90’lı yılların sonlarıydı. Gazetecilik mesleğine hasbelkader başladığım Hürışık Gazetesi’nden tam ‘mesleğimi buldum’ derken ayrılmak zorunda kalmıştım. Başlamadan bitmişti her şey. Kendimi ispatlamaya fırsat bulamamanın, fırsat verilmemesinin üzüntüsünü aylarca hissetmiştim. Gazetecilik bulaşmıştı bünyeme. İşi sevmiştim. Bir taraftan da çalışmaya mecburdum. Bir iş bulup hemen para kazanmalıydım. Buldum da. Ama aklım gazetecilikteydi. Ve tek bir tek alternatif vardı… 
Manisa Haber Gazetesi...   
Hürışık’ta geçirdiğim günlere hayıflanıp durduğum, çare aradığım bir dönemdi. Ve derken bir gün Manisa’nın o zamanlar sakin olan bugün ise curcunaya dönmüş sokaklarından birinde Bülent Dal ile karşılaştık. Bülent, Haber Gazetesi’nin spor haberlerini yapıyordu. Ve benimle tanışması Hürışık Gazetesi’nde çalıştığım o kısa dönemde gerçekleşmişti. Ve çok sonra anlayacaktım Hürışık Gazetesi’nin de hayatımdaki nasipler zincirinin bir halkası olduğunu. Meğer boşuna değilmiş orada geçirdiğim süre… 
Bülent, hal hatır sorma faslının ardından benim için müjde sayılan o soruyu sordu; ‘Haber Gazetesi muhabir arıyor. Gelmek ister misin?’  
Utku mahallesi, Boyacılık sokakta almıştım soluğu. İçeriye girdiğimde aklımda bir sürü cevap bekleyen flu soru vardı. Ama bir soru çok netti. İşe alınacak mıydım? 
Genel Yayın Koordinatörü Nejat Tokbay’ın o küçücük odasında kısa süren bir görüşmenin ardından “İşe başla, deneyelim” cevabıyla sevinç ve endişe kursağımda birleşmişti. Nejat baba daha ilk görüşmede kalın bir kırmızı çizgi çizmiş ve “Maaşını performansına göre kendin belirleyeceksin. Buranın horozu benim. Ben yoksam sorumlu şudur” diyerek odadaki üçüncü kişiyi göstermişti. O kişi sonraki yıllarda en yakın dostlarımdan birisi olacak olan, şuan MESOB’da Genel Sekreterlik görevini yürüten Önder Savcı’dan başkası değildi. 
İşe başladığım ilk gün siyah beyaz film takılı fotoğraf makinesiyle koştum habere. Birkaç saat sonra üç haberle gazeteye döndüm. Muhabirlerin bulunduğu arka kısımda bana gösterilen boş bir masada elime kalem kağıt alıp yazmaya başladım ilk haberimi. O zaman bilgisayar yoktu. Daktilo vardı ancak yeterli sayıda değildi. Haber Gazetesi’nde bir hafta Zerrin Ağar, bir hafta Filiz Ağar dönüşümlü olarak editörlük yapıyordu. İşe başladığım hafta Zerrin Hanım vardı. Elle yazdığım üç haberi masasına bırakıp beklemeye başladım. 
Benim için geleceğimi şekillendiği bir bekleyişti. Kabul görürse gazeteci olacaktım. Olmazsa başka bir iş bakacaktım. Acaba ne diyecekti? Belki de ‘senden haberci falan olmaz’ deyip daha ilk günden işime son verecekti. 
Aradan yaklaşık 1 saat geçtikten sonra Zerrin Hanım muhabirlerin bulunduğu bölüme gelip bana yönelerek; “Bu haberleri sen mi yazdın?” diye sordu. O an ‘eyvah’ dedim içimden.  ‘Evet’ yanıtını verince Zerrin Hanım diğer muhabirlere yönelip, ‘Arkadaşlar yeni gelen bu arkadaşa haber yazarken yardım eden oldu mu?’ diye sordu. ‘Hayır’ cevabı gelince Zerrin Hanım bana dönerek, “Haberlerini çok beğendim. Üzerinde kalem oynatmadım. İnşallah böyle yazmaya devam edersin” dedi ve gitti.  
Sevinci mi tahmin edersiniz! Hem iş bulmuştum hem de gazeteci olacaktım. Ve böylece Haber Gazetesi’ndeki maceram 1999 yılında başladı. Benim gibi birçok kişiye ekmek kapısı, okul oldu Haber Gazetesi. Nejat Tokbay, Ertuğrul Aytaç, Önder Savcı, Özcan Aydın, Rıdvan Körpe, Bilal Demir, Taner Savcı, Levent Odabaş, Emrah Odabaş, Ferhat Aydil, Banu Ünavcı, Berna Memiş, Hatice Avcı Özsevim, Şenol Özeker ve şuan adını hatırlayamadığım daha nice isimler geldi geçti. Kimisi bizden önce kimisi ise sonra… Çok gelen giden oldu, çok şey değişti, çok isim değişti ama bir şey hiç değişmedi. 
Haber Gazetesi! 
Duruşu da değişmedi, ismi de… 
Okul mu desem, kurum mu, sıcak bir yuva mı? Yoksa Haşim Ağar ve kardeşi Ali İhsan Ağar’ın canla başla ve ısrarla ayakta tutup bugünlere getirdikleri bir marka mı? Ne kadar güzel yakıştırma varsa hak etti Haber Gazetesi… 
Bendeki yeri çok başka… 
Bu mesleği öğrendiğim, içime sindirdiğim benim ilkokulum ortaokulum, lisemdir Haber Gazetesi. Haber Gazetesi’nde kabuğumu kırdım birçok arkadaşım gibi. Ondan sonra birçok ekmek kapısı aralandı birbiri ardına... 
Ama hayat akıp gitti. Şartlar değişti. Bunun idrakinde olduğum halde ‘satıldı’ dediklerinde inanmadım, üzüldüm. Kime satıldığını öğrenince tüm samimiyetimle söylüyorum, endişem gitti, içimi bir heyecan kapladı. Uzun yıllar önce ayrıldığım gazeteyi manisahaberleri.com’un imtiyaz sahibi Saruhan Simsaroğlu satın aldı. Gazetecilik mesleğine, gazeteciye saygılı bir patrondur Saruhan Bey. Zaten manisahaberleri.com’un başarısının sırrı da burada gizli. Ve sizi temin ederim aynı kalite basılı medyada da devam edecek. 
Haber Gazetesi emin ellerde... 
Ben ise çok farklı duygular içindeyim. 17 yıl önce Yeni Asır Gazetesi’ne geçiş yapmak üzere istemeden de olsa ayrılmıştım Haber Gazetesi’nden. Şimdi o geldi bana. Kavuşturanlardan Allah razı olsun.    
Hoş geldin Haber Gazetesi…