi” isimli bir tiyatro kurdu, ilk olarak da Azizname gibi bir oyunu sahneye koydu. Rejisinden sahne tasarımına, oyuncu kadrosundan müziklerine kadar çok önemli bir prodüksiyon gerçekleştirdi. 2017-2018 tiyatro sezonu boyunca düzenli olarak İstanbul’da oynayan oyun birçok kente de turneye gitti. Şimdi de A’dan Z’ye oluşturduğu bir yapımı kendi şehrinin insanlarının beğenisine sunuyor. Kentimizde sanatsal faaliyetlerin az olduğundan, sosyal yaşamın renksizliğinden şikâyet eden insanlar olarak sadece bu sebep bile, bu şehrin insanının ortaya koyduğu bir eseri desteklemek için bizi tiyatro salonuna götürmelidir.
Hani, Sezen Aksu bir şarkısında diyor ya; “Belki şehre bir film gelir/ Bir güzel orman olur yazılarda/ İklim değişir Akdeniz olur/ Gülümse”
Şehre bir tiyatro gelmiş bizi gülümsetmek için. Bu fırsatı kaçırmamalı.