Saygıdeğer okurlarım.7 Aralık Perşembe günü Şehzadeler Belediyesi'nin Tarihi Bedesten salonunda ‘Rumeli'de Evlad-ı Fatihan ve Göç Gerçeği’ konulu bir söyleşi etkinliğine konuşmacı olarak katıldım.
Öncelikle böyle bir etkinliğin fikir babası olan ancak, geçirdiği ameliyat nedeniyle katılamayan Bld. Bşk. Ömer Faruk Çelik' e teşekkürlerimi ve geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.
Beni dinlemeye gelerek onurlandıran Şehzadeler Bld. Bşk. Yrd. İsmail Önal'a, Gediz Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencilerine, yazılı ve görsel basın temsilcilerine, Manisa Makedonya Göçmenleri Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkan ve Yönetim Kurulu Üyelerine ve Manisa'nın güzel insanları değerli hemşehrilerime ayrı ayrı teşekkür ederim.
Evlad-ı Fatihan ve Yörükleri anlattığım söyleşime Manisa'da bulunan Yörük derneklerinden hiçbir temsilcisinin katılmaması beni üzdü.
Dostlar; ‘Evlad-ı Fatihan’ ne demektir?
Evlad-ı Fatihan, Türkçe sözlük karşılığı olarak ‘Fatihlerin- Fatihlerin Çocukları’ anlamına gelmektedir. Daha net anlaşılabilmesi için; değerli hocamız Prof.Dr. Tayyip Gökbilgin'in ‘Rumeli'de Yörükler, Tatarlar ve Evlad-ı Fatihan’ adlı kitabının 6. sahifesindeki şu yazıyı sizlere aktarmak istiyorum.
Alıntı aynen şöyle; "Yörükler, Oruç Bey'in sarih surette belirttiği gibi Oğuzlardandırlar. Aşiret, Tarife, Cemaat olarak rastlanan Türk Göçebe Halk Grupları etnik bakımdan ayrı şeyler olmayıp, tek Menşe'den çıkan ve sonra tali guruplara ayrılarak veya muhtelif gurupların birleşmesiyle yeni bir birlik vücuda getiren aynı ‘Türk’ Halk parçalarıdır."
Yörükler, Rumeli'de daima Evlad-ı Fatihan muamelesi görmüşlerdir. Yörüklere daima ayrıcalık tanınmıştır.Yörük topluluğu iyi örgütlenmiş boylardan oluşuyordu. Bu özelliklerinden dolayı Osmanlı ordusunda görev almaya müsait idiler. 16.yy.’da Osmanlı askeri teşkilatında türlü askeri ve diğer görevleri (topların ve askeri malzemelerin nakliyesi, madenlerin işletilmesi, kale ve hisar muhafızlığı ile kalelerin bakımı ve tamiri vb.)’ni yerine getirmişlerdir.
Bir takım ayrıcalıklardan yararlanabilmek için, bazı dönemlerde Yörüklerin saflarına katılan ve İslam dinini kabul etmeyi tercih eden yerli halkın sayısında büyük bir artış görülmüştür.
Bu konudaki kaynaklar:
1) Tayyip Gökbilgin‘Rumeli'de Yörükler, Tatarlar ve Evlad-ı Fatihan’ İstanbul 1957. adlı eseri 6. sahifesi.
2) İlber Şıyak ‘Makedonya Rekalar Kazasında Türk İzleri’ 2011. Manisa. I.S.B.N. 978 -605-125-0 adlı kitabının 14. ve 15. sahifeleri.
3) İlberŞiyak‘Saruhan'dan Rumeli'ye Gönül Köprüleri’ I.S.B.N. 978 - 605 -66995 - 1 -1 2017. Manisa. adlı kitabının 90-91.sahifeleri.
İlk düzenli ve büyük göç dalgası Sultan I.Murad zamanında gerçekleşti. Bu büyük göçte Rumeli'ye getirilen Saruhan (Manisa) Yörükleri, Bulgaristan'ın Filibe bölgesine, Karesi ve Aydın Yörükleri de Yunanistan'ın Serez bölgesine yerleştirilmişlerdir.
Osmanlılar Rumeli'ye geçtiklerinde uçsuz bucaksız tenha çayırlar ve ovalar ile karşılaştılar.  İşte bu topraklara Saruhan, Karesi, Aydın, Karaman-Konya ve Kastamonu Yörükleri yerleştirildi. İlk götürülenler Saruhan'dan Menemen, Karesi'den Biga ve Aydın'dan da Söke Yörükleridir. 
Rumeli'de bilinen en yoğun Yörük yerleşim birimleri şunlardır:
Manastır (Bitola), Pirlepe(Prilep), Florina, Cuma, Tikveşli, Radoviş, İştip (Ştip), Doyran,  Ustrumca(Strumisa), Avrethisarı, Yenice, Serez, Filibe, Demirhisar, Zihre, Drama, Selanik, Langaza, Teselya, Üsküp, Kalkandelen (Tetovo), Gostivar, Karlova (Kiçevo), Struga, Debre ve Vodina bölgeleridir.
T.C. kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım, Vodina'nın Sarıgöl köyünde; babası Ali Rıza Efendi ise Debre'nin Kocacık köyünde dünyaya gelmişlerdir.
1697 yılında yapılan yoklamaya göre, Rumeli'de Evlad-ı Fatihan olarak 1.116 hane ve 16.582 kişi tespit edilmiştir. 1826 yılında teşkilat yeniden düzenlendi. 24 grupta toplanarak 4 Tabur haline getirildi. Tanzimat'tan sonra ise çıkarılan bir kanunla 1846 yılında Sultan III.Mahmut tarafından kaldırıldı.
İşte böyle değerli okurlarım. Rumeli'de Evlad-ı Fatihan gerçeği bu. Biz Türkler yaklaşık 600 yıl önce Anadolu'dan Rumeli'ye göç ettik. 600 yıl sonra tekrar Rumeli'den Türkiye'ye göç ettik. Bizler tam 600 yıldan bu yana Rumeli'de ve Türkiye'de serefle yaşadık. Sonsuza kadar da yaşamaya devam edeceğiz.