Genç yaşta yitirdiğimiz şairlerin içinde en ünlüsü olan Orhan Veli 66 yıl önce 1950 yılının kasım ayında bir haftalığına Ankara’ya gider. 36 yıllık kısa yaşamının büyük bölümünü İstanbul’da geçiren şair, özellikle son yıllarında sıklıkla Ankara’ya gitmiştir. Bunun en önemli sebebi son aşkı Nahit Hanım’dır. “Ben Orhan Veli” şiirinde;
 
“Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem
Edebiyat tarihçisi bulsun”
 
Diye bahsettiği Nahit Hanım… Nahit Hanım’ın kimliği ve aralarında yaşanan aşkın belgeleri ancak Nahit Hanım’ın vasiyetiyle Orhan Veli’nin kız kardeşine teslim edilen mektuplarla gün ışığına çıkmış ve o mektuplar “Yalnız Seni Arıyorum” ismiyle kitaplaşınca herkes tarafından bilinir olmuştu.
Ancak 1950’nin Kasımında Ankara’da olmasının sebebi Nahit Hanım değildir. Çünkü o sırada Nahit Hanım Edirne’dedir ve Orhan Veli’ye ulaşamayacak olan son mektubunu yazma arefesindedir.
 
Orhan Veli’nin kardeşi Adnan Veli’nin, ağabeyinin ölümünden üç yıl sonra yazdığı “Orhan Veli İçin” kitabında anlattıklarına göre, 10 Kasım 1950 gecesi belediyenin açtığı çukura düşerek başından yaralanan Orhan Veli 12 Kasım’da İstanbul’a döner. Liseden arkadaşı Şinasi Baray’ın (Melih Cevdet Anday’ın ‘Fotoğraf’ şiirinde söz ettiği, benim de “Bir Fotoğrafın Öyküsü” yazımda hakkında ayrıntılı bilgi verdiğim) eşinin verdiği bilgiye göre çukura düşüp yaralandığı o akşam Şinasi Baray’ın “Üç Nal” isimli lokantasında vakit geçirmiştir.
 
Kaderin cilvesi olsa gerek, İstanbul’a döndüğü 12 Kasım günü, Edirne’deki sevgilisi Nahit Hanım, Orhan Veli’ye mektup yazar, bu mektubu şair ne yazık ki okuyamayacaktır. Mektuba içine doğmuş gibi şöyle başlar Nahit Hanım;
“Orhan, cevapsız mektup yazmak çok garip oluyor. Geçen akşam seni rüyamda gördüm. (…..) Senin Ankara’ya gitmeye niyetin var mı?”
Mektubun sonunda da şunları yazar;
“Senden muhakkak mektup bekliyorum. Uzun olsun, baştan savma olmasın. Yeni şiirleri istiyorum. Gözlerini öperim.”
 
Ne yazık ki, ne bir daha mektup alacaktır şair sevgilisinden, ne de şiir…
 
14 Kasım günü Orhan Veli avukat arkadaşı Muzaffer Hanım’ın evinde misafirdir. Muzaffer Gençay o günü şöyle anlatır:
“Önceki akşam kalabalık bir yemek vardı. Şiirler okundu, sohbetler edildi. Orhan o gece bizde kaldı. Kanepede yatarken uyuyor zannettik. Bir terslik olduğunu anlayınca Nejat’ın (Muzaffer Hanım’ın kardeşi) ödü koptu, ortalığı velveleye verdi.
 
Eve üç doktor gelir. Doktorlar “alkolden zehirlenme” der. O sırada koma başlar. Cankurtaranla Cerrahpaşa Hastanesi’ne götürürler.  Öğlene doğru başlayan koma aralıksız devam eder ve şairin kalbi gece on bire beş kala durur.
 
Cenazesi üç gün sonra kaldırıldı, çünkü hastanedeki doktorların da “alkolden zehirlenme” teşhisi koymasına rağmen savcılık ölümü şüpheli bulur ve otopsi yapılmasını ister.
16 Kasım gazetelerinde ölüm nedeni “alkol zehirlenmesi” gösterilir, 17 Kasım gazetelerinde ise, yani cenazenin defnedileceği gün, şairin ölüm nedeninin otopsi ve yapılan tahliller sonucunda “alkol zehirlenmesinden” değil “iç kanamadan” kaynaklandığının anlaşıldığı yazılıyordu.
Sabahattin Eyuboğlu’nun arkadaşlarına yazdığı mektuplarda ise ölüm nedenini “beyin kanaması” olarak belirttiği görülüyor.
 
Otopsiden önce Sanat Dostları Cemiyeti’ne üye genç sanatçılar tarafından şairin alçı ile yüzünün mulajı alındı. (mulaj: Bir şeyin balmumu, alçı gibi bir madde ile kalıbını çıkarmak için yapılan işlemlerin tümü.)
 
Orhan Veli’nin cenazesi 17 Kasım’da Beyazıt Camii’nden kaldırıldı. Cenazesinde Sait Faik’ten Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Reşat Ekrem Koçu’dan Fazıl Hüsnü Darlarca’ya, Behçet Kemal Çağlar’dan Rıfat Ilgaz’a kadar çok sayıda arkadaşı, edebiyat dünyasından isimler vardı.
Şairin cenazesi Rumeli Hisarı’na defnedildi. Aşiyan Mezarlığındaki mezar için yardım kampanyası açıldı. Abidin Dino mezarın projesini çizdi. Mezar taşında sadece şu yazar:
                                   ORHAN VELİ
                                   1914-1950     
Sesli okunduğunda şaire yakışır şekilde kafiye oluşur:
Orhan Veli
Bin dokuz yüz on dört
Bin dokuz yüz elli
 
Orhan Veli’nin Beykoz’dan çocukluk arkadaşı Halim Şefik, şairin ölümünün ardından “Otopsi” isimli şiirini yazar:
                                   OTOPSİ
-Orhan Veli’ye ağıt-
Morgda açılınca kafatası
Doktor beyler beyin gördüler
İndirince tenkafesine neşteri
Doktor beyler yürek gördüler
Yürekte ne gördüler dersiniz
Yürekte memleket gördüler
Dünya gördüler
Bir de dost gördüler
Ama bu işte doktor beyler
Doğrusu geç kaldılar
Çok geç kaldılar
 
 
Bir Garip Orhan Veli geçti bu dünyadan. Bize de şiirleri kaldı yadigâr…
 
 
 
*Haluk Oral, Bir Roman Kahramanı Orhan Veli, YKY, 2015
*Orhan Veli, Bütün Şiirleri, YKY, 2015
*Orhan Veli, Yalnız Seni Arıyorum, Nahit Hanım’a Mektuplar, YKY, 2014
*Engin Topuz, Bir Fotoğrafın Öyküsü, Manisahaberleri.com,
http://www.manisahaberleri.com/bir-fotografin-oykusu-makale,1003.html