Urfa’yı Urfa’da yenmişsin… Sonuç mükemmel… Ama ben, bu maçta Manisaspor’un görüntüsüne  fena halde takıldım. Futbolda kazanan haklıdır. Üç puanı almak önemlidir. Bunlar tamam. Ama maçı 9 kişi ile oynayan bir rakip karşısında, Manisaspor’un oynayam

Urfa’yı Urfa’da yenmişsin… Sonuç mükemmel… Ama ben, bu maçta Manisaspor’un görüntüsüne  fena halde takıldım.

Futbolda kazanan haklıdır. Üç puanı almak önemlidir. Bunlar tamam. Ama maçı 9 kişi ile oynayan bir rakip karşısında, Manisaspor’un oynayamadığını görmek adamın fena halde canını sıkıyor.

Öyle bir maça çıkıyorsun ki, kaybedersen ilk 2’den kopacaksın. Kazanırsan zirve yarışı ‘bensiz olmaz’ diyeceksin. Peki ya rakibin durumu. Onunki de senden farklı değil. Urfaspor, sezon başı transfere trilyonlar harcayarak hüsrana uğramış. Devre arası akıllanmamış, bir o kadar daha para saçmış kadrosunu yenilemiş. Zirve olmasa da isim yapmış kadrosuyla kazanırsa ilk 6 hedefine büyük bir adım atacak. İşte böylesine kritik bir maç. Böyle bir maçı, bu kadar kolay kazanmak bu ligde hiçbir takıma nasip olmaz.

 Eğri oturup, doğru yazalım. Böyle bir maç sezonda kaç kere oynanır. Bırak sezonu 10 yılda bir denk gelir mi? Bence gelmez. Rüyanda görsen inanmazsın.

10. dakikada geriye düşebileceğin bir maçın, bir dakika sonrasında rakip 10 kişi kalıyor. Muhtemelen ‘Ohh’ çekiyorsun. Sonrasında dakikalar 26’ı gösteriyor. Bir penaltı kazanıyorsun, bir de rakibin bir kişi daha eksiliyor. Kalıyor sahada 9 kişi. Maç oluyor sana kaymaklı ekmek kadayıfı. Rakibin itirazları, isyanları derken 29’da Peroviç golü atıyor. Rakip 9 kişi, sen 11. Urfa: 0 – Sen: 1… Sonrasında ne yapıyorsun. Hiç…

Devre bitiyor, akıllarda bir pozisyon, bir penaltı, iki kırmızı kart kalıyor. Bir de ilk yarının bitimine saniyeler kala Banahane’nin hakem Abdullah Yılmaz’a ‘sıkıyorsa beni de at’ diyen hareketi. Ve Abdullah Yılmaz’ın bu hareketi yalayıp yutması.

İkinci yarı iki kişi eksik olan rakibin üzerine gidersin diye bekliyoruz. Öyle de yapıyorsun. Benjamin’in mükemmel ortası Abdülkadir’in bitirici vuruşu. Hatta maçı bitiren vuruşu. Sonrasında Abdülkadir karşı karşıya atamıyor. Bir dakika sonra Murat Gürbüzerol’un şutunu Fevzi kornere çeliyor. Bundan sonrası… Bundan sonrası yok. Daha doğrusu Manisaspor açısından yok. Rakibin üzerine giden yok. Hazır böyle bir ortamı yakalamışım farkı açayım diyen yok. Ben kendime sordum. Manisaspor’da bu maçın adamı kim diye? Şudur diyecek bir isim bulamadım.

Urfa’da iki kişi eksikti. Mazeretleri vardı. Ama Manisaspor’da sahada olup, görünmeyen bir çok isim vardı. Kim derseniz. Birinci sıraya Murat Gürbüzerol’u koyarım… Varlığı ile yokluğu belli değildi. İkinci yarının başında gördük o kadar… Bir çift lafımda Hikmet’e… Yokluğunda Ümit Yasin aslanlar gibi oynamış. Yokluğunu hissettirmemiş. Hatasız oynamış. Mikiç ile uyum sağlamış. Buna rağmen hocan sana formayı vermiş. Hala kontrolsüz rakibe dalma huyundan vazgeçmemişsin. Yani Samsun’da yaptığından ders almamışsın. Kendin bilirsin. Ama böyle gidersen, hem takımını yakmaya devam edersin, hem de kendini benden söylemesi.

Bu maç için, öyle ya da böyle sonuç iyi diyeceksin. Ankaraspor karşısında iyi oynadım da ne oldu diyeceksin. Yüzde yüz haklısın… Kısacası haticeye değil, neticeye bakalım… Tabelaya bakıp göbek atalım dersek, hata yaparız. Neticeler seni hedefe götür.  Ama o neticeleri her zaman böyle kolay kazanamazsın. Bu yüzden neticeyle birlikte haticeye de bakman lazım. Bu kötü futbolun izlerini bir an önce silmek lazım.