Osmanlı Devletinin Rumeli'de ki göz bebeği.
Osmanlı Makedonya'sının Başkenti.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi M. Kemal ATATÜRK'ün doğduğu ve çocukluk yıllarını geçirdiği Kent Selanik.
1430 yılında Padişah II. Murad zamanında Timurtaş Paşa tarafından Türk Yurdu yapılan ve Balkan Savaşları esnasında 9 Kasım 1912 tarihinde
Selanik Garnizon Komutanı Hasan Tahsin Paşa tarafından tek bir kurşun dahi atmadan,
Kenti savunmak için bekleyen 26.000 Osmanlı Askerini yaptığı
''Teslimiyet Anlaşması'' ile Yunan Ordusuna bırakan ve Tüm askerlerin Açlıktan ölmelerine neden olan, Yunanistan tarafından ''Milli Kahraman'' olarak Onurlandırılan ''Hain'' Hasan Tahsin Paşa'nın düşmana teslim ettiği Kent Selanik! Balkan Savaşları sonrası yaşadıkları ve Vatan bildikleri toprakları terk ederek Anadolu'ya gelmek isteyen Muhacirlerin Limandaki gemilere binerek, Gözü yaşlı Rumeli topraklarına son bir kez daha bakıp gördükleri Kent Selanik.!
Sözüm ona; Anadolu'daki Soykırım iddialarının çetelesini tutan Batılı Ülkeler, Bir kez olsun bir zamanlar Balkanların çoğunluk nüfusunu oluşturan Türklere ne olduğunun hatırlamak dahi istemediler ve vicdanlarına da hiç bir zaman sormadılar!!! Nedir suçu o eski şehrin ki , adına yakılan türküler ''Selanik , Selanik Issız Kalasın'' diye bir ilenmeyle başlar. Bir şehir için dile getirilebilecek en büyük beddua ıssız kalmasını istemektir. Bu türküyü söyleyenin ahı tuttu belki Selanik'i. Bu türkünün bedduası ile asırlık çınarlar devrildi. Suyu gürül gürül akan çeşmeler kurudu. Baldıranlar sardı o güzel şehrin bahçelerini, bağlarını.
Bir asra yakındır ki; Selanik , Yar'sız kaldı..! Selanik, Türkçesiz kaldı..! Gözyaşlarının sel olup aktığı, Göç yollarında salgın hastalıklardan ölenlerin ardından yakılan ağıtlarda ve türkülerde anılan Kent Selanik... Yunanistan'dan ilk Muhacir kafilesinin, 1883 yılında Teselya Bölgesinden 128 kişinin Selanik'ten İzmir Limanına geldiklerini ve oradan da Manisa'nın Akhisar İlçesinde yerleştiklerini biliyor musunuz? Ayvalık'lı Şair Hikmet Esen, Mübadele
Göçünü bizlere şu dizeleriyle anlatıyor; ''Kim ne derse desin, Sinsice olmadı gidişleri. Ne Kurşun, Ne Ölüm, Yürüdüler usulca. Yakıp gölgelerini, Umutlar, Mübadil türkülerle dudaklardan, Savrulurken Rüzgara. Karşılarında Derya. İrili ufaklı bir tutam ada. Ve gökyüzünde dökülen, Yıldız kırıntıları kaldı avuçlarında. Ne Mal, Ne de Mülk! Bir yangındı Özgürlük..!'' Evet, Bir yangındı Özgürlük. Balkan Göçmenlerinin içindeki yangın, Türkiye Cumhuriyetinin var oluş nedenlerinden biridir. Evet, Bir yangındı Rumeli..! Bir yangındı Selanik... Gemilerde tıka basa bindirilen, Aç susuz bir durumda yola çıkan Muhacirler. Gemilerde ölen Bebeler. Solan Umutlar... Gökyüzüne ulaşan Ağıtlar. Salgınlardan telef olan İnsanlık! Ya, Rab!; Böyle acıları bir daha bu Aziz Millete yaşatma!!!