Karma töreni esnasında Vali Mustafa Hakan Güvençer’in konuşmasını dinlerken mest oldum. Vali; “Türkiye'miz, Türk Kültürü için özel bir önem taşıyan Mesir Macunu Karma Törenini ilk kez sizlerle paylaşıyorum. Bu anın ruhumda oluşturduğu duyguları kelimelerle anlatmakta zorlanacağımı hissediyorum.” dedikten sonra öyle güzel ifade etti ki… Türkçenin o kıyıda köşede, biraz da eskilerde kalmış kelimeleriyle süslediği konuşmasında Mesir’in özüne yapılan vurguları dinlemeye değerdi. Ve sahiplenme çağrısı gerçekten bir valiye yakışır şekildeydi. 
Vali Güveçer’in konuşmasını yaptığı o ana kadar aslında her şey yolunda gitmişti. Sabah erken saatlerde başladı etkinlik. Bu yıl 477. kez Mesiri karmak için toplanmıştık. Organizasyon genelde sorunsuz devam etti. Her şey doğal akışında seyretti. Ne bir protokol kriz ne de farklı bir gerginlik yaşandı. Hatta nevruz ateşinin üstünden atlanırken, yumurta tokuşturulurken, demir dövülürken protokol üyeleri gayet iyi ilişkiler içindeydi. Atanmışlarla seçilmişler arasında en ufak bir sorun yaşanmadı. Zaten olması gereken de buydu.   
Kortej ise belki çok çok coşkulu değildi ama Manisalıların ilgisi anlamlıydı. Bimarhane’ye gelindiğinde tören için her zamanki gibi yeterli büyüklüğe sahip olmayan bir sahne ile karşılaştık. Ama yine de her şey yolunda gitti. Manisa’yı Mesiri Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık ve diğer görevliler canla başla koşturuyordu. Mesirin karılmasına gelmişti sıra. Zaten en orijinal an da buydu. Ama bu karma anı çok sürmedi. MESOB Başkanı Hasan Geriter biraz da şakayla karışık parmağını kazanın içine daldırıp mesirin tadına bakınca olay koptu! Diğerleri de onu izledi. Aynı hareket defalarca yapılınca etrafta bekleyenlerin ağzı sulandı. Vatandaş durur mu? O andan itibaren kontrol kaybedildi!
Protokol üyeleri sahneden inerken vatandaşlar çoktan platforma çıkmış kazanı ele geçirmişti! Aman Allah’ım! Neydi o öyle? Nasıl bir mücadele, nasıl bir iştahtır? Kazan nerdeyse ikiye bölünecekti! Biraz da şifa diye düşünen insanların bir parmak macun yeme isteği bir süre sonra izdihama dönüşünce ortaya hiç de hoş olmayan görüntüler çıktı. Yaşananlar o tarihi bahçedeki tarihi töreni gölgede bıraktı. Yapılmak isteneni bambaşka bir yere götürdü.
Bu görüntüye izin verilmemeliydi.
477.’sinde bunlar olmamalıydı…        
YUNUSEMRE BELEDİYESİ NEDEN YOK?
Dün yapılan törenlerde Yunusemre Belediyesi’nden tek bir yetkili yoktu. Yunusemre Belediyesi’nin festivale parasal destek vermeyeceği aylar önce açıklanmıştı. Geçen yıl da katılmadılar. Oysa daha başından yanlış yapıldı. Çünkü Yunusemre Belediyesi Manisa’nın merkez ilçedeki iki belediyesinden biridir. Manisa’nın bir parçasıdır. Manisa’nın tarihinin, geleneklerinin bir parçasıdır. Yunusemre ilçesinde oturup festivale katılan, festivale giden 10 binlerce insan var. 477 yıllık bir Manisa geleneğine “Benim sınırlarım içinde herhangi bir etkinlik yapılmıyor” gibi bir mazeretle katılmamak akıllara ziyandır.
Ben bu konuda bir ağabey gibi sevip saydığım Belediye Başkanı Mehmet Çerçi’nin yanlış yönlendirildiğini düşünüyorum. Bence bu karar tekrar gözden geçirilmeli hatta Yunusemre Belediyesi festivalin bir parçası olarak Laleli’de Yuntdağı’nda Mesir’le ilgili etkinlikler düzenlemelidir. Bunlar Yunusemre Belediyesi’ne bir şey kaybettirmez aksine sempati kazandırır…