Kitap yazmak bir yazar için ne kadar önemli ise ,
Yazdığı kitabının gerekli ilgiyi görmesi, okunması da bir o kadar önemlidir.
Zira kitap uzun ve yorucu çalışmanın ürünü olarak okuyucuya arz edilir.
Maalesef ülkemizde kitap okuma alışkanlığı gelişmiş ülkelere kıyasla çok aşağı seviyelerde. Kitap Okumuyoruz !
Unutmayalım ki Yüce Dinimiz "İslam"ın ilk emri "İkra ( Oku )" ile başlar.
3 kıtada hükmettik diye gurur duyuyoruz .
Ancak... Maalesef kendi tarihimizi yazamadık , yazılanları da okumadık. 
Milli Edebiyatına , Milli Tarihine ve Milli Kültürüne yabancı bir gençlik yetişiyor.

Değerli okurlarım...
2013 yılında zamanın Manisa Valisi Sayın Halil İbrahim DAŞÖZ 'ün ricası üzerine , biz Göçmenlerin Eski Yugoslavya'dan Anavatan Türkiye'ye gerçekleştirdiğimiz göç ve sebeplerini , göç sonrasını , gelip yerleştiğimiz bu güzel kent Manisa'nın 1960 / 90 arası dönemini anlattığım ,
Akhisar Belediyesi ve İzmir - Konak Belediyesi tarafından yayınlanan " BİSTRA'NIN KARDELENLERİ " isimli Göç gerçeğini anlattığım
Öykü kitabımı yazdım. Türkiye'de en çok haber yapılan bir kitap oldu.
Akhisar Belediyesi ile Makedonya'nın Gostivar Belediyesinin kardeş Belediyeler olmaları nedeniyle Akhisar Belediyesi Gostivar Belediyesinin talebi doğrultusunda çok sayıda kitabımı Gostivar'a göndererek orada yaşayan Türk kardeşlerimiz ile buluşturarak kültüre büyük bir hizmette bulunmuştur.
Akhisar Belediyesini Başkan Salih HIZLI'nın şahsında kutluyorum.
Bu gönderilen kitaplarımdan bir tanesi "Makedonya İştip Gotse Delçev Ünv. Türkoloji Öğretim Üyesi "  ve aynı zamanda " Balkan Yazarlar Birliği " Kurucu Üyesi olan Yrd. Doç. Dr. Zeki GÜREL Hocamızın eline geçer.
Zeki GÜREL Hocamız kitabımı okumuş ve kitabının analizini Makedonya'da haftalık yayınlanan tek Türkçe gazete olan "Yeni Balkan Gazetesi " nin 4 Nisan 2016 tarihli sayısında ki  " BALKANNAME -10 " Başlıklı köşesinde
" BİSTRA'NIN KARDELENLERİ  ( KOKICI CVET'I OD BİSTRA PLANINA"
Başlığı ile yorumlamış. Zeki GÜREL Hocamız ben 21 Aralık 2016 tarihinde Makedonya'da Türkçe Eğitim Dili Bayramı törenleri için davet edildiğim Üsküp'te Gazeteyi bana hediye ederek beni onurlandırdı.
Ben de Kitabımın Analizini sizlerle paylaşmak istiyorum...
Okuyun bakın Hocamız neler yazmış  ;
" Bizler Makedonya göçmenleriyiz.
  Asla ve asla Makedon değiliz !
  Bizler Evlad - ı Fatihan Yadigarıyız.
  Bizler Atatürk'ün hemşehrileriyiz  !.."
Diyen İlber Şiyak , 2011 yılında da " Makedonya Rekalar Kazasında Türk İzleri "
Adlı bir kitap yayınlamıştı.  İlber Şiyak , Makedonya'nın batısında yer alan Jirovnisa köyünde doğdu. 1960 yılında ailesiyle birlikte Türkiye'ye göç etti.
Halen Manisa'da yaşamakta.  1992'de kurulan "Manisa Makedonya Göçmenleri Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği " nin kurucularından biri Manisa'da ilk Rumeli saz ekibiyle birlikte ilk Rumeli Halkoyunları ekiplerini de kuran biri . 1980 yılından beri müzikle uğraşıyor.
Anne tarafından hepsi halen Makedonya'da yaşayan İlber Şiyak , zaman zaman doğum yeri olan vatanı Makedonya ' ya gelmiş  , gezmiş ve inceleme , araştırmalar yapmış. Kendi deyimiyle Makedonya'da gitmediği görmediği bir yer kalmamış. O şöyle diyor ; " Göçe zorlandığınız ülkede Türk , göç ederek geldiğimiz anavatanımızda Göçmen olmanın ne demek olduğunu yaşayarak öğrenen  , ailenin parçalanmasını, göç ve çileleri, o sefalet ve yokluk içinde geçen yılları , gelinen ülkenin dilini konuşamamanın zorluğunu bire bir yaşayan birisiyim." (Shf.175 ).
İlber Şiyak , "Bistra'nın Kardelenleri " adlı kitabında , Manisa'da yaşayan Evlad -ı Fatihan torunu Makedonya Türklerinin 1960 öncesi Makedonya'da ki hayatlarını ve 1960 sonrası gerçekleşen hicret  dalgasının ardından günümüze kadar geçen süre içinde Manisa'da yaşadıklarını , gerçek hayat hikayelerine dayanarak belgesel bir şekilde okuyucusuyla paylaşıyor.
Araştırmacı -Yazar bunu yaparken  , "Tahkiye  /Hikâye " ederek anlatmanın imkanlarından faydalanıyor ve iki bölümde anlatımını gerçekleştiriyor :
" Bistra'nın Kardelenleri ve Bir Kufer Bir Sandık "...
Zaten bildiğimiz  , ama birilerinin ısrarla , kirli emelleri için halktan sakladıkları bir gerçek  , bu kitapta karşımıza şöyle çıkıyor  ;
" 1952 - 1962 yılları arasında  , Türkiye Cumhuriyeti ile Yugoslavya Federal Cumhuriyeti arasında karşılıklı Serbest Göç Anlaşması imzalanmıştı.
Bu ikili anlaşma çerçevesinde  ; Türkiye'den bir yakınının garanti etmesi  , Nüfus kayıtlarında Milliyeti Türk ve Dini Müslüman - İslam olarak yazılı bulunan herkes T.C Üsküp Başkonsolosluğu'ndan göç vizesi alabiliyordu. " (Shf. 22 )..
Yine bu kitaptan öğreniyoruz ki ; Makedonya'nın Rekalar bölgesi insanlarının o zaman için Nüfus kayıtlarında Türk ve Müslüman yazıyor...
Ve bu insanlar , Türk Milli Kültürünün kültürel kodlarından olan Nevruz'u ve Hıdırellez'i kutluyorlar. (Shf.32 )...
Yugoslavya Devleti bu insanlara ve eşlerine zulümde sınır tanımamıştır.
Bazen anaların, bacıların başörtülerine musallat olmuş. (Shf. 39 )..
Özetle söylemek gerekirse , Müslüman Türkler Hicrete zorlanıyor.
Milliyet meselesi her şeyden ziyade mensubiyet meselesidir .
Kişi kendini ne hissediyorsa o dur. Bundan gayrısı ilmi değil siyasidir.
Bu kitaba konu olan kardeşlerimize siz kendinizi ne hissediyorsunuz diye sormadan , onların kendilerini ne hissettiklerini yazımızın girişine aldığımız mısralarda net bir şekilde ortada iken , bu insanlar üzerinden hem Türkiye'de hem de Makedonya'da toplum mühendisliği yapma çabalarına ve
Ulusal - Uluslararası siyasi çıkar hesaplarına karşı insanlık adına , insan hakları adına çok uyanık olunmalıdır diye düşünüyoruz !..
Bu kitap , Makedonya ile ilgili olarak benim kafamdaki bazı soru işaretlerine cevap veriyor.  Bir muhacir çocuğu olarak bu kardeşlerimin neler hissettiklerini ve yaşadıklarını gayet iyi anlıyorum . Bazı şeyleri anlayabilmek için ancak yaşamak lazım !...
İlber Şiyak'ı bu belgesel nitelikli çalışması için kutluyorum.
Bu eseri yayına dönüştürerek okurlarla buluşturaranlara da teşekkür ediyorum.
Ve ... Bir dileğimi de tekraren belirtmek istiyorum.
Balkan Muhaciri olan her kardeşimiz bu Hicrete dair hatıralarını yazıp yayına dönüştürmelidir.
YAŞANANLAR BİR DAHA YAŞANMASIN DİYE !...
Yrd. Doç. Dr.Zeki GÜREL - Üsküp / Makedonya  4 Nisan 2016...
Yeni Balkan Gazetesine ve Yrd. Doç. Dr. Zeki GÜREL'e bu analizi yazıp yayınlamalarından dolayi kalbi şükranlarımı sunuyorum.