Uğradığı saldırıyı yapan gençlerin arkasında karanlık kişilerin olduğunu ifade eden Özdağ, bunun basit bir saldırı olmadığının altını çizerek “Kasıtlı, özellikle yapılan bir saldırıdır, bu çocuklar kullanılmıştır. Devlet Bahçeli’ye, Semih Yalçın’a cevap verdiğim için yapılmadı. Uzun süredir birilerinin nasırına basıyordum. Ben Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun başkan vekiliydim. Çok önemli bilgilere sahibim. Benim bu ülkeye verebilecek bir tek can borcum var. Şunu kimse unutmasın bizi öldürebilirler ama cesetlerimiz konuşur. Ölümden hiç korkmuyorum. Bu topraklarda çok kişi bedel ödedi. Bana yapılan saldırı profesyonel saldırıydı. Bu saldırı arkadaki karanlık güçlerin talimatıydı. Şu grup bu grup diyemem ama hissettiğim, burada özel bir talimat verilmiştir. Selçuk Özdağ susturulmak istenmiştir. Silahla susturabilirlerdi o büyük tepkiler oluştururdu. Arkasından adam yakalanır, silah yakalanır, arkası araştırılır, Türkiye ayaklanırdı. Beni döverek öldüreceklerdi. Kan kaybından öldü kafasını vurdu. Ne dediler “canım ne olmuş biraz burnu kanamış, bir kavga” diyenleri de biliyorum Adalet Bakanı araştır bunu. Kim söylemiş araştır bakalım. Ama Türkiye’ye bir gün hukuk gelecek, hem de kısa bir süre sonra gelecek. Bugün iktidarda kalmak uğruna her türlü hukuksuzluğu yapanlar Türkiye sokaklarında mahcup dolaşacaklar, çocuklarının yüzlerine bakamayacaklar eğer biraz utanma duyguları kaldıysa. Bizim dönemimizde kuş uçmayacak. Yanlış yapan babamızın oğlu da olsa yakasına yapışacağız. Bu ülkede meydan okuyanlar siyasetçi de olsa gazeteci de olsa mutlaka bedel öderler. Ödemeye de devam edeceğiz yeter ki bu güzel ülkeye demokrasi gelsin. Eğer Türkiye’de bir sistem değişikliği olmazsa, mevcut koalisyon hükümeti iktidardan düşmezse, Türkiye’yi çok büyük sıkıntılar bekliyor. 

Ülkü ocaklarında yetiştiğini, 5 yıl gençlik liderliği yaptığını ve 7 yıl cezaevinde kaldığını ve idamla yargılandığını hatırlatan Özdağ, kurumları değil bu kurumların içindeki insanları suçladığını kaydetti. Bir vatandaşın saldırı anını videoya çekmesiyle ezberlerin bozulduğunu ifade eden Özdağ şunları söyledi “ İyi ki o vatandaş o videoyu çekmiş. Ezberler bozuldu. Benden önce 14 gazeteciye evlerinin önünde saldırı yapıldı 2019’dan 2020’ye kadar. İşyerlerinden çıkarken, eşlerinin yanında, çocuklarının yanında. Caminin içinde, karakolda, evlerin içinde. Siyaset böyle mi yapılır. Hepsinin ortak özelliği Sayın Bahçeli’yi eleştirmek, MHP’nin yöneticilerini eleştirmek. Eleştiri olur niye?  Sizin daha önce Recep Tayyip Erdoğan’a yaptığınız eleştirilerinizi koyalım bakalım ortaya, eleştiri değil miydi onlar? Siz herkese her şeyi söyleyeceksiniz, ama birileri bir soru sorduğunda da ya gençler durumdan vazife çıkartarak ellerine sopa ve silah alacaklar veya birileri provokatörlük yaparak o gençleri tahrik edecek, veyahut birileri bunlara talimat verecek. Silah sopa hep tehdit sonra böyle bir Türkiye mi istiyoruz.

Alevi, Sünni, Türk, Kürt sokaklarda elimizde silahlarla, sopalarla hep birbirimizin açığını kollayarak mı gezeceğiz. Yoksa eşimizle, çocuğumuzla arkadaşımızda parkta, sokakta evimizde yaşam endişesi taşımadan mı yaşayacağız. Öyle bir Türkiye özlemi mi içindeyiz. Ben Manisa’da bunu yapmaya çalıştım. Parti içerisinde de yalnız bırakıldım ben. Yabancı kümese girmiş yabancı tavuk muamelesi yapılmasaydı bana ben bu şehre daha büyük hizmetler yapabilirdim. İdeolojiler kötüdür  arkadaşlar, ideolojiler idraklerimize giydirilen deli gömlekleridir. Hepimiz bu deli gömleklerini çıkaracağız.Bana yapılan saldırıdan sonra ikinci bir video görüntüsü çıktı. Bu videoda da birbirlerini tanımıyorlar. İki  kişi diyor ki ‘biz geldik iş arıyorduk beraber gittik’ diğer üç kişi diyor ki ‘tesadüfen aynı arabaya bindik’. Hem alçaksınız, kalleşsiniz, arkadan saldırıyorsunuz ellerinizde sopalarla, silahlarla. Şoförüme  silah dayıyorsunuz. Hem korkaksınız benimle baş edemeyince kaçıyorsunuz. Hem de yalancısınız. Eyleminize sahip çıksanıza! Niye çıkmıyorsunuz. Örgütler bir eylem yapınca atıyor oraya bildiriyi, ben yaptım diyor.”

Özdağ, ikinci videoda saldırganların arabaya binişleri, başka bir arabanın takip ettiğinin göründüğünü ve bu şahısların yakalanmadıklarına dikkat çekerek, “Bu şahıslar o gece teslim oldu, cep telefonları yok, o uyduruk ifadeyi verdiler. Bir kişi yakalandı Çankaya’da bir kişi de sekiz gün sonra teslim oldu. Emniyet neredesin?  Ankara’daki kameraları takip ederek bunları elinle koymuş gibi bulursun. Niye bulmadın? İçişleri Bakanı neredesin? Gençlerin tepkiselliği diyor. Daha ifade vermemiş gençler, ‘Gençlerin tepkiselliği diyor müneccim başı’ sen müneccimbaşı mısın İçişleri Bakanı? Senle biz beraber çalıştık. 15 Temmuz gecesi beraberdik. Ben geldim Çankaya Köşkü’ne sen bir odada oturuyordun. Ben sana söyledim beraber yöneteceğiz bu geceyi diyerek. İnisiyatif aldım ben orada. İlk tweeti ben attım, insanları sokağa çağırdım.  Başbakan konuşmadan, Cumhurbaşkanı konuşmadan vatanım tehlikede dedim riske girdim. Bütün bakanları, milletvekillerini aradım. Bakanlar telefonuma çıkmadılar. Şu an daha grup başkanvekili olanlar ilçedeyiz gelemeyiz dediler. Ankara’nın ilçesi kaç kilometre? Gelmediler, bazıları telefonuma çıkmadılar. Bana saldıran gençler yakalanmadan ‘tepkisellik’ dedi İçişleri Bakanı. Kiminle tepkisellik yaşamışım?”sorusunu yöneltti.

Özdağ, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül”ün “Adalet yerini bulsun da kıyamet kopsun tek.”sözünü hatırlatarak şöyle  devam etti “Peki soruyorum şimdi Adalet Bakanına senin savcını tehdit ettiler. Kim: iki milletvekiliyle ülkü ocaklarının bazı yöneticileri. Sen savcının hukukunu koruyamamış bir Adalet Bakanısın! Sen kendi cumhuriyet savcının hukukunu koruyamamışsın ki, milletin hukukunu koruyacaksın. Adalet olsun da kıyamet kopsun diyorsun. Bırak bu hikayeleri, bu martavalları. Anayasa yapacaklarmış. Ne Anayasası. Siz önce savcınızın hukukunu koruyun.”

İçişleri Bakanı’nın saldırıdan sonra tepkisiz kalmasını eleştiren Selçuk Özdağ,  siyasetin geleceği kurgulayarak değil, anı değerlendirilerek yapıldığını söyledi.  Soylu’ya “Sen anın içişleri bakanısın” diye seslenen Özdağ, saldırıda kullanılan silahları, sopaları ve akan kanını İçişleri Bakanına, Adalet Bakanına ithaf ettiğini söyledi. Özdağ “İki tweet attı diye aylarca cezaevinde kalan tweetter fenomenleri var. Allah aşkına siz nasıl siyasetçisiniz. Siz nasıl Müslümansınız? Cumhurbaşkanına hakaretten dolayı binlerce kişi cezaevlerinde, bir haber yaptı diyerek gazetecileri aylarca yatırıyorsunuz. Milletvekillerini ve gazetecilerin tutuksuz yargılanmalarını meclis kürsüsünde söyledim. Bu ülke hep böyle mi olacak. Bir iktidar gelip başkalarına kan kusturacak, bir başka iktidar gelecek başkalarına kan kusturacak. Her gelen parti kendini devlet yerine koyacak. Böyle bir iktidar , böyle bir siyaset, demokrasi anlayışı olur mu? Niye Avrupa yapmadı bunu, orada rüşvet var mı?, torpil var mı? Orada siyasilerin birbirlerine küfürleri var mı? Bu şahıslar tutuklandılar beş kişi. Üç kişi hakkında takipsizlik kararı verildi. Sonra iki kişi 20 gün, 3 kişi 15  gün cezaevinde yatıp çıktılar. Neymiş efendim, kasten adam yaralamakmış. Doktorlar, iki dakika daha geç kalmam durumunda kan kaybından ölebileceğimi söylediler. Ben orada kendimi savunmasaydım belki daha çok darbe alacaktım. Bu bir vahşet, bu ifade özgürlüğüne yapılan saldırı. Bu Ankara’nın göbeğinde terör saldırısı, fikirlere tahammülsüzlük. Sözü olmayanların, fikri olmayanların ellerine sopalar alarak sözü olanı susturabilirim mantığı. Fikirler fikirlerle susturulur. Lütfen herkese sesleniyorum burada lütfen kavga dilini bırakın. 15 Temmuz akşamı Türkiye’de bir şeriat devleti kurmak istedi FETÖ, karşı duran herkese teşekkür ediyorum. Ama bir parti devleti de kurdurmayalım, kişi devleti de kurdurmayalım. Cumhurbaşkanlığı sistemi, bu günki adaletsizliklerin, hukuksuzlukların ekonomik, siyasi krizlerin tamamının sorumlusudur. 50+1 sistemiyle herkese taviz verme sistemidir bu.”görüşünde bulundu.

Adalet bakanına seslenen Özdağ, o adliyede neler olduğunun araştırılması gerektiğinin altını çizerek şu açıklamalarda bulundu”Kafamızda binlerce soru işareti var. Bazı bildiklerimiz de var. Lütfen devletlerin dini adalettir Adalet Bakanı. Konuşarak olmaz bu işler. Anayasa konuşarak yapılmaz. Siz önce mevcut Anayasa’ya uyun. Siz önce hakim, savcı teminatını ortaya çıkarın. Hakimler ve Savcılar Kurulu, savcınızın hukukunu koruyun. Adalet Bakanı savcının hukukunu koru. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler Gelecek Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısının can güvenliğini sağlayın. Can güvenliğine kastedenler hakkında gereğini yapın. Yargıya müdahale etmeyin. Siyasallaştırmayın. İçim dolu. Ben kimseye kötülük yapmadım. Türkiye’de kör kuruşun hesabını sormazsak namerdiz, soracağız. Olay yerinde bir araba daha var. Biz savcılığa şikayet dilekçesinde bulunduk. Bir kere bu şahısların yeniden tutuklanması gerekliydi, bu dosyanın ağır cezaya gitmesi gerekliydi ve bu dosyanın organize suç örgütü şeklinde değerlendirilmesi gerekliydi. Çünkü sekiz kişiler. HTS kayıtları araştırılmadan hemen savcılık bu şahısların salıverilmelerini istedi. Evlere şenlik bir karar. Bu şahıslar örgütlü suçlar kapsamına girmeli, kasten adam öldürmekten yargılanmalılar ve bu şahısların arka plandaki bağlantıları çıkarılmalıdır.”

CHP’nin eski Maliye Bakanı Berat Albayrak sorularının üzerine yaşanan gelişmelerle ilgili de değerlendirmede bulunan  Özdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün yaptığı  açıklamaya değinerek “Sayın Erdoğan dün verdiği demecinde “damat olduğu için damatlığı kendi bilgisinden bakanlığından öndeydi” dedi. Biliyorsanız getirmeseydiniz oraya. Bugün gördüyseniz günaydın derim. Damat Türkiye’yi kötü yönetmiş diyorlar, ama asıl Erdoğan kötü yönetmiştir. Bu sistemde bakanların adı yoktur. Bütün bakanların adı RTE’dir.  Maliyeden sorumlu Erdoğan’dır. Yetersiz bir kişi maliye bakanı olmuştur ve o yetersiz kişi, hep birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Türkiye fakirleştirmiştir. Politikalarıyla Türkiye’nin Merkez Bankası’nın 130 milyar doları iç olmuştur. Bundan sonra Türkiye’ye verecek hiçbir şeyleri yoktur.”

Cumhuriyetçilere, demokratlara, hukukun üstünlüğünü savunanlara birleşin çağrısında bulunan Özdağ, “Bütün Türkiye’de liyakat özlemi içinde olanlar birleşin. Alevi’si, Sünni’si, Kürt’ü, Türk’ü, sağcısı, solcusu, birleşin. Buradaki sorumluluk Erdoğan’dadır. Gara’da sorumluluk istemiyor ama başka konularda “Türkiye’nin patronu benim” diyor. Eğer her konuda birinci patronsan Gara’da da birinci patronsun. Eğer Türkiye’de birinci patronsan Gara’da da, ekonomide de birinci patronsun. Sorunlu sensin. Sorumlu Sayın Erdoğan’dır.”diye konuştu.

Editör: TE Bilişim