Doğu Caddesi'nde mütevazı, insana huzur veren mistik bir havası olan Ayniali türbesi ile ilgili iki hikaye...

Balkan savaşları sırasında dul bir kadının hayattaki tek oğlu da askere alınmış.

Savaş 4 yıl sürdüğü ve o süre zarfında çoğu kişi savaşa giden yakınlarından haber alamadığı için merakla, hasretle savaştan sağ dönmesini ümit ettikleri yakınlarını beklemeye başlamışlar.

Savaş bitince sağ kalanlar terhis olup dönmeye başlamış...

Herkes terhis olup geri geliyormuş. Kiminin şehit haberi, kimi gazi, kimi sapasağlam gelmiş .

Ancak dul kadının oğlu dönmemiş...

Annesi her gelen askerin evine gidip oğlunu sormuş ancak zavallı annenin oğlunu ne gören ne de bilen çıkmamış.

Askeriyeye gidip oradan bilgi almak istemiş.

Kendisini "Bir haber alırsak, biz sana bilgi veririz" gibi sözlerle baştan savmışlar.

Eskilerden biri yaşlı kadına "Sen bir de Aynıali Dedeye git" demiş.

Kadın bir umut Aynıali Dedeyi ziyaret edip, derdini anlatmış.

Ağlamış, sızlamış, oğluna olan hasretini, çaresizliğini dile getirmiş. Aynıali Dede kadına "Sen git yarın gel" demiş.

Kadın ertesi gün merakla, ümitle, heyecanla, tekrar gitmiş.

Aynıali Dede kadına; "Ben rüyaya yattım, senin oğlun Ruslara esir düşmüş. Taş ocağında taş kırıyor " demiş, "Sen git bu gece hiç uyuma, aç Kur'an'ını oku ve kapını hiç kapatma" diyerek kadını eve göndermiş.

Kadın Ayniali'nin dediğini aynen yapmış. Gecenin bir vakti zincir sesi duymuş. Herhalde bir hayvandır diye düşünmüş. Fakat ses gittikçe yaklaşmış, kapıdan içeri girmiş.

"Anne korkma benim ben oğlun!" demiş. Ana oğul sabaha kadar hasret gidermişler. Sabah olunca da hemen Aynıali Dedeye gitmişler.

Ayniali Dede, "Oğlun geldi mi? Hemen gidin, arka sokakta nalbant var, söyleyin ayağındaki prangayı çıkarsın" diyerek ana oğulu nalbanta göndermiş.

Delikanlı önce esaretten, sonra prangadan kurtulmuş.

Hikayeye göre Aynıali Dede vefat edince anayla oğlu bir türbe yaptırmışlar.

O zinciri de türbenin kıble kapısının üzerine asmışlar.

Merak edip ziyarete gidenler Ayniali'nin ruhuna bir fatiha okusunlar...

Bir başka rivayete göre de oğlu haksız yere tutuklanıp çok uzaklara sürgün edilmiş olan bir kadın bu türbeye gelip, ağlayarak oğlunun kurtulup geri dönmesi için çok dua edermiş.

O kadar sık gelip ,o kadar uzun zaman ağlayıp dua edermiş ki...

Birgün rüyasına bir veli girmiş ve kendisine "Artık yüzün gülecek. Hasretine kavuşacaksın" demiş.

Kadın ürkek ama gözünün ucuyla baktığında gördüğü yüz için "Ayni Hz.Ali" diyebilmek için heyecanla ağzından çıkan söz AYNALİ olarak günümüze taşınmış.

Kadın sabah uyandığında oğlunu kolundaki kelepçelerle kapıda görmüş. Bugün hala türbenin girişindeki kapı kemerinde asılı duran o zamanların kelepçesi görünmekte...

Yakın bir geçmişe kadar vardı. Belki halâ aynı yerde duruyordur...

Aynali ve tüm ahirete göçmüş yakınlarımıza , aslı nesli kesilmişlere Allah rahmet eylesin.

Aynıali ile ilgili bu iki anektodu gönderen üyelerimize teşekkür ediyorum.