Obus, hem kamusal hem de mesleki anlamda ciddi sorunları beraberinde getireceğini ifade ederek, “Dolayısıyla, bu uygulamaya, ileride telafisi olmayan sonuçlar doğuracağı için son verilmelidir. Meslektaşlarımızın hizmet ürettiği ve isimlerinin yazılı olduğu bir belge olan yapı ruhsatının, bilgileri dışında oluşturulmasını kabul etmiyoruz. Gelişmiş ülkelerde yapı yapma işi, projelendirme sürecinden inşa sürecinin sonuna kadar kurumsal birimlerin denetiminde, mühendis ve mimarlar tarafından gerçekleştiriliyor. Ülkemizde ise, sürekli değiştirilen mevzuatlarla süreç daha da geriye götürülerek, mühendis ve mimarlar devre dışı bırakılıyor. Mühendislik mimarlık projeleri ruhsat almanın formalite eki olarak görülüyor” dedi.

“SAHTE İMZA KULLANILMASININ ÖNÜ AÇILIYOR"

Mühendislik ve mimarlık hizmetlerinde sahte imza kullanılmasının önünün açıldığına dikkat çeken Obus, “ Ruhsat düzenleme süreçleri, projeyi yapan mühendis ve mimarın bilgisi dışında tamamlanmak istenmektedir. Ruhsatların en temel eki olan proje tadilatı yapılması sürecinde teknik düzeyde karşılaşılacak sorunlar, ilgili idareyi de yeni bir hukuksal durumla karşı karşıya bırakacaktır. Bu nedenle yapı ruhsatlarında bulunması gereken mühendis ve mimarların ıslak imzalarının kaldırılarak "devre dışı bırakılması" yerine, mühendis ve mimarların ruhsatlarda imzalarının bulunması uygulaması mutlaka sürdürülmelidir. Ayrıca, elektronik imza kullanılarak bürokrasiyi azaltmanın bir sonraki aşaması olan "E-Ruhsat" uygulamasına biran evvel geçilmesi gerekmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yapı ruhsatı verilmesi aşamasındaki "bürokrasiyi azaltma girişimi" adı altında izlediği yöntem kesinlikle yanlıştır. Bu uygulama ileride telafisi olmayan sonuçlar doğuracaktır. Mühendis ve mimarı yok sayan bu uygulamaya son verilmelidir” diye konuştu.

"KAÇAK YAPI YAPANLAR ÖDÜLLENDİRİLİYOR"

Bu uygulamayı aynı zamanda "İmar Affı" sürecinin dışında bırakılan mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin bir gerekçesi olarak gördüklerini belirten Obus, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Haziran ayı başında TBMM tarafından çıkarılan "İMAR AFFI" ile ilgili Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Tebliğini, 6 Haziran 2018 tarih ve 30443 sayılı resmi gazetede yayımladı. Kaçak olarak yapılmış olan yapılara af getirildi. Bu yapılar ister ruhsatlı olsun ister ruhsat ekinde bulunan belgelere aykırı olsun, isterse tümüyle kaçak olarak üretilmiş olsunlar af kapsamına alındılar. 12-13 milyon konutun kaçak yapı kapsamında olduğu açıklandı. Bu tür yapılara "Yapı Kayıt Belgesi" verilerek yasal bir duruma kavuşturulacağı hükmü temel alındı. Yapı Kayıt Belgesi alabilmek için yapı yaklaşık bedelinin konutlarda yüzde3’ü, ticari kullanımlarda yüzde 5’i oranında bir paranın yatırılması yeterli olacak. Ayrıca Yapı Kayıt Belgesi alan yapıların iskanlı hale getirilmesi için yapı kayıt belgesine yatırılan bedel kadar (Konutlarda yüzde 3, ticari yapılarda yüzde 5) bir paranın daha ödenmesi gerekecek.  Her zaman işini doğru yapan mühendis ve mimarlar ve hayatı boyunca çalışarak ve kredi kullanarak kendisine mütevazı bir daire edinen yurttaş cezalandırılırken, kamu arazisini işgal ederek kaçak yapı yapanlar ödüllendiriliyor. "İmar barışı" olarak açıklanan düzenleme ile ülke genelinde mülkiyet ve imar sorunu olan ruhsatsız yapıların yanında, ruhsatlı fakat imar mevzuatına aykırı olarak eklentileri olan tüm yapılar da af kapsamına alınıyor. Doğal ve arkeolojik sit alanları üzerinde, otel ve ticari yapılar, kıyı bölgelerinde yapılan turistik tesisler gibi birçok yapı kaçak olarak üretilmiş ve korunmuşlardır. 31 Ekim 2018 tarihine kadar da af için talepte bulunulması halinde kayıt altına alınarak bu tür yapılar yasallaşacaktır” ifadelerini kullandı.

​MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK TEHLİKEDE

Obus, sözlerini şöyle sürdürdü: “İmar aflarının her zaman kente, çevreye ve yaşam alanlarına olumsuz etkisi olmuştur. İmar aflarından sonra kaçak yapı üretimi arttığı gibi yurttaşlar arasında da eşitsizlikler yaratmıştır. Bir imar affı daha sonra yapılacak olan afların birer nedeni olarak karşımıza çıkmıştır. Yapı yasağının olduğu yerler kaçak yapılarla dolmuştur. Bu yasal olmayan yapılaşma anlayışı mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin kalitesini olumsuz olarak etkilediği gibi mühendislik ve mimarlık mesleğinin gelişimine de olumsuz bir katkısı olmuştur. Bugün bir kez daha inşaat yapım ruhsatının en temel eki olan projelere uymayıp kaçak ve yasa dışı inşaat yapanlar ödüllendiriliyor!  Bu anlayış, kaçak ve mühendislik hizmeti almadan inşaat yapmanın önünü sürekli olarak açık tutuyor. Topraklarımızın büyük bir bölümü deprem tehlikesi altında bulunduğu gibi, yapı stokumuzun önemli bir bölümü de aynı zamanda deprem riski taşıyor. Yıllardır bu yapıların güçlendirilmesini veya yıkılıp yeniden yapılmaları gerektiğini ifade ediyoruz. Oysa bugün ruhsatlı fakat ruhsat eklerine uyulmadan yapılan yapılarla tümüyle kaçak olarak yapılan yapıların deprem güvenlikleri yapı sahibinin kendi beyanına bırakılıyor. Böyle bir durumda mühendislik ve mimarlık mesleğinin gelişmesi mümkün değildir. Halkımızın ve meslektaşlarımızın bilgisine önemle sunuyoruz.”

Editör: TE Bilişim