Mustafa Tatlı 

Şanlıurfaspor ile deplasmanda çok önemli bir maça çıkılacak. Bekir hocasına gider yapıyor. Hocası Bekir’e sallıyor. Futbolcuların alt üst olmaya müsait psikolojisi darmadağın oluyor. Takım da huzuru ara ki bulasın.
Parasızlıktan kıvranan yönetim, bir yandan içerdeki huzursuzluğu gidermeye çalışıyor, hocaya dil döküyor. Bir yandan da sağa sola sarmaya başlayan Bekir efendiyi satmaya uğraşıyor, bir yandan da kulübe kaynak bulmaya çalışıyor.
Ben de geçen hafta başındaki Ankaraspor maç yazımda Bekir Yılmaz’ın bu takım için önemine dikkat çekiyor, onu çok aradığımızı ve Urfa maçında takımı şaha kaldırmasını beklediğimizin altını çizmiştim.
Bendeki umuda bak!
ÇARE BEKİR! diyerek bu oyuncunun cezasının bittiğine en çok sevinenlerdendim. Ama nerdee? 
Bekir Timsah’la işi pişirmiş, takımdan ayrılmayı kafaya koymuş, giderayak geçmişten zaten arası iyi olmayan hocasına dikleniyor. Hocası da ona!
İşte böyle bir haftadan çıkan Manisaspor’a Urfa’da kelimenin tam anlamıyla piyango vurdu. Maçın başında o asık suratları görünce “eyvah” demiştim. İster istemez bu huzursuzluk saha içine yansıdı ve ilk 10 dakikada neye uğradığımızı şaşırdık.
Ancak sonraki 20 dakika var ki istesek bu kadarı olmazdı. Kırmızılar havada uçuştu. Üstüne bir de penaltı ohh!..
Şunu anlayamıyorum. Devreye 1-0 girmişiz, ikinci devreye de golle başlamışız. Rakip 9 kişi. 5-6 olacak maçın zemini var. Ama bizden daha diri ve istekli gözüken 9 kişilik Urfa vardı iyi mi!..
Hiç hoşuma gitmedi beyler!.. Açıkçası maçı izlerken TV’yi kapatmak bile geldi içimden… Başka şeylerle ilgilendim. Sizler top çevirip koskoca ikinci yarıyı heba ettiğinizde ben bir futbolsever olarak sıkıldım.
Helal olsun Şanlıurfa’ya ki 9 kişi aslanlar gibi mücadele etti.
Helal olsun o Şanlıurfa’ya ki 9 kişi kaldıkları bölümde “bir tek Banahane’nin psikolojik tepkisi” dışında hiçbir şekilde hakemle uğraşmadı.
Helal olsun o Urfa’ya ki 9 kişi de olsa kalemize gelip hepimize “acaba?” dedirttiler.
Helal olsun o Urfa taraftarına ki takımlarını ne olursa olsun alkışladılar… Sahaya inerek olay çıkarmadılar.
Şunu açıkça söylemeliyim. Bu maç Manisa’da oynansaydı ve hakemin iki doğru kırmızı kartı ve penaltısı olsaydı. Bizimkiler ne yapardı? Taraftarlarımız nasıl tepki verirdi?
Hakeme diklendikçe diklenirdik. İkinci yarı bir o kadar daha kırmızı görürdük. Rakipte topunu oynardı, fark 5-6 olurdu. İNANIN MAÇ TATİL EDİLİRDİ. HAYALLER DE ORADA BİTERDİ!
Bunları neden yazıyorum?
Çünkü sinirliyiz… Agresifiz… Her an birilerine saldırmaya müsaitiz. Psikolojimiz iyi değil. Urfa gibi bıçak sırtı bir maç öncesinde bile idmanda birbirimizi yiyoruz.
Sonra “Murat Gürbüzerol’u eleştirmeyin, psikolojisi bozuluyor” deniliyor.
Taraftarımızın da oturup ders alması gerekir. Mesela çok zevk alarak söylenen bir tezahüratın kulübe açacağı zararın farkında değiliz. Bu ligin en çok ceza yiyen takımlarından biriyiz. Ankaraspor maçında aldığımız 13 bin liralık ceza, bu kulüp için çok değerli bir para. Melodisi güzel küfürsüz tezahüratlar yapalım lütfen.
Bu takımın acilen bir mentore (mental antrenör) ihtiyacı var. 
Çok mu lüks düşünüyorum acaba?
Son olarak Kemal Özdeş’e gelelim;
Oğuzhan Kayar Nerede? Ey Kemal Hoca!..
O çocuk benim babamın oğlu değil. Kendisiyle Allah şahittir merhabam bile yok. Sıkı fıkı görüştüğümüzü ve bu yüzden onu pohpohlamak için bunları yazdığımı düşünüyorsan ve sırf bunun için inat yapıp onu kadroya almıyorsan kocaman haksızlık etmiş olursun. 
Artık iyice huylanmaya başladım. Biz bu çocuğu yazıp çiziyoruz diye rahatsızlık duyduğunu hissetmeye başladım. Öyle hissediyorum ki 2 haftadır onu 18’e bile almıyorsun.
Ankaraspor maçında Umut’a 90 dakika tahammül ederek yenilginin baş mimarı oldun.
Urfa maçında hala onu kazanamaya çalıştın ya çok güldüm. Geçen hafta Umut’unun performansını nasıl olur da görmezden gelirsin. Bu maçta Oğuzhan 18’de olmayı hiç mi hak etmedi? 
Yahu bir kere şu Umut’u kadroya almayıver, bir kere “top süreyim mi orta mı yapayım şut mu atayım” girdabında olan Murat Gürbüzerol’u kesiver. Bu nasıl bir inattır böyle? Bu nasıl bir kadro adaletidir böyle?
Hani bu kulübün geleceğini düşünüyordun? Gençlikmiş. Yetiştirmekmiş. Palavra bunlar!
Bu adamlara sevdan yüzünden oynadıkça Bekir’den daha iyi iş yapabilecek gencecik çocuğa haksızlık ediyorsun hocam!..
Simonek sevdan yüzünden bu takımı batırıyordun. Adam hastalanmazsa Gökdeniz’i de tribüne çakacaktın.
Şimdi de “Gökay ve Umut’un gönlü hoş olsun” diye Oğuzhan’ı yok sayıyorsun hoca!
Şunu unutma; Murat Gürbüzerol, Umut ve Gökay senin evlatların olabilir; ama Oğuzhan Kayar da bizim evladımız!

Editör: TE Bilişim