Bundan 3 yıl önce "Moris Şinasi'de ağlama sesleri" başlıklı bir yazı kalemi almıştım. Yazı 30 binin üzerinde okundu. Abartmıyorum binlerce kişi paylaştı, binlerce yorum geldi. 
Şaşkındım!
Nedeni herkesin ortak problemi olmasaydı. O yazıyla birlikte Manisa'da hastane çilesinin ne denli bir boyuta ulaştığını çok net bir şekilde test etmiş olduk. 
Hızla büyüyen Manisa'da hastane yoktu doğru düzgün. 
Manisa'ya ziyaretime gelen bir arkadaşım hasbelkader Devlet Hastanesi'ne işi düşünce bana şu ifadeyi kullanmıştı; 
Manisa çok güzel, zengin bir şehir. Ama hastaneleri labirent gibi. 
Haklıydı...
Yıllarca SSK Hastanesi'nde, 1930'lu yıllarda yapılan, ek binalarla sözde büyütülen Devlet Hastanesi'nde ne çileler çekildi. Halbuki Manisa Avrupa'nın en iyi yatırım yapılabilecek kenti seçilmişti. Doğası, tarihi güzellikleri ve her ilçesinde ayrı bir doğal zenginliği olan Manisa işsizlik oranı bakımından da yanıbaşındaki İzmir'den bile en az 10 puan iyi durumdayken sağlık alanında tam anlamıyla rezilliği yaşadı. 
Şunu kabul ederek yazımıza devam edelim. Manisa birçok ekonomik veride Türkiye'de ilk 10 arasındayken sağlık alanında çok ama çok gerilerdeydi. Belki de sonuncuydu. 
Ta ki 1 ay öncesine kadar. 
Önce 450 yataklı Merkez Efendi Devlet Hastanesi bitirilerek hizmete açıldı. Geçtiğimiz hafta sonu ise 550 yataklı Şehir Hastanesi hasta kabulüne başladı. 
Manisa'nın yatak kapasitesi 700'lerden bianda bin 150'lelere çıktı. En çok sıkıntı çekilen yoğun bakım yatak sayısı ise kat kat arttı. Manisa'da her iki hastanenin yapımı uzun yıllar sürse de nihayetinde çok güzel, çok değerli iki eser vatandaşın hizmetine girdi.
Bu çileli sürecin mutlu sonla noktalanması ile birlikte Manisalılar labirent gibi tıka basa dolu koridorlardan geniş, ferah, modern, otel konforundaki hastanelere kavuşmuş oldu. 
Dün, Ak Parti Manisa Milletvekili Murat Baybatur öncülüğünde hastaneyi gezdik. Şunu net bir şekilde ifade edeyim;
Sadece Manisa değil çevre iller bile en az 50 yıl hastane sorunu yaşamayacak. 
Tahmin edilenden daha büyük, daha modern bir eser. Eğer uzman kadrolarla donatılıp profesyonel bir yönetim anlayışıyla yönetilirse bu hastane Manisa'ya şifa olur. Aynı şey Merkez Efendi Devlet Hastanesi için de geçerli. 
Manisa yeni yapılan iki dev hastane ve Ağız ve Diş Hastalıkları Hastanesi ile birlikte belki Türkiye'de şu anda ilk beşe girebilecek konuma ulaştı. 
Bu hastanelerin yapımı ile birlikte Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Tıp Fakültesi Hastanesi de rahatlayacak ve asıl işi olan araştırma yönü ile hizmet verecek. Yani umarım tabi...
Eksikler, sorunlar elbet de var. Olacak. Önemli olan bu eserlerin yapılıp meydana getirilmesiydi. Zamanla mutlaka çözülür. 
Hastanelerin Manisa'nın ekonomik hayatına da çok olumlu etkileri olacağını düşünüyorum. Ciddi bir hasta trafiği olacak. Bu da yeni iş yerleri yeni yatırımlar demek. İstihdam demek. 
Neresinden bakarsanız bakın bu hizmet anlamlıdır, faydalıdır. Ufak tefek detaylara takılıp bu yapılanları küçümsemek, deve kuşu misali başını kuma gömmekten başka bir şey değildir. 
Manisa'da taş üstüne taş koyandan Allah razı olsun diyebilmeliyiz. 
HASTALAR YOLLARDA ÖLMESİN 
Peki hastanelerin yapılması ile birlikte her şey bitti mi? 
Maalesef hayır. Hastaneye çıkan bütün yolların gözden geçirilmesi ve trafik akışının sağlanması gerekiyor. Özellikle Merkezefendi Devlet Hastanesi'ne güney cepheden bir yaya giriş kapısı şart. 
Şehir Hastanesi'ne çıkan araç trafiği ve güzergahlar şehrimizin çok değerli Trafik Komisyonu üyeleri tarafından acilen incelenmeli, tıkanmalar hangi kavşaklarda ve neden oluşuyorsa çözüm üretilmelidir. 
Bunu öneriyorum ama çok umutlu değilim. Malumunuz Manisa Devlet Hastanesi'ne getirilen acil konumdaki hastaların en büyük engeli hemzemin geçitti. Trenlerin makas değiştirmesi nedeniyle 10-15 dakika yolun açılması beklenirken sırf bu nedenle kim bilir kaç kişi hastaneye yetişemeden hayatını kaybetmiştir. Hemzemin geçit kapalı, tren yolcu alırken siz ambulansta ölüm-kalım savaşı veriyorsunuz. Ve hastaneye 1 dakika mesafedesiniz. En az 50 yıl bu çileye çözüm bulunmadı.
İsyanım bundan!