MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "MHP'nin baraj sorunu olduğuna ve baraj altında kalma telaşıyla söz konusu tartışmayı gündeme getirdiğine dair iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Seçim sathımailine girmeden iki yıl önce kaynağı ve sağlığı şüpheli birtakım araştırmalarla MHP'nin baraj altında gösterilmeye çalışmasının sebepleri tarafımızdan bilinmektedir" dedi.
"BARAJA KARŞI OLANLARIN BİLE ELEŞTİRİ GETİRMESİ ŞAŞIRTICI OLMADI"

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, seçim barajı tartışmalarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Yalçın, "MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin seçim barajını tartışmaya açmasına, baraja karşı olanlarla indirilmesini isteyenlerin bile eleştiri getirmesi şaşırtıcı olmamıştır. Eleştirilerin ve Sayın Devlet Bahçeli'nin karalanmasının sebebi, partimizin birçok alanda olduğu gibi seçim barajı konusunda da inisiyatif almasının ve gündem yaratmasının hazmedilememiş olmasıdır. Politikanın doğasına göre, bir partinin siyasi görüş ve kanaatlerine yakın veya uygun projeler başka partilerce kamuoyuna takdim edildiğinde beklenen, bunun takdir edilmesidir. Ama Türkiye'de siyaset ikliminde çekememezlik ve haset havası solunduğu için bunun tam tersi yapılmaktadır. Siyaset oyunu yapıcılık, çözüm üretme ve diyalog üzerine değil; kin, nefret, kutuplaşma ve öç alma üzerine kurulmaktadır. Sayın Devlet Bahçeli'nin son açıklamalarıyla ilgili değerlendirmelerin arkasında ucuz bir fırsatçılık vardır. MHP'nin Türk siyasetini domine eden konumunu çekememek vardır. MHP'nin milli meselelerde gösterdiği hassasiyeti sürekli başka mecralara çekmeye, saptırmaya çalışan politika kısırı zavallıların çaresizliği vardır. MHP'nin politikadaki özgül ağırlığını kaldıramamak vardır. MHP'nin açığını aramak için fırsat kollayan gizli-açık muarızlarımızın kindarlıklarını izhar çabası vardır. Sayın Genel Başkanımızın büyük bir iyi niyetle kamuoyunda tartışmaya açtığı baraj meselesinin bu kadar eğriltilip bükülmesinin, asıl amacından uzaklaştırılmaya çalışılmasının sebepleri bunlardır" ifadelerini kullandı.
"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ, ÜLKEYE SİYASİ İSTİKRAR GETİRMEYİ DE HEDEFLEMİŞTİR"

"Şurası bir hakikattir ki Türkiye'de siyasi konjonktür son birkaç yılda hayli değişmiştir" diyen Yalçın, "Bilhassa 15 Temmuz sonrasında oluşan şartlar Türkiye'de taşları yerinden oynatmış, politikanın zeminini de başka kulvarlara kaydırmıştır. Neticede toplumsal ve siyasi dinamikler değişime uğramıştır. Bu durum, Türkiye'de bazı politik adımların atılması zaruretini de beraberinde getirmiştir. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, 15 Temmuz ihanet kalkışmasından sonra Türkiye'de hükümet sisteminin değişmesine imkan tanıyan Anayasa değişikliği için teklifte bulunduğu gibi, dört gün önce de seçim barajı hususunda anlamlı bir çıkış yapmıştır. Bilindiği gibi, Anayasa değişikliğiyle 2019'da hayata geçecek yeni hükümet sistemi için uyum yasalarının çıkarılması icap etmektedir. Anayasa değişikliği seçim dinamiklerini köklü değişikliklere uğrattığından, Seçim Kanunu'na yönelik bazı müdahalelerin gündeme getirilmesi mümkündür. Yönetim zafiyetini en aza indiren ve eski sistemin açıklarını kapatan Anayasa değişikliği, ülkeye siyasi istikrar getirmeyi de hedeflemiştir. Bu istikrarın istenildiği gibi yerleşmesi için Seçim Kanunu'na dokunulması ve Meclis aritmetiğinin de buna uygun teşekkülünün dikkate alınması normal karşılanmalıdır. Diğer taraftan mevcut seçim barajının en büyük gerekçesi gösterilen siyasi istikrar ve bölücü unsurların Mecliste temsiline mani olmak gibi hususların artık fazla değeri kalmamıştır. Hile-i şeriyeye, gizli ittifak yöntemlerine başvuran ve mevcut Seçim Kanunu'nun eksikliklerinden yararlanan bölücüler, her defasında Meclise girebilmişlerdir. 16 Nisan'da yapılan Anayasa değişikliği referandumunda, kin ve nefret ittifaklarının kurulması ve 'sandık kutuplaşması' önlenememiştir" açıklamasında bulundu.
"KLAVYE DELİKANLILIĞI ADET HALİNE GELMİŞTİR"

Yalçın, 2019 seçimlerinin şartları icabı, bu tür iş birlikleri ve şer ittifaklarının daha fazla gündeme geleceğini belirterek, "Özellikle CHP'nin hop oturup hop kalkarak MHP'ye yüklenmesinin arkasında, Genel Başkanımızın bu ittifakları bozacak ve ana muhalefet partisinin oy hesaplarına darbe vuracak bir hamle yapmış olmasının payı vardır. Bugüne kadar 'baraj düşsün diyenlerin', konunun MHP tarafından gündeme getirilerek 'tartışılsın' demesiyle birlikte telaşa düşerek partimize saldırması sadece sapkınlıkla izah edilebilir. Görüldüğü gibi bu bağlamda asıl telaşa düşen MHP değil, Atatürk'ün kıymet hükümlerinden tamamen uzaklaşmış olan ana muhalefet partisidir. Meclisten uyum yasalarının geçirilmesi sürecinde bu konunun tartışmaya açılması normalleşme ve istikrar için fevkalade olumlu ve yararlı iken bundan MHP aleyhinde çıkarımlar üretip analizler yumurtlamak, çaresizliğin dışavurumudur. Oysa tartışılması gereken, kategorik olarak baraj meselesinin Türkiye'nin yeni dinamiklerine göre düzenlenip düzenlenemeyeceği ve baraj oranının değişip değişmeyeceğidir.
Ancak gerek politikada gerekse siyasetçilerle aynı kitleye hitap eden basında öküz altında buzağı arama, horozun altına yumurta koyma hastalığı yaygın olduğundan sadetten derhal uzaklaşılmaktadır. Kinayeli sözler, dokundurmalar ve klavye delikanlılığı adet haline gelmiştir. Bazı politikacılarda ise mikrofon delikanlılığı, kamera efeliği gibi hastalıklar baş göstermiştir. Bu tip politikacılar, kameralara ve mikrofonlara karşı celallenip çok ve lüzumsuz konuşmayı marifet sanmaktadır. TBMM Genel Kurulunda yapılan bazı konuşmalarda, komisyonlarda kameralar çalışmaya başladığında, birden tiyatro yapar gibi artistik hal ve tavır içine girildiğine şahit olunmaktadır. Bunlar; kendilerini gösteri dünyasının cazibesine kaptırıp transa geçmişçesine nefes tüketirken, Türkiye'nin de zamanını tüketmektedir. Özgür Özel gibi belahatın cazibesine kapıldıkları için beyinleri yerine başka uzuvlarından fikir üretenler, ortamı kör bir söz ve kavram çatışmasına boğmakta; beyhude bir demagojiyle meşgul ettikleri siyasetin ülke meselelerine çözüm geliştirmesine engel olmaktadır" dedi.
"BARAJ KONUSUNDA DA SAYIN BAHÇELİ'NİN HAKLILIĞI ORTAYA ÇIKACAKTIR"

Benzer bir hastalığın bir kısım basında da olduğunu ifade eden Yalçın, "Aklıselimle, ferasetle görüş serdetmek ve sağlıklı tahliller yapmaktan giderek uzaklaşan kimi köşe yazarları, siyasi liderlerin açıklamalarını röntgenci arsızlığıyla didiklemekte; magazincilik hevesiyle açık ve ayıp arayıp zaaf teşhir ederek muhataplarını bunlar üzerinden yıpratma çabasına girmektedir. MHP muarızı ve muhalifi bir kısım medyayı esir alan bu illet; ahlaki zaafa, fikir kısırlığına, kifayetsiz ihtirasların kıskacında çırpınmaya işaret etmektedir. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin ortaya attığı görüşlerin haklılığı ne yazık ki geç anlaşılmakta, hakkı geç teslim edilmektedir. Baraj konusunda da zamanla Sayın Devlet Bahçeli'nin haklılığı ortaya çıkacaktır. Ayrıca MHP'nin baraj sorunu olduğuna ve baraj altında kalma telaşıyla söz konusu tartışmayı gündeme getirdiğine dair iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Seçim sathımailine girmeden iki yıl önce kaynağı ve sağlığı şüpheli birtakım araştırmalarla MHP'nin baraj altında gösterilmeye çalışmasının sebepleri tarafımızdan bilinmektedir. Türk siyasetine ve medyasına bu 'algı yönetimi illetini' FETÖ bulaştırmıştır" ifadelerini kullandı.
"MHP'NİN BARAJ ALTINDA KALACAĞI DAHA ÖNCEDE DİLLENDİRİLMİŞTİ"

Yalçın, açıklamasında şunları kaydetti:

"Ne yazık ki 15 Temmuz ihanet teşebbüsüne rağmen kimsenin bu illetten şikayeti yoktur. Bilakis 'Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabip' misali, bu hastalıkla hemhal olanlar ondan ziyadesiyle memnunmuş gibi görünmektedir. Türkiye'de, siyasi rakipleri ve muarızları vurmak için kullanılacak silahın kime ait olduğuna ve niteliğine bakılmadığı; onları yıpratmak için yalanın, iftiranın ve entrikanın hem marifet hem de kahramanlık olarak görüldüğü tehlikeli bir gelenek yerleşmek üzeredir. Hatırlanacağı üzere MHP'nin baraj altında kalacağı bundan önceki seçimlerde de defalarca dillendirilmiştir. Bununla da yetinilmemiş; bazı aklıevellerce MHP'nin biteceği, siyaset sahnesinden silineceği iddia edilmiştir. Bugün bile bu trajikomik fikirleri dillendirmekten usanmayan zavallı ahmaklar mevcuttur. MHP ise her seferinde bu temelsiz iddiaları boşa çıkarmış, Türk siyasetinin hancı partisi olduğunu defalarca ispatlamıştır. MHP'yi yolcu yapmaya çalışanlarsa zaman içinde kendileri yolcu edilmişlerdir. MHP; baraj tartışmalarını fırsat bilerek kemikleşmiş düşmanlıklarını klişeleşmiş yöntemlerle tekrarlayan siyasi papağanlarla medya baykuşlarını yine utandıracak, yine meyus edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır."

Editör: TE Bilişim