Yeniden Bir Yaşam Derneği Başkanı Funda Demirel, Yeniden Bir Yaşam Derneği’nin 8. yılını doldurduğunu ifade ederek,  Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüyle birlikte kurulan bir dernek olduğunu belirterek, “Büyük hedeflerimiz vardı, büyük hayallerimiz vardı. Ama bu kadar çabuk gerçekleştireceğimizi asla düşünmemiştik. Herkes tarafından sevildi derneğimizin faaliyetleri. İsmi, içeriği, her şeyiyle gerçekten yeni hayatlarda kurmalarında insanlara elimizden geldikçe rehberlik etti başladık. Yeniden Bir Yaşam Derneği olarak karma bir dernek olmanın da haklı bir gururunu yaşıyoruz. Bizde ayrımcılık yok, ayrım yok. İnsanı insan olarak görüyoruz ve insana insan olarak değer veriyoruz. Her canlıya ait derneğiz. Hatta cansız olanlara bile ait. Bazen geri dönüşüm projeleri yapıyoruz. Bazen kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarını gelecek kuşaklara aktarabilmek adına tüm çabamız. Bazen gençlerin yüreklerine dokunuyoruz. Bazen bir kadının elinden tutuyoruz. Bazen bir yaşlının saçını okşuyoruz. Ama biz bunu hep birlikte yapıyoruz. Yeniden Bir Yaşam Derneği bir aile güzel bir oluşum, el ele vermişliğin öyküsü, el ele vermişliğin hikayesi. Sivil toplum olmanın gereğini yerine getirmeye çalışan bir dernek olduğunu düşünüyoruz. Bunu yaparken de bir yandan da insan olmanın bize vermiş olduğu görevi yerine getirmiş oluyoruz” dedi. 
Projenin adının “Bizim Ekmeğimiz Taştan” olduğunu kaydeden Demirel, “Bugüne kadar yaptığımız birçok proje gibi büyük sevgiyle, ilgiyle karşılandı. Biz hep sosyal sorumluluk projelerinin içinde yer aldık. Hep kurumlarla çalıştık. Amacımız hep birilerine faydalı olmaktı. Bunu yaparken de belki bir parça gelir elde edebilmelerine, aile bütçelerine katkı sağlamalarına destek olmaktı. Taş bebekte bu yönde ilerlemeye devam ediyor. Şehzadeler Kaymakamlığı oluruyla açıldı kursumuz. Halk eğitim, milli eğitim ortaklığıydı. İki yıldır devam eden bu kursumuz umuyorum ki önümüzdeki dönemde de devam eder. Yaz olmasına rağmen büyük bir sevgiyle kursiyerlerimiz geliyor. Hala bir şeyler yapmanın zevkini, mutluluğunu yaşıyorlar. Tamam bir yandan istihdam sağlayabilir, bir yandan iyi bir uğraş, vakit geçirmek için hoş bir şeyde olabilir. Ama bunun en güzel özelliği Manisa’da var olan hediyelik eşyadaki sıkıntıya az da olsa bir alternatif üretmekti. Bunu da yavaş yavaş başarmaya başladık. Patik kızlar. Biz tamamen Ege yöresi motifleri kullanarak deniz kenarı taşlarını belli tekniklerle, belli hamurlarla kumaşlar giydirerek ve üzerlerine Türk motifleriyle bezemeler yaparak geri kazanım diyelim burna doğadan kazanıyoruz. Doğadan geri kazanım yapıyoruz. Bir taş bu şekilde Manisa yöresi kızına dönüşebiliyor. Kızlarımızın adını fadik kızlar koyduk, bu seri böyle çıksın dedik. Burada görülen hiçbir şey profesyonel bir çalışma değil. Kursta yaptığım ilk bebeklerdir benim. Ama çok seviyorum. Kendi çocuklarımı gibi oldular. Birçok kursiyerimizde aynı hisleri paylaşıyorlar. Umuyorum önümüzdeki dönemlerde şunlara efelerde katılacak. Konsepti tamamlamış olacağız” diye konuştu. 
14 kursiyerle başlayan kursun 14 kursiyerle devam ettiğini kaydeden Demirel, yerin dar olmasından dolayı bu sayıda tuttuklarını belirterek, öğrenmek isteyen herkese bunu gönüllü olarak sevgiyi aşıladıklarını söyledi. 
Şehzadeler Belediyesi’nin verdiği desteklerle kursiyerlerle taş toplama etkinliklerinin yapıldığını ifade eden Demirel, herkesin kendi taşını kendisinin topladığını belirterek, “Çünkü bir şey yapmak istiyorsanız olayın mutfağında da yer almak zorundasınız. Bu bağlamda götürüyoruz onlara deniz kenarı yerlere orada her kursiyer kendi taşını kendi topluyor. Ondan sonra çeşitli aşamalarla bunu yapmayı öğretiyoruz” dedi.
Taşların gövde, baş ve ayaklar olmak üzere üç kısımdan oluştuğunu dile getiren Demirel, taş bebeklerin yapım aşamasından bahsetti: “Bunu ilk sabitledikten sonra hamurlarla sarıyoruz. Kafayı yapıştırıyoruz. Ondan sonra alt giydirmeye başlıyoruz. Bunlar yine hamurlarla sarılıyor. İnsan bedenine yakın bir görüntü elde edebilmemiz için birçok işlemden geçiyor. Sonra kaşı, gözü çiziliyor. Ondan sonra takılıyor. Hamurlarla ana giydirme gerçekleştiriliyor.  Boyanaraktan bu hale geliyor. Bir bebeğin yapılması yaklaşık bir hafta sürüyor. Ama 4-5 bebeği aynı anda yapmaya başladığınızda bunu seri bir biçimde yavaş yavaş çıkarabiliyorsunuz. Ama bunda büyük bir emek var, büyük bir uğraş var. İçinde hamur yoğurma var, taş yapıştırma var. Taş boyama var, desen çalışma var. Kaş, göz için biraz resim bilgisi verme var. Biraz moda dekorasyon var. Renk uyumunu bilmeniz gerekiyor, süslemeyi bilmeniz gerekiyor. Bizim kursiyerlerimiz bunun her aşamasıyla burada öğrenebiliyorlar. Bizim bir yerde amacımız onları sosyal hayatın içinde tutmak. Sosyal anlamda, psikolojik anlamda bir rahatlama sağlasın. Kursiyerlerimize bunu da veriyoruz. 5-6 saat burada zaman geçiriyorlar. İlerleyen dönemde gençlerle, çocuklarla da yapmak istiyoruz. Sevgiyi öğretemezsiniz ancak verebilirsiniz. Bunu da neyle verirsiniz, bazen bir taş, bazen sanatla, bazen tiyatroyla, bazen bir müzikle sevmeyi öğrenirse zaten bunu hayatının belirli noktalarına da taşıyacağını düşünüyorum.  Bu amaçla çocuklarımızla sevgi konulu panolar yapmak istiyoruz. İnşallah gerçekleştirebiliriz diyorum. En önemli şey umut etmek, hayal etmek, zaten bitirmenin yarısıdır.”

Editör: TE Bilişim