Ahilik Haftası kutlanırken Ahilik kültürünün geldiği noktayı düşündüm durdum. Eskiden “esnaf” en güvenilir kişiydi. Yeri, yurdu, adresi belliydi. 
Sözün senet olduğu yıllardı… 
Şimdi?
Söz bir yana senetlere, çeklere bile güven kalmamış.     
Geldiğimiz nokta çok düşündürücü. 
Dün, gün boyunca Ahilik Haftası etkinlikleri düzenlendi. Oda başkanları, siyasi partilerin temsilcileri oradaydı.   
Prosedür gereği düzenlenen bir etkinlik izledik. Mehter de renk katmıştı. Ver mehteri, ver mehteri havasındaydı gördüklerim… 
Oysa asıl gerçek kalabalığın geçtiği cadde ve sokaklardaydı…
KAPI
Filmin başrolünde Kadir İnanır var. Vahide Perçin, Aybüke Pusat, Timur Acar ve Erdal Beşikçioğlu’nun rol aldığı film Mardinli Süryani bir ailenin yaşadığı dramı konu alıyor. Kadir İnanır bir ahşap ustası. Bir sanatkar. Uzun yıllar kaldığı Almanya’dan memleketi Mardin’e döner. 25 yıl önce kaybettiği oğlunun kemikleri bulunmuştur. DNA testi için Mardin’e geldiğinde kapısını kapatıp terk ettiği evini harabe bir halde bulur. Ve evin kapısı çalınmıştır. Oysa kapı onun için çok değerlidir. Ceviz ağacından yaptıkları kapının peşine düşer. Ve filmin her karesinde çok iyi bir sanatkar olan Yakup Usta’nın duruşu, dürüstlüğü ve esnaflığından örnekler sergilenir. 
Günümüzde kaç tane Yakup Usta var?
Dürüst olanları tenzih ederim. İşini ehliyle yapan tüm ustaların ellerinden öperim. 
Ancak her meslekte olduğu gibi esnaflık kurumunda da bir yozlaşma var. Şöyle bir kedinizden yola çıkalım; 
Onca anlaşma ve sözleşmelere rağmen aramızda aldığı üründen ve yaptırdığı işten dolayı mağdur olmayan var mı?
Sahtelik para etmeye başladı.  
Şikayet siteleri kuruldu, hakem heyetleri dilekçelere yetişemez oldu.    
Sözünde duran esnaf sayısı gittikçe azaldı. Kanunlar bile artık sorunu çözemez oldu.  
Oysa eskiden sadece bir söz yetiyordu. Esnaflığın saygınlığı vardı. 
Şimdi yalan söylemek sıradan bir durum bile değil, gereklilik halini aldı. Neyin sahte neyin hakiki olduğunu anlayamaz duruma geldik. 
Gittikçe hayatımızı saran kapitalizm bizi para kazanmak için her şey mübah noktasına getirmiş de haberimiz yok. 
Eskiden “zeytini benden aldın, yandaki esnaf henüz siftah yapmadı, peyniri de ondan al” diyen bir esnaflık geleneği vardı. Varmış… Şimdi müşteri yan tarafa gitmesin diye kapı önünde nöbet bekleyenlere rastlıyoruz. Müşteri paylaşma kavgalarına şahit oluyoruz. 
Bize ne oldu böyle?
Ahilik mi kaldı? 
İşte dün izlediğim Ahilik Haftası kutlamaları o yüzden bana çok yavan geldi. Tadı tuzu yoktu. Anlatılanlarla gerçeklerler o kadar uzaklaşmış ki birbirinden, dün ile bugünü, söz ile senedi bir arada düşünmek adeta imkansızlaşmış. Hayali bile namümkün. 
Unuttuğumuz Ahilik kültürü artık bir masalı andırıyor. Dinlerken tebessüm ettiğim, gıpta ile dinlediğim bir masal. 
Böyle giderse “Ahilik”, masallarda olan, artık uygulanması mümkün olmayan bir gelenek olarak anlatılmaya devam edecek.     
Ve maalesef söz, senet, çek, hatta yeminlerin yalan olduğu ancak paraya ulaşmak için her şeyin mübah sayıldığı bir dünyaya mahkum olmaya devam edeceğiz…