HEM AĞLADI HEM AĞLATTI!..


Mustafa Tatlı Bir tarafta Eskişehir girişinde toplanan Manisalılar… Diğer tarafta Manisa’dan İzmir’e gider gibi 1.5 saatte Eskişehir’e gidip, kentte cirit atan Konyalılar… Tam 6 saat süren yolculuğun ardından basın mensupları olarak stada erken varmamız gerekiyordu, polislerden ayrıcalık istedik ve stada gidişimize izin verdiler… Buraya kadar başımıza geleceklerin farkında değildik… Şehrin merkezine geldiğimizde manzara korkunçtu. Her kaldırım taşında bir Konyalı. O an şehirde Manisasporlu göremiyorsunuz, çünkü maç tarafsız sahada değildi. Konyalılar şehri istila etmişlerdi. Sonra da bizim otobüsün plakası 45 olunca, üzerinde kocaman da “Manisa Belediyespor” yazınca saldırıya geçtiler. Otobüsü tekmeleyenlerden tutun, küfürler havada uçuşuyor, polisler buna seyirci kalıyor. Polis ne yapsın? Şehrin kralı Konyalılardı. Polisler sürekli farklı yerleri tarif etti, güç bela binbir zorlukla stada giriş yaptık. Sonra ikinci bir şok daha yaşıyoruz… Ediz Bahtiyaroğlu tribününde maçın başlamasına iki saat kala Konyalılara ayrılan bölümün tamamı dolmuş, iğne atsan yere düşmeyecek vaziyetteydi. Hangi ara içeri girdiklerini düşünürken, stat dışında bize saldıran Konyalıların bilet telaşında olduğunu öğreniyoruz. Futbolcular ısınıyor, ortada Manisasporlu taraftarlar yok. Polis onları eskort eşliğinde stada getirecek, taraftarın üzerini aranıp içeri girecek, sonra organize olup tezahürat edilecek, peh peh peh… Otobüsümüze binen bir polis memuru bize maç başlamadan sonucu tayin etti, “Konyalılar biletlerin tamamını tüketti, Manisaspor biletlerin 3 binini iade etti. 20 bin Konyalı şuanda Eskişehir’de. Burada işiniz çok zor” diyerek vaziyeti en başından özetledi. Sözde tarafsız saha… TFF’nin, yöneticilerimize Eskişehir şıkkını sunması zaten başlıca bir hata. Federasyon finalin burada oynanmasını öngördüyse, Manisaspor Yönetimi, söz konusu tutanakta bu şehrin altına neden imza attı?  Neyse devam edelim… Yedek kulübesinde oturan futbolcuların, Manisaspor’a ayrılan boş tribünlere bomboş bakışına şahit olmak, maçla ilgili kuşkularımı arttırdı.  Her şey boş başlayınca başıyla sonuyla boş geçen bir final yaşadık, finale gelene kadar topları sektirmeyen Volkan sektirdi, rakibe adım attırmayan savunma kurgusu çöktü, orta saha yol geçen hanına döndü, forvetler bir metreden topu ağlara gönderemedi, teknik direktör Reha Erginer kenarda iflas etti. Bazen öyle anlar gelir ki kazanan kadroyu bozmalısınız, çünkü final bu. Hamleleri rakibi “mat” etmek için daha sağlam atmak gerekir. Erginer, rakibe göre 11 değil, Adana Demir maçlarını kazanan yumuşak karınlı 11’i tercih etti. Aslında rakip bizim oyun yapımıza göre özel olarak hazırlanmıştı, bu apaçık belliydi. Selim denen bir oyuncu Kahe’nin sırtında top oynadı. Konyalı bir antrenör bizim çekim yaptığımız kale arkasında Selim’e özel direktifler verdi, bu durum bizim dersimize çalışmadığımızı, maça iyi hazırlanmadığımızı belgeliyordu. Kahe dönemedi, Manisaspor 45 dakika hücum yapamadı, hemen devrede kenarda bekleyen Eray-Gürbüzerol hamlelerini beklerken, aynı 11’le devreye başlamanın affedilebilir bir tarafı yoktu. Zaten o Kahe’nin dönemediği 11, ikinci yarının başında da dönemedi ve 2’yi yedik, maçta oracıkta bitiverdi… Sevgili hocamızın değişiklik yapmak, sonradan aklına geldi; ama atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti. Yönetimi, futbolcusu teknik heyeti ağladı, bizi de ağlattı, biber gazını da yiyince üstüne daha da ağladık. Play-Off finali Konya’daydı. Konya’da azımsanmayacak kadar Manisasporlu vardı. Hepsine helal olsun. En önemlisi ailelerin maça gelmesiydi. Benim üzüldüğüm nokta şu; “bir şeyler rayına oturuyor, şehir kenetleniyor, kendimize geliyoruz” derken, öyle saçma işler yapıyoruz ki bir çuval inciri berbat ediyoruz. Seneye yine aynı seyirci ortalamasını yaşayacağız. Neden? Çünkü bizim insanımız çabuk küsüyor, çabuk darılıyor, basit hataları kaldıramıyor, bir daha da maça gitmeme kararı alıyor. Aslında doğrudan Süper Lig’e çıkmak Play-Off’taki şampiyonluktan daha kolay bir işti. Ne zaman ki 2 maçta 4 puan aldığımız Rize’yi Süper Lig’e gönderdik, ne zaman ki üst üste iki mağlubiyet yaşayan ve buna rağmen Süper Lig’e çıkışını bizim sayemizde haftalar öncesinden ilan eden Erciyesspor’u mutlu ettik, ne zaman ki ligin son 8 haftasında 6 mağlubiyet aldık, işte o zaman çok şeyi kaybettik. Kimse demesin bu takımın eti butu buydu diye. Ligde birçok takımı sürklase etmiş bir takımdan bahsediyoruz, bu takımın eti butu buysa ben bu takımı Süper Lig’de göremediğime kahrolurum. “Aslında canını en çok acıtan şey, hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığın mutluluklardır.” İşte ben bunu anlatamadım, o yüzden de Manisaspor düşmanı ilan edildim!..  
Editör: TE Bilişim