İlki 1992 yılında kutlanan Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi önünde bir basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklamasını okuyanTürkiye Psikiyatri Derneği Manisa Şube Başkanı Uzm. Dr. Selin Demet, “10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Gününde ülkemizin ve dünyanın önemli ruh sağlığı sorunlarının, ruh sağlığı politikalarının ve ilişkili konuların yeniden toplumun ve kamuoyunun gündemine taşınması, farkındalık oluşturulması ve çözüme kavuşturulması amaçlanmaktadır. Bu yıl Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü teması ‘İş Yerlerinde Ruh Sağlığı yani Çalışanın Ruhsal İyilik Hali’dir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 300 milyondan fazla kişi depresif bozukluklar, 250 milyondan fazla kişi kaygı bozukluklarından muzdariptir. Her iki hastalığın neden olduğu üretkenlik kaybının dünya ekonomisine olan maliyeti bir trilyon Amerikan dolarından fazladır. İşsizlik, ruhsal hastalıkların oluşumu için bir bilinen bir risk faktörüdür. Ancak olumsuz bir iş yaşamı da fiziksel ve ruhsal hastalıkların meydana gelmesine geniş bir zemin hazırlamaktadır. Olumsuz iş yaşamı, depresyon ve kaygı bozuklukları dışında alkol madde kullanım bozuklukları, devamsızlık, tükenmişlik gibi üretkenliği derinden etkileyen sonuçlar doğurabilmektedir.” dedi.

ABD’de her iki çalışandan biri mobbinge uğruyor
Amerika Birleşik Devletlerinde çalışanların yüzde 49’unun yakın ve uzak geçmişte mobbinge maruz kaldıklarının bildirildiğini aktaran Demet, “25 Avrupa ülkesi genelinde yapılan çalışmada iş yerinde psikolojik tacize uğrama oranı yüzde 5 olarak belirlenmiş ve son bir yıl içinde her 20 kişiden birinin iş yerinde psikolojik tacize uğradığı bildirilmiştir. Ülkemizde 2012 yılında yapılan mobbing (bezdiri, psikolojik taciz) araştırmasında iş yerinde mobbinge uğrama oranı yüzde 10 olarak belirlenmiştir. Bu raporda en sık görülen mobbing türleri, birinci sırada yıldırma ve yıpratma, ikinci sırada kapasite üzerinde iş yükleme, üçüncü sırada ise alay etme, küçük düşürme, hakaret olarak belirlenmiştir.”

“Çocukların çalışması cinsel ve fiziksel tacize maruz kalma risklerini artırıyor”
Türkiye’de 15-17 yaş arasında çalışan 708 bin çocuk bulunduğuna dikkat çeken Demet şunları söyledi: “Çalışan her 5 çocuktan 4’ü kayıt dışı olarak çalıştırılmaktadır. Çalışan çocukların sadece yarısı okula devam edebilmektedir. 2016 yılında 56 çocuk işçi iş cinayeti sonucunda hayatını kaybetmiştir. Erişkinlere göre düzenlenmiş çalışma ortamlarında çocukların deneyimsiz, meraklı ve fiziksel olarak yetersiz olmaları sonucunda iş kazası yaşama riskleri erişkinlerin iki katıdır. Çalışma hayatı çocuğun gelişimi için gerekli olan temel bedensel, sosyal, zihinsel ve duygusal gereksinimlerin karşılanmasını engellemektedir. Ailesinin gözetiminden uzak biçimde çalışmak zorunda kalan çocukların fiziksel ya da psikolojik şiddete maruz kalma riskleri artmaktadır. Sokakta çalışmak zorunda bırakılan çocuklar hem fiziksel hem de cinsel istismar açısından daha büyük risk altında kalmaktadırlar.”

Editör: TE Bilişim