Bir ülkenin sosyoekonomik verilerini ve seviyesini yansıtan en temel rakamlardan biri asgari ücrettir. Bu durum ülkemiz için de son derece geçerli bir kıstas. Türkiye’de uzun yıllardır siyasi atışmalar asgari ücret üzerinden yapılıyor. İktidarlar asg

 

Bir ülkenin sosyoekonomik verilerini ve seviyesini yansıtan en temel rakamlardan biri asgari ücrettir. Bu durum ülkemiz için de son derece geçerli bir kıstas. Türkiye’de uzun yıllardır siyasi atışmalar asgari ücret üzerinden yapılıyor. İktidarlar asgari ücretin artış oranı konusunda çok cimri davranır. Muhalefet partileri ise tam tersine eli açıktır. Nasılsa sorumluk yok tabi.

Mesela son yapılan 1 Kasım seçimlerinde 1800 TL asgari ücret sözü veren parti vardı. Kimin parasını kime nasıl vereceği merak ediledursun, 1300 TL sözü veren iktidar partisi bile bugün çok ciddi bir sorunla karşı karşıya kalmış durumda. İşverenler yani patronlar 1300 TL’yi pek vermeye yanaşmıyorlar. Hatta işçileri işten çıkarmakla tehdit edenler bile var. Bazı firmaların tüm işçileri işten çıkarıp, iş alımını başka firmalar üzerinden yapacağı da konuşulanlar arasında. Daha birçok çok çare üretir dururlar. Malum bizimkiler bu işlerden sıyrılmayı çok iyi becerir.

Örnekler çok, iddialar çok...

Bazı patronlar işçilerin hesabına yatırılan maaşın bir bölümünü elden geri alıyor. Böylece işçinin maaşı resmiyette asgari ücret üzerinden tam yatırılmış oluyor. Asgari ücret 1300 TL olunca bu yöntem daha da yaygınlaşacak. Hem devlet kandırılmış olacak hem de işçi! 

Yazık. Bunun vebalinden kim kurtulabilir?

Ama önleyecek olan da çalışandır. Çalışan bu duruma müsaade etmeyecek. Gücü yetmiyorsa ihbar edecek. Kimsenin asgari ücret üzerinden hak yemeye hakkı yok!   

Bugün geldiğimiz nokta düşündürücü. Devlet asgari ücretin 1300 TL olmasıyla birlikte ortaya çıkacak olan faturayı işverene çıkarıyor. İşveren ise “devlet karşılasın” diyor. Yani anlayacağınız Türkiye’nin mevcut şartlarında asgari ücretliye 1300 TL’nin bile çok görülmesi üzücü ve düşündürücü… Buna rağmen sorunun çözülüp, asgari ücretin en azından 1300 TL olarak Ocak ayından itibaren uygulanacağından şüphem yok. Ancak asıl sorun Ocak’tan sonra başlayacak gibi. Dürüst patronlara lafım yok sorun bazı uyanık patronlarla ilgili. Muhtemelen bu işe de bir kılıf bulup, zamlı tarifeyi uygulamamak için bin bir türlü yola başvuracaklar. Ve çare de bulacaklar. Yine devleti ve işçileri kandırmaya çalışacaklar. Devleti kandırılır, işçiler de bir şekilde… Ama kandırılamayan biri var hiç şüphesiz. Gerçek muhasebede O'nun elinde... Hesap günü herkesin kayıtlı defterleri O’nda… Tavsiyem hesap gününü de hesaplamaları!  

ŞİRKETİN TAŞERONU!   

Taşeron sistemini bilirisiniz. Daha doğrusu sistemsizlik. Özellikle resmi ve yarı resmi kurumların “hizmet alımı” adı altında kafalarına göre takıldığı sistemsizliğin adıdır taşeron. Ben de kısa bir dönem taşeron işçi olarak görev yaptım. İyi ki de çalışmışım. Belki kurumlar mecburen bu yola başvuruyor ancak sistem hiç de adaletli değil. Kapının önüne konulma ihtimaliniz nefes almanız kadar ani ve hızlı gerçekleşebilir. Sistem tamamen işçinin tazminatını ödememeye endekslenmiş. Hemen hemen her şey teşaron firmadan yana. Garip olan ise şu; Devlet kendi icat ettiği sistemi kaldırmak için vatandaşı vaatte bulunuyor. Ve bunu lütuf sayıyor. Bu bakımdan taşeron işçilerin kadroya alınması vaadini çok komik buluyorum. Böyle şey olmaz. Taşeron sistemin acilen lav edilmesi lazım. İşçi mümkünse çalıştığı kurumun işçisi olsun. Şirketin değil…