Tahminlere göre mevcut 1 milyar ton rezerviyle Türkiye'nin en önemli linyit kömürü üretim merkezi olan Soma'da, 9 bin maden işçisinin çalıştığı faaliyetteki 3 işletme tarafından her yıl ortalama 7,5 milyon ton kömür üretiliyor. Üretilen kömürlerin önemli bölümü termik santrallere, kalanı ise iç piyasaya yakıt olarak gönderiliyor. 
Yerin yüzlerce metre altındaki kömürlerin yeryüzüne çıkarılmasında baş rolde olan madenciler, her gün yer altına kilometrelerce yürüyerek, risklere rağmen zifiri karanlıktaki "kara elması" toprak üstüne çıkararak ışıkla buluşturuyor.
Vardiyalarına göre geldikleri ocakta hazırlıklarını yapıp ekipmanlarını kontrol eden ve yer altına inen madencilerin her biri ayrı hikayeyi barındırıyor.
Kimi ekmek parası, kimi erken emeklilik hakkından faydalanmak kimi ise başka bir meslek bilmediği için toprak altına inen madenciler, dünyanın en zor meslekleri arasında gösterilen işlerini, ölümü göze alarak sürdürüyor.
Soma'da 13 Mayıs 2014'te 301 işçinin hayatını kaybettiği ocaktan yaralı olarak kurtulan 29 yaşındaki Durmuş Yılmaz, 7 yıldır madende çalıştığını, faciada, yan yana çalıştığı kuzenini kaybettiğini, olayın etkisinden uzun süre kurtulamadığını anlattı.
Yılmaz, "Facianın psikolojik etkilerini uzun süre atlatamadım. 3 çocuğum var onlara bakmak zorundaydım, defalarca psikolog geldi, terapi oldum. İşi bırakmıştım, madene tekrar geri girmek istemiyordum ama geçim derdi psikolojimin önüne geçti ve tekrar yer altına inmeye karar verdim." dedi. 
- "Maden ocağı ikinci evim oldu"
50 yaşındaki maden işçisi İsmail Güngör, 30 yıldır bu işi yaptığını, çalıştığı ocağın en yaşlılarından ve en tecrübelilerinden biri olduğunu dile getirerek, "Hayatımın yarıdan fazlasını geçirdiğim ocak, artık benim ikinci evim, çocuklarımın rızkını madenden çıkarıyorum. Ekmek paramız için alın terimizle çalışıyoruz." diye konuştu. 
Madenciliği dünyada yapılacak en son işlerden biri olarak gördüğünü aktaran 32 yaşındaki Muhammet Demirci de 11 yıldır madenlerde çalıştığını belirterek, "Soma'da bulunan pek çok arkadaşım gibi ben de madende çalışmak için Zonguldak'tan buraya göç ettim. Kömür, ekmeğim. Ocak ve kömür olmazsa ben yaşayamam. Maden zor da olsa ekmeğimi helal yoldan kazanmanın yolu." ifadelerini kullandı. 
 41 yaşındaki Salih Gökgöz, 13 yılını ocaklarda geçirdiğini anlatarak, "Geçim için çalışmak zorundayım. Ekmeğimiz için yerin altında mücadele etmek zorundayız. Ancak son yıllarda madenlerin gelişen teknolojiyle modernleşmesi, çalışma şartlarının iyileşmesi dolayısıyla işimden memnunum. Madenciliğe artık alıştım, iyileşen şartlar dolayısıyla tercih edilen bir meslek oldu." dedi. 
- "Kömür olmazsa biz de olmayız" 
Madenciliği bıraktıktan sonra erken yaşta emekli olabilmek için 4 yıl önce yeniden madende çalışmaya başladığını belirten Cengiz Furuncu ise şunları kaydetti:
"Yaşım ilerlese de emekli olmak için madenciliği yapıyorum. Milli servet, emeğimiz ve alın terimiz olan kömürün yer üstüne çıkarılmasında büyük bir gayretle çalışıyoruz. Madenciliği artık bir yaşam tarzı olarak görüyoruz. Kömür bizim hayatımız, varlık sebebimiz. Kömür olmazsa biz de olmayız, biz olmazsak kömür de olmaz." 

Editör: TE Bilişim