1952 - 62 yılları arasında eski Yugoslavya , günümüz Makedonya Cumhuriyetinden Anavatan Türkiye'ye göç eden ve topluca Manisa'ya gelip yerleşen ve günümüzde bile Manisa'nın Merkez İlçeleri olan Yunusemre ve Şehzadeler ilçelerine gelip buralarda evlerini inşa ederek Manisa'nın en kalabalık olan mahallelerini inşa eden Göçmenlere selam olsun...
Yugoslavya'da ki tüm taşınmaz mallarını , mülklerini Yugoslavya Devletine bırakarak sırf Ezan - ı Muhammedi ve Ayyıldızlı Bayrak uğruna 500 yıldan fazla yaşadıkları ve Yurt bildikleri toprakları geride bırakarak beşparasız ve sahipsiz bir şekilde Manisa'da yaşama tutunmaya çalışan Göçmenlere selam olsun...
Atalarımız bizleri bu Cennet vatana Türk kalalım diye getirdiler. !
Yaşayanlara Allah uzun ömürler versin.
Hayatta olmayanların ise kabirleri Nurlu , mekanları Cennet olsun inşallah.
Muhacirlik zordur  ! 
Hele ki , bir de göç ettiğiniz ülkenin dilini bilmiyorsanız.!
" Göçe zorlandığınız ülkede Türk , Anavatan bilerek göç edip geldiğiniz ülkede Göçmen olarak yaşamayı kolay mı sanıyorsunuz. ? "
Kardelen Çiçeği olmak zordur !
Anka Kuşu gibi , Küllerinden doğan bu insanların Manisa Merkezde Malta Semtinde Tevfikiye ve Aynı Ali (Akgün ) mahallelerinin günümüzde Doğu Caddesi 'nden başlayarak İzmir - İstanbul yoluna kadar devam eden kısmına yerleşen ve tamamı da Makedonya'nın Jirovnisa köyünden gelen biz Göçmenlerin bize ait Kültürel değerleri ve İnsani hasletlerleri örnek alınacak ve günümüzde okullarda okutulması gereken , Üniversitelerde Tez Konusu olarak çalışmalar yapılması gereken yaşam hikayelerimiz var.
Ben size gerçek bir yaşam öyküsü daha anlatayım...
"Doğumda Birlik "
"Ölümde Birlik "
" Düğünde Birlik "
" Ve ...İmece"...
Kısacası ; İyi günde ve kötü günde hep birlikte olurlar...
İşte böyle bir dayanışma kültürüne sahip olan Atalarımız .
1958 - 62 yılları arasında inşa ettiğimiz ilk evlerimizde hiç bir lüksümüz yoktu.
Bazı evlerde perde bile yoktu. Buldukları bezlerle örterlerdi pencerelerini.
Fakirlik , yoksulluk vardı. Ancak onur da vardı.
Bizler Devletimizin arazisine kaçak gecekondular inşa etmedik.
Arsaları kendi paramız ile satın aldık . Tapuları bize aitti . İnşa edilen evlerin hepsi Manisa Belediyesinden Proje tasdikli ve Ruhsatlı idiler.
Herkes fakir olduğu için gösteriş budalalığı yoktu. Ya akraba , ya da aynı köyden komşuydular. Makedonya'da ki köylerinde yaşadıkları gibi bir arada mahallelerini oluşturdular.  Örnek vermek gerekirse  ;
Malta Semtinde Kuyualan - Tevgikiye - Ayn-ı Ali ve Merkez Efendi ve eski tabakhane civarına yerleşenler ekseri  çoğunluğu "Jirovnisa " köylüleri ,
Karaköy Semtinde Mutlu - Lalapaşa - Topçuasım ve Tunca Mahallelerine yerleşenlerin ekseri çoğunluğu "Boletin" köylüleri , Tevfikiye mahallesinin batı kesimi Çağatay Uluçay Okulu ile Şeyh Fenari Camisi arasındaki mahalleye
"Viduşe " köylüleri , Günümüzde Magnesia AVM.civarına yerleşenlerin ekseri çoğunluğu  " Vırbyane " köylüleridir.
Ayrıca,  Adakale ve Kuşlubahçe mahallelerinde Köprülü , İştip,  Delçevo , Koçani ve Ustrumca'dan gelen göçmenler yerleşmişlerdir.
Üzumcüler ilk okulu ve Çocuk Yetiştirme Yurdu civarında koca bir mahalle kuran Babalarımız ve bizler fakirlik rağmen kendi evlerimizde mutluyduk.
Mahallemizin kadınları sabahtan kapı önlerini süpürürlerdi.
Zira bizim mahallemiz 1992 yılında asfalt ile tanıştı.
Mahallede 1963 yılından itibaren elektrik ve su hizmetleri verilmeye başlandı.
Tulumbadan su içerdik.
" YIL : 1963 "
Mahallenin katı atıkları, pis suyu evlerimizin bir köşesinde taştan yapılan foseptik çukurlarında  toplanıyordu.  Yaz mevsiminde foseptiklerden koku yayılıyordu . Hastalık olabilir endişesi başladı. Mahallenin yaşlıları biraraya gelerek mahalleye modern kanalizasyon döşeme kararı alırlar. 
Mahalle sakinleri bu kararı hiç düşünmeden kabul ettiler. 
Mahalleden beş kişi  Belediye'ye gidip, 
Başkan Bahtiyar Tosunbaş ve Fen İşleri Müdürü ile görüşürler. 
Başkana  ; "Bizler mahallemize kanalizasyon döşemek istiyoruz. " derler.
" Bu nasıl olacak? " diye sorar Başkan. 
"Başkan Bey. Bizler Belediyeden hiç bir şey istemiyoruz. 
Yeterki bize izin verin.
Bizler mahalle olarak kendimiz inşa ederiz. " dediler.
Başkan önceleri bu duruma şaşırır. Peki der ve kabul eder.
Belediye Başkanı , Fen İşleri Müdürüne gereğinin yapılmasını emreder.
Belediye , Künkleri ve bir Kamyon Kum gonderir.  
Kanalizasyonun kazısı , Künklerin döşenmesi ve Çimento mahalle sakinleri tarafından karşılanacaktı.
Üç gün sonra Fen İşleri Müdürlüğü görevlileri ölçüm yaparak gerekli  çalışmalarını yaparlar. 
Birkaç gün sonra Künkler ve Kum gelir.
Mahalleli çalışma programı hazırladı. 
Her gün düzenli olarak her evden bir kişi çalışacaktı. 
O yıllarda şimdiki gibi iş makineleri , kepçe Kazıcı yoktu.
Babalarımız kazma ve kürek ile mahalleyi kazdılar.  
Çocuk Yetiştirme Yurdunun alt kısmından başlayarak , 
şimdiki İzmir - İstanbul yolunun altında o yıllarda var olan 
Dere'ye kadar tüm sokakları kazdılar,  tüm evleri kanalizasyona bağladılar. Toprağı tekrar örterek sokakları düzelttiler.  
İşte böylesine çalışkan insanlardı. 
Hiç bir zaman Devlete yük olmadılar.  
O yıllarda Manisa'nin merkez mahallelerinde kanalizasyon yok iken , 
onlar mahallelerine kanalizasyon döşemişlerdi. 
Yaptıklarıyla gurur duyuyorlardı. 
Belediye Başkanı mahalleye geldi. Gördüklerine inanamadı. 
Azim ve çalışkanlığın ve Yurt sevgisinin en güzel örneğini gördü. 
Başkan ; 
" Sizlere teşekkür ediyorum. Sizler bir mucize gerçekleştirdiniz. Manisa'da yaşayan herkes mahallesini bu şekilde imar etseydi, Türkiye'nin en modern Şehri olurduk." diyerek mahalle sakinlerini tebrik edip teşekkür etti. 
İşte böyle değerli okurlarım.  
Babalarımız o ilk evlerimizi de İmece ile yardımlaşarak inşa ettiler. 
Kardelen olmak kolay mı ?...

Yurdu , Yurt bellemek işte böyle bir şey. !