Novillo-Mertan-Bakaki…
Berkay-Metin-Savaş…
Berk-Nuri-Dimov-Göksu…
Ve İsmail…
Sezon başı kampının şekillenen 11’i böyleydi…
Ortadaki üçlüden biri kesilip daha ofansif olunması için forvet arkasına bazen Uğur Pamuk konuluyordu.Bazen de stoperdeki ikiliden biri kesilip Erman monte ediliyordu.
Geçen sezonun yıldızı Bahattin bile ilk 11’de başlayamıyordu.
Hazırlık maçlarına bakıldığında,
Bir şeyler iyi gidiyordu…
Alanyaspor’u yendiler, Balıkesirspor’u yendiler, Adana Demirspor ile berabere kaldılar. Sadece Sivasspor’a tek golle yenildiler. 3 ayrı 11’i olan Sivas’a yenilirken, bir karakter ortaya koyup 2-3 net pozisyon ürettiler. Denizlispor ile demokrasi kupasında golsüz berabere kaldılar… Az atan ama pek de gol yemeyen bir takım hüviyeti vardı.
Ayağa pas yapmaya çalışan bu takımın takım savunması da yüksekti, tam sezona bomba gibi girecekken ne oldu?
Transfer yasağı kalkmadı!
Mecburi kadroyla Elazığspor karşısına çıkmadan önce bu takımı sezon başı kampında dizayn eden teknik direktör Mehmet Altıparmak ile yollar ayrıldı. Bu yetmezmiş gibi bu ligin bana göre en iyi sağ bekini ve ön liberolarından birini kaybettik.
Göksu ve Berkay, bu takıma transfer edildiğinde yönetimin bu transfer hamlesini takdir etmiştim.
Ancak her zaman olduğu gibi verilen maddi sözler tutulmayınca, talipleri olan iki futbolcu, Manisaspor’dan ayrılıp Adana Demirspor’un teklifini kabul ettiler.
Takımın dizaynı bozuldu…
Sonra ne oldu?
Bu ligin sağ beklerinden Kemal Cingirt ile kalede alternatif iş yapabilecek Kurtuluş Yurt’a yol verildi…
İsmail Şahmalı alternatifsiz kaldı….
Muhammet Sercan Türkeri geldi…
YalanyBaiolar… (geldi-gitti)
Sangare’ler… (5 dakika kahvaltıya gecikti diye altyapıya gönderildi)
Konde’ler… (Takımla geçireceği iki hafta boyunca mülteci muamelesi gördü)
Eneramo’lar…
Emre Öztürk’ler…
Gökcan Kaya’lar…
Gbakle’ler…
Şöyle bir beyin cimnastiği yapalım,
Manisaspor, kamp süresi boyunca şekillenen yukarıda saydığım bu 11’le lige başlangıç yapsaydı nasıl bir etki yapardı?
Bir kere kesinlikle ilk 6 haftada 5 puanın üzerinde puan alırdı.
Belki ilk iki maçtan puan alamazdı ama sonraki maçların tamamını kazanabilirdi.
Veya ilk iki maçı farklı kazanarak da başlayabilirdi… O gazla kupada da turlardı, Bandırma’da rezil olmaz, şuandaki Boluspor ve Yeni Malatyaspor etkisi yapabilirdi.
Novillo’yu düşünelim, adam, buraya yıldız transferi olarak gelmiş, transfer yasağı kalkmadığı için iki hafta boyunca idman topçusu oldu. Kafası dağıldı… Haliyle, “Bu nasıl bir kulüp, böyle amatörlük olmaz” dedi… Ayrılmak istedi. Sonra başkan, ona gerekenleri anlattı, Eskişehirspor maçında sahada olacağını söyledi, akıllanmasını tavsiye etti. Aşırı derecede özgüvenle çıktığı Eskişehir maçında henüz ilk dakikada kaptırdığı topun ağlarla buluşması, bir futbolcunun başına gelebilecek en kötü hallerden biriydi… İkinci yarı Hakan Turan ile anlaşmazlık sonrasında yine kaptırdı, o top gitti yine gol oldu… Sonrası ise malum… Tabela kalktı ve oyun dışı kaldı!
Sonrasında toparlanamadı, toparlayamadı… Belki, Göksu’luBerkay’lıManisaspor 11’inde, ilk hafta Elazığspor’u tek başına dağıtacaktı veya Ümraniye deplasmanında fark yaratan oyuncu olacaktı… Elimizi vicdanımıza koyalım, adamı yerden yere vuruyoruz ama ilk iki hafta oynamış bir Novillo, Eskişehir maçına böyle başlar mıydı? Bence bu kadar kötü başlamazdı. Ne umdu ne buldu... Örneğin, Eskişehirspor’un yeni transferi BrunoMezenga, ilk iki haftada 3 gol atarken, Novillo, eksi 2 ile sezona geriden başlayan bir yabancı oyuncu oldu…
Aynı şekilde Bakaki de öyle… Adam, Kongo’dan atlamış, neredeyse bedavaya imza atmış, çok iyi bir kamp dönemi geçirmiş. Mehmet hocanın tuttuğu bir oyuncuyken, hazırlık maçlarında rakip kurmayların, ‘kim bu adam?’ dediğiyken, istenmeyen adam oldu. Bir anda eksi 2’yle sezona başlayanlardan oldu, aylarca geriye gitti… Koray hoca geldi, Eskişehir maçı kadrosuna almadı, sonra sorunlar giderek baş gösterirken, adam bir anda nasıl bu hale geldiğine inanamadı, bunalıma girdi, teknik heyet üzerine çok geldi, bu yüzden de ağladı.
Giderek mekanizması bozulan takımdan, 5 puanın 3’ünün silindiği haberinin de gelmesiyle, soru işaretleri giderek arttı.
Biliyorum, futbolda ‘o olsaydı, bu olsaydı’ gibi konulara girmek hikaye… Ama bahsettiğimhikayenin baş mimarı olanları iyi kavrayın istiyorum. Maalesef bir çuval inciri berbat etmenin örneğini verdim, yukarılardaki satırlarda… Dolayısıyla bu gerçekleri görmezden gelerek yabancı oyuncuları tukaka yapmanın bir anlamı yok diye düşünüyorum.Hele ki Bandırmaspor maçında formasını adeta sabote eden yerli oyuncuları gördükten sonra!
Rüzgar arkasındayken, neredeyse 12’ye 11 oynayan bir takımın, ilk yarıyı 2-0 geride kapattığı yetmezmiş gibi rüzgar artısından bile faydalanmayı becerememesi, ne büyük bir rezalettir.Kaleye bir tane şut yok, pozisyon yok, üstelik topun tüm hakimiyeti de rüzgara karşı oynayan rakipteydi.
Ayıptır, kendinize gelin, bu armayı bu kadar da küçük düşürmeyin!
Birilerine kızıyor olabilirsiniz ama Manisaspor armasına asla kızamazsınız.
Bandırma’daki Manisaspor’u, sıradan bir BAL Ligi takımı bile yenerdi. Biz böyle bir Manisaspor’u izleyeceksek, hepinize ne gerek var yahu?
Çıksın altyapının cevherleri o zaman. Bizlerde ona göre işimize bakalım, bu utançlayaşamayalım.
Tamam yabancılar kötü oynuyor, peki yerliler ne yapıyor?
Soruyorum, kupadaki Çorum Belediyespor maçı dahil oynanan 7 resmi maçta yerli ve yabancı dahil ‘şu adam çok öne çıktı, kesinlikle ona laf söyleyemeyiz’ dediğimiz bir oyuncumuz var mı?
Yok beyler yok! ‘Forma şansı bulamıyoruz’ diye yakınan yerliler, bana göre yeteri kadar şans buluyorlar. Herkese şans geldi, birçoğu değerlendiremedi. Hatta 3. Lig kampında yedekken, bir anda 1. Lig maçlarında banko 11 başlayanlar bile var. Bu yüzden saatçi muhabbeti yaparak bu takıma zarar veriyorsunuz bilesiniz!
Haa6 haftada kötünün iyisi olanlar var tabi ama onlar da doğal olarak kötü statüsünde yer alıyor.
Takım içinde yerli oyuncular ile yabancı oyuncular arasında adeta bir savaş var… Bu savaş bizim bildiğimiz forma savaşı değil maalesef. Önlem alınmazsa tekme-tokat kavgaya gidecek türden bir savaş bu… Bu takımın saha dışındaki en büyük sorunu, 1-Yönetim, 2-Yerli-Yabancı savaşı.
Bu takımda yerli ve yabancıları kaynaştıracak, herhangi bir karara tüm futbolcuların saygı duyacağı bir hocaya ihtiyaç var… Yerli ve yabancılar arasında fitneye yol açan hocalara değil.
Birileri tarafından çarşıya pazara sürekli servisler yapılıyor.
Bilmem ne hoca adayı Bandırma maçını izlemiş de yabancıları beğenmemiş ama yerlileri çok çok çok beğenmişmişmişmiş. O maçta 10 üzerinden 1.5 bile veremeyeceğim yerli-yabancıları o hoca nasıl değerlendirmiş hayret doğrusu. Ya hocalığı bıraksın ya da bir daha maç izlemesin. Dolayısıyla algı oluşturup ‘yabancılara vuracağız’ diye bu tip konulara girmek çok komik!Bırakın yabancılara her gün vurmayı, bırakın yabancı takıntısını, bırakın saatçi muhabbetlerini… Sizin yarattığınız bu algı, takım içindeki yerli-yabancı savaşını daha da tetikliyor bilesiniz!