Akademik Onkololoji Derneği (AKOD) tarafından İsanbul’da düzenlenen Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumunun en önemli konularından biri cilt kanserinin Türkiye’de bulunmayan tedavi yöntemleri oldu. 

Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcıyı ağırlayan sempozyumun en ilgi çeken konuğu ise, dizindeki küçük bir ‘ben’in cilt kanserinin en tehlikeli türü olan malign melanoma olduğunu öğrendikten sonra, 1,5 yıllık zorlu bir tedavi süreci geçiren ve kanserli hücrelerin, çevre doku ve organlara yayıldığı 4’ncü evrede hastalığı yenen Yunus Emre Üstgörül’dü. 

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İçmeler Turizm Meslek Yüksekokulu’nda beden eğitimi öğretim görevlisi olan Üstgörül, toplantıya, tedavisini yürüten Doç. Dr. Burçak Karaca ile birlikte katıldı. 

Melanomun halk arasında ‘kara bela’ olarak adlandırılan ve genellikle benlerin üzerinde gelişen son derece kötü seyreden bir deri kanseri olduğunu belirten AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca, “Yeni nesil tedaviler hem hastalar hem doktorlar için umut oldu. Yunus Emre Üstgörül de tedavi ile 4. evredeki cilt kanserini yenmeyi başardı” dedi.

ELEKTROKEMOTERAPİ İLE İMMÜNOTERAPİ BİRLEŞTİRİLEREK VERİLDİ
Üstgörül’ün Türkiye’de sadece İzmir’de bulunan ve AKOD’un Türkiye’ye getirilmesine öncülük ettiği elektrokemoterapi cihazı ile tedavi gördüğünü belirten Doç. Karaca, “Elektrokemoterapi ile immünoterapi birleştirilerek uygulandı ve hastamız iyileşti” diye konuştu. 

“ÜSTGÖRÜL İNSANİ ERKEN ERİŞİM PROGRAMINDAN YARARLANDI”
Maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle bazı ilaçların devlette geri ödemesinin olmadığını belirten Karaca şöyle devam etti: 

“O nedenle hastaların ilacı ulaşımı konusunda bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Uygun hastalarımıza büyük ilaç firmalarının Ar-Ge çalışmaları sayesinde, özellikle de insani erken erişim programları çerçevesinde mutlaka bunları vermeye çalışıyoruz. Sağlık Bakanlığımızın bu konuda iyi niyetli olduğunu ve birçok ülkeden daha ileri seviyede olduğumuzu belirtmek isterim. Cilt kanseri tamamen iyileşen hastam Yunus Emre Üstgörül de tedavisinde insani erken erişim programlarından yararlandı.”

Onkolojinin yakın zamana kadar cilt kanserlerinin bazı türlerinde çaresiz kaldığını belirten Doç. Karaca, son 5 yılda geliştirilen tedaviler sayesinde işin seyrinin değiştiğini söyledi. 

“KANSER TEDAVİSİNDE YENİ BİR SAYFA AÇILDI”
Doç. Karaca, “Bu yenilikler sayesinde hastanın yaşam kalitesi ve hayatta kalma süresi arttı, hatta çoğu kanser türlerinde son aşama olarak kabul edilen 4. evrede bile hastalıktan tamamen kurtulan vakalar görülmeye başlandı ki bu kanser tedavisinde gerçekten bambaşka bir sayfanın açıldığını gösteriyor” dedi. 

“ELEKTROKEMOTERAPİ YAN ETKİLERİ ÖNEMLİ DERECEDE AZALTIYOR”
Yunus Emre Üstgörül’ün tedavisinde önemli rol üstlenen Elektrokemoterapi (EKT) cihazından bahseden Elektronik Mühendisi ve Kanser Araştırmacısı Dr. İbrahim Gökçe ise şunları söyledi: 

“Elektrokemoterapi, hücrelere elektrik uygulayarak hücre zarında delikler oluşturma prensibine dayanan bir tedavidir. Hastaya verilen kemoterapi ilaçları bu deliklerden hücre içine girerek kanser hücrelerini öldürür. Bu metotla hem kemoterapi ilacı dozu düşürülerek hastadaki yan etkiler hissedilmeyecek bir seviyeye indirilir hem de kanserli doku çoğu vakada tamamen temizlenir. Türkiye'de bu yöntemi ilk defa pilot bölge olarak seçtiğimiz İzmir’de uyguladık. Önümüzdeki yıl bu sayı artacak.” 

“İMMÜNO ONKOLOJİK TEDAVİLER TIBBIN YENİ SİLAHLARI OLACAK”
AKOD Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker de immünoterapiye vurgu yaparak, “İmmüno onkolojik ilaçlar melanoma tedavisinde yeni bir çığır açmış, ileri evrelerde dahi yaşam süresini 2-3 kat uzatmıştır. İmmüno onkolojik tedavi yaklaşımı sayesinde melanomanın yanı sıra akciğer, karaciğer kanseri gibi pek çok türde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacaktır" dedi.

“KANSER AŞISI, ÇOK KISITLI BİR HASTA GRUBUNDA İŞE YARIYOR”
Son dönemde gündeme gelen kanser aşısı ile ilgili yanlışlıklara açıklık getiren AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu da Küba’nın geliştirdiği kanser aşısının tamamen yanlış anlaşıldığını belirterek şunları söyledi: 

”Bu aşı, teröpatik olarak ifade edilen tedavi edici bir aşıdır. Asla ve asla önleyici bir aşı değildir. Her hasta için kurtarıcı da değildir. Çok kısıtlı bir hasta grubunda uygulanmaktadır. Sadece Akciğer kanserinin bir alt tipinin özel bir tedaviye cevap vermiş olan grubunda işe yaramaktadır. Bu şartlara uygun hastaların aşı için Küba’ya gitmesine gerek yoktur, aşı Türkiye’ye de gelmektedir. Ancak maliyeti vardır ve devlet tarafından karşılanamamaktadır.”
Sempozyuma İsrail’den katılan Prof. Dr. Jacob Schachter de henüz ülkemizde olmayan ancak ileri evre kanserde çok iyi merkezlerde yapıldığında sağkalım süresini artıran “T hücre tedavisi” hakkında Türk hekimlere bilgi verdi. 
Bu tedavi dünya genelinde 6 merkezde yapılıyor. Bu merkezlerin 5’i ABD’de, 1’i de İsrail’de bulunuyor. 

Katar'dan katılan Prof. Dr. Ena Wang ise, melanomda genetik bozukluklar, immünolojik yanıt ve kanser hastalıklarında gen ve hücre tedavisi ile gibi gelişmiş teknolojilerle uyguladığı tedavilere dair deneyimlerini paylaştı.

MALİNG MELANOMDA RİSKİ ARTIRAN FAKTÖRLERE DİKKAT
Açık ten ve göz rengine sahip olmak ile kızıl saç, çil ve ince cilt yapısı ve 50’nin üzerinde ben varlığı melanom için bilinen risk faktörleri. Güneş ışığına fezle maruz kalmak riski arttıran en önemli etken. Hastalık son beş yılda özellikle gençler arasında önemli artış gösterdi. Hastalığın görülme sıklığı Türkiye’de yüzbinde ortalama 1,5-2 gibi seyrederken Avustralya’da bu rakam yüzbinde 12, ABD’de 15 ve Kuzey Avrupa ülkelerinde ortalama 7-8 olarak görülüyor.


Editör: TE Bilişim