Çok zor bir maça gittiğimizin bilincinde izledik maçı. İç sahada son 2 maçında 7 gol atıp, hiç yememiş bir takıma karşı önemli adamlarımız olmadan sahaya çıkıp, galibiyeti bırakın, beraberliği almanın bile çok zor olacağının farkındaydık. Şanlıurfa maçın başından sonuna kadar resmen bizi domine etti. İlk yarım saatte hiç gelmediler ancak biz de gitmedik. Onlar topun bize nazaran biraz daha sahibiydi ve oyunu bizim alanımızda çeviriyordu, sadece ilk yarı o istedikleri pozisyonu bulamadılar. Gerçi 4'e 2 geldiklerinde önce bir Dimov kesti, seken topla bir daha sonra bir daha geldiler. Tüm maçı da zaten biz birazcık ileriye çıkalım da hızlı gelebilecek alan açılsın diye beklediler.
ELİNDE SEÇENEK YOKTU
Sait hoca elinden gelen en iyi kadroyla sahaya çıktı. Zaten takım tam kadro olsa bile çok fazla seçeneğimiz yokken, bir de banko sol bekin, banko orta sahan, joker kanadın yokken, eh sağ bekin de sakatlıktan çıkıp ritimsiz dönerken elinde çok seçenek yok. Savunma ikilisini bozmadı hoca, zaten kaybetmeyen takımın savunması bozulmaz, altın kural. Erman tüm maç Batuhan'la dövüşmekle uğraştı. Batuhan her ne kadar Türkiye futbol tarihinin en büyük hayal kırıklıklarından da olsa bu seviyedeki ligde, böyle cüsseli(göbeği olsa dahi) ve ayaklarına hakim bir adamın ne kadar önemli olduğunu gösterdi ancak Erman onunla öyle bir oynadı ki, Batuhan kitlendi. İyi marke etti ve geçileceğini anladığında Erman oyunculuğunu kullandı, elini kolunu taktırttı, faulü aldı. Dimov normaldekinin biraz daha altında oynamasına rağmen standardını korudu ancak hücuma hiç iyi pas çıkaramadı. 33'te yaptığı gereksiz bir yan pastan dolayı hücum yedik, aklım orada kaldı. 
EN KÖTÜ ALANIMIZ BEKLER
Beklerimize gelirsek, bu maçta bence en kötü alanımız beklerdi. Ben normalde sol bek tecrübesi olan Sercan'ın solda, Ümit'in sağda oynamasını tercih ederdim ama rakibin kontralarını gördükten sonra istediğini yap, birşey fark etmeyeceğini gördüm. Sercan Antep maçı ve öncesindeki 2 maçtaki performansının çok uzağındaydı ki onu anlayabiliyorum. 2 haftadır sakatlıktan sahaya çıkmayan bir adamın karşısına harika hızlı hücum yapan bir ekip geliyor ve sürekli derin topla kanatlara açıyorlar, yapacak birşey yok, en azından kondisyon anlamında. O yüzden Ümit'i de çok eleştiremem çünkü zaten o alanın adamı değil, bekte hızından dolayı hep zorlandığını gördük ancak mecburiyetten bu pozisyonda oynuyor. Yani kısacası anlayacağınız sakatlıktan çıkan bir bek ve göbekte oynayan bir stoperin bu maçta yapabilecekleri buydu. Orta sahaya gelirsek bu maç Metin çok denedi, hakikaten paslarını saydım. Derine attığı toplarda ya savunma uyanıktı, ya biz uyuduk ancak denedi. Koştu, pozisyon aradı, rakip vermedi. Hakan 2 çok güzel derin pas attı, değerlendiremedik. Klasik top kayıplarını da yapmadı değil ancak kritik alanda yapmadığı için gözümüze batmadı. Gökcan'a gelirsek onu son gördüğümde Göztepe maçında çok çok kötü oynamıştı ama bu maç oynadığı oyundan gayet memnunum. Çok güzel dribblingler yaptı, işin topu kullanmak alanında ben Gökcen'i beğendim. Hücum hattında Bakaki yine standar koşularını yaptı ancak baştan beri söylüyorum, rakip hakikaten hiçbir şeye izin vermedi, çocuğun önüne uzun top gelmedi. Aynısı Konde için de geçerli. Bakaki yine kendine ilk yarıda 2 kez alan buldu, 1 korner aldırttı ama Konde onu da yapmadı. Samimi söylüyorum, 2. yarı Konde'nin oyunda olduğunu 78. dakikada sağ kanattan savunmaya yardıma geldiğinde gördüm. Sadece 28'de Bakaki'nin ortasında ceza sahasında çok iyi pozisyon aldı, rakibi çok net kendisini itti. Hakem Konde'nin penaltısını BENCE yedi. Mertan her maçtaki gibi ciğerinin dibine vurdurdu ancak rakip hiç hata yapmadı. 
DÜŞER DİYENLER YANLIŞ DEĞERLENDİRİR
Yazının çoğundan anlayacaksınız, ben Urfa takımını çok beğendim.  Savunmada harika alan kapatan, acele etmeyen, orta sahada boş pas yapmadan direkt kanatlara giden bir takım. Özellikle bizim üstlerine gittiğimizi sandığımız anlarda savunmanın arkasına öyle paslar saldılar ki, ligde hak etmedikleri kadar aşağıda olduklarını anladım. Takımımızı da genel olarak hakikaten beğendim yani elbette skora bakınca "Vay ezilmişler" diyebilirsiniz. Kalemizde de çok pozisyon gördük ona da eyvallah ama burada dengeli eleştirmek lazım. Eksiğimiz çok, rakip çok formda, deplasmandasın, taraftar takımını ittiriyor ve iyi alan kapatıyorlar. Ben beraberliğe razıydım ilk yarı sonunda. Rakip kaleyi iyi tuttursa daha da farka giderdi çünkü bizim net pozisyonumuz da yok. Yani size diyeceğim; bu maçı izleyen taraftarımız ya da skora bakıp "Bu takım düşer" diyenler bence yanlış değerlendiriyorlar. İyi oynadık ancak rakip daha iyi oynadı. Takımımızın oynadığı futbol bana son 7-8 maçtaki maçta verdiği kadar umut verdi yine. Pozisyonlar da bulabildiğimiz zaman, tam kadroyla, iyi bir kondisyonla takımımız ikinci yarı bu iyi görüntüsünü sürdürür ve ligde kalır. Ligde kalacağımızı ummuyorum, biliyorum...
ÖZEL BİR PARANTEZ: İSMAİL ŞAHMALI
Maçın adamı İsmail Şahmalı'yı en sona bırakmak istedim. İsmail ağabey hakikaten çok zor zamanlar yaşıyor. Bir insanın evlat derdine düştüğünde bırakın işini yapabilmesi, çocuğunun elini bile bırakabilmesi inanılmaz zordur. Çocuğum olduğundan değil, onunla empati kurabildiğimden bunu söylüyorum. Ancak o hiç bu bahanelere sığınmadı, eviyle stadı mekik dokudu, kalesini bırakmadı. Hakikaten de Denizli maçından itibaren harika bir performans gösterdi. Bu zor şartlarda kafasını bu kadar sahaya verip, bu kadar üst düzey oynayan bir adama sadece şapka çıkartılır, sadece saygı duyulur. Bu maçta da NET 4 top çıkarttı, takımının ilk yarıda baskı yediğini sezdi, hemen saldı kendini yere, takımına nefes aldırdı. Profesyonellik budur, tecrübe budur. Tebrikler İsmail Şahmalı, dualarımız seninle ve evladınla...
Editör: TE Bilişim