AK Parti Manisa teşkilatında il kongresine sayılı günler kala doğal bir hareketlilik göze çarpıyor. İktidar partisinde kongre tarihi çok yakın. Bütün bu gelişmeler ışığında kongre öncesi ve sonrası belki de beklenenden daha heyecanlı geçecek. Bu aslında biz gazetecilerin sevdiği bir durum.
İşin odak noktasında ise Salih Hızlı var.    
AK Parti'nin mevcut il başkanı Salih Hızlı, 25 Kasım 2019 tarihinde il başkanlığı görevini Berk Mersinli'den devralmıştı. 
Bu bir sonuçtu. 
Öncesinde AK Parti'de il başkanı arayışı başlamış ve Akhisar'da 3 dönem Belediye Başkanlığı yapmış olan Salih Hızlı gündeme gelmişti. Aslında hepimiz için sürpriz oldu. Ve bu isim parti içinde çokça tartışıldı. Genel merkeze sunuldu ve Salih Hızlı'nın il başkanlığı görevine getirilmesi kararlaştırıldı.
İl başkanlığı konusunda çok isim değiştiren, istikrarlı bir çizgisi olmayan AK Parti’nin belki de en mantıklı hamlesiydi bu. Bu tespiti o tarihte kaleme aldığım yazımda yapmıştım. 
Aradan yaklaşık 14 ay geçti. 
Görüşüm değişmedi. 
Nedenine gelince….  
Salih Hızlı'nın koltuğa oturduğu andan itibaren tavrı, yapacakları kamuoyunda merakla izlendi. Bu gayet doğal bir durum.
Çünkü iktidar partisinin il başkanı olmak çok kolay bir iş değil. 
Hele Manisa'da... 
Manisa bir zamanlar Doğruyol Partisi'nin kalesiydi. Bir dönem Anavatan Partisi çok güçlüydü. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin Manisa'da her zaman bir ağırlığı olmuştur. 2002'den sonra AK Parti merkez sağı ve muhafazakar oyları temsil eden parti konumunda kendisine bir alan açtı. 
Manisa’da geçmişten bu yana siyasi partilerin il başkanlığı koltuğunda genellikle hatırı sayılır kişiler oturmuştur.   
İl Başkanı; ağırlığı olan, sözüne itimat edilen, saygınlığı olan kişidir. 
Ama her il başkanının kendine has bir yoğurt yiyişi olduğunu gördük. 
Kimi il başkanları biraz sakin hatta sönük kalmıştır, kimileri argo tabirle biraz asıp kesmiştir. Ama dediğim gibi her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. 
Salih Hızlı'nın da öyle... 
İl başkanlığı görevine geleli henüz 14 ay oldu. Bu sürenin son 9-10 ayı malumunuz pandemiyle boğuşmakla geçti.
Bir bakıma hayatta kalma mücadelesi.
Aslında nasıl bir performans sergilediğini değerlendirmek çok kolay değil. Çünkü hepimiz geçtiğimiz mart ayından bu yana olağanüstü şartlarda hayatımızı sürdürmeye, işimizi devam ettirmeye çalışıyoruz. Bir numaralı gündem maddemiz koronavirüs. 
Ben bütün siyasi partileri yakından takip etmeye çalışıyorum. İşimin gereği de bu. Salih Hızlı'yı da dikkatle takip ettim. Ve beni şaşırtan en önemli tavrı alışılanın aksine reklamdan uzak durması oldu.  
Kanaatim şudur... 
İl Başkanı ama asla bunun şımarıklığını, havasını yaşayan ya da yansıtan birisi değil. 
Akhisar'da üç dönem belediye başkanlığı yaparak partisini en iyi şekilde temsil etmiş. AK Parti'nin oy potansiyelini artırmayı başarmış. Ve o bıraktıktan sonra da ilçede belediye seçimi kaybedilmiş.
Bu çok önemli bir referans ya da veri.
Demek ki tarzı ve duruşuyla her kesimden oy almış. Hatta belki de partisinden çok oy almış. Ama kimliğini partisinin önüne çıkarmamış.  
Gördüğüm kadarıyla partisini temsil ederken sert bir üsluptan ziyade ılımlı ya da ikna edici bir dil kullanıyor. 
İl başkanı olduğu andan itibaren şu geçtiğimiz 14 ay içinde herhangi bir muhalefet partisinin il başkanı veya herhangi bir kurum müdürü ile en ufak bir sürtüşmesine veya kavgasına şahit olmadım. Varsa da duymadım. 
Kimseyi incitmeme gayretini görebiliyorsunuz. 
Perde arkasında sorunlara hakim ve oldukça aktif görevler üstleniyor.  
Özellikle pandemi sürecinde ilimizde maske üretiminden kurumların koordinasyonuna, Ankara ile Manisa arasında kurduğu köprüden Manisa'daki kurumlar arası iş birliğine, bir il başkanı ne yapması gerekiyorsa onu yaptı.   
Geçmişte ve farklı partiler iktidardayken il başkanlarının tutumlarını hatırlarsak, Manisa'da belki de hiçbir dönemde kurum müdürleri bu kadar rahat çalışmadı. 
Evet alıştığımız “İl Başkanı” profilinden biraz uzak. Boy boy fotoğrafları ve yanında koca puntolarla demeçleri çıkmasın istiyor. Yaptığı her şeyi fotoğraflayıp reklam yaptırmıyor, her toplantıdan kareler paylaşmıyor. Ama bu onun çalışmadığı anlamına gelmiyor.  Olur olmaz her şeyi paylaşanların da çok çalıştığı anlamına gelmediği gibi! 
İl başkanı olduğu andan bu yana parti içindeki tartışmalar en az seviyede. Üstelik kendisinin belirlemediği bir yönetimle çalışıyor. 
Robot değil bu insan nihayetinde. Tabi ki hatalar da yapacak, tartışılacak da. Ancak AK Parti içinde hangi il başkanından daha fazla tartışıldı, hangisinden daha çok hata yaptı sorusunu da sormak gerekir. Eğer geçen 14 ay kıstassa bence cevap ortada.      
Zaten yapacağı işin sınırı belli. İl başkanı bu, belediye başkanı değil.  
Mütevaziyse, kavga etmeyi bilmiyorsa bırakın o da onun bir artısı olarak kalsın.