Zaman zaman okuyucularımdan, çevremden, “Neden sürekli trafik sorunlarını yazıyorsun?” diye eleştiriler alıyorum. Nasıl yazmayayım? Bu şehrin en önemli problemi trafik değil de nedir?
Sadece dün gece yaşadıklarımı hikayeleştirerek anlatayım. Ki eminim birçoğunuz benim yaşadıklarımı, bazılarınız ise daha beterini yaşamıştır.
Hafta sonu ya… İki aile piknik yapmaya karar verdik. Malum Öğretmenevi Kavşağı’nın kapalı olması nedeniyle biraz da trafiği hesaplayarak Tilkisüleymaniye köyü (mahallesi) girişindeki mesire alanına gidelim dedik. Piknik yerine giderken malumunuz Akhisar yolundan Üçpınar ve diğer Yuntdağı köylerine ayrılan bir yol ayrımı var. Oradan devam edip ileride Üçpınar yol ayrımına varıyorsunuz. Buraya kadar yol gayet güzel. Ancak Tilkisüleymaniye, Paşaköy istikametine yöneldiğiniz anda aylar öne kazılan ancak bir türlü yapılmayan yolda böbrek taşı dökme seansları başlıyor. Hadi ona tamam da toz fena!
Yahu kardeşim;
Yol yapacaksınız, eyvallah da… Neden yapmayacağınız yolu aylar önce kazdınız, milleti toza boğdunuz? Yolun eski halini arar olmuş köylü.  Toz duman, perişan herkes. Yoldan her araba geçtiğinde toz, pislik olduğu gibi piknik için gelen vatandaşların sofrasına dökülüyor. O yemyeşil köy toz nedeniyle griye dönmüş. Köylü canından bezmiş. 
Bu bölgeye Manisa Büyükşehir Belediyesi hizmet götürüyor. Allah aşkına aylar önce yolu kazıp, öylece bırakmak niye? Bu işi böyle plansız yapan her kimse, sorumlusu hangi birimse Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ün hesabını sorması lazım! Ki bunu yapacağından kuşkum yok. Hakikaten garip bir durum… Yolu yapacaksan kaz! Yapmayacaksan niye asfaltı bozuyorsun?
Piknikte klasik yeme içme muhabbetini tamamladıktan sonra, yuttuğumuz tozları da güzelce sindirerek akşam saat 21.00 gibi dönüş için yola çıktık. Yine tozlu, bol çukurlu yolları aşarak anayola ulaştığımızda anladık ki piknik burnumuzdan gelecek!   
Kaplumbağa hızında önce Menekşe, ardından Gediz Kavşağı’na kadar 1 saatte ulaşabildik. Normalde 5-6 dakika sürmezdi. Nerede o günler değil mi?
Kahrolmamak elde değil…
Beni asıl üzen trafik değil. Ben kahreden o kaplumbağa hızında ilerleyen araçlar da değil. Beni mahveden hiç yok yere, hiçbir neden yokken, çektiğimiz bu sıkıntılar. Bu şehrin trafik problemi yok, yönetim problemi var. Dün gece gördüklerim bu düşünceyi pekiştirdi adeta.
Allah aşkına neredeyse Veziroğlu Kavşağı’ndan başlayıp Gediz Köprüsü’ne kadar trafik varsa ve bu noktadan sonra da yol bomboş ise, güzergahta bir sıkıntı var demektir. Bunu çözmeye yoğunlaşan biri yok mu?
Ben günün herhangi bir saatinde cep telefonumdan trafiğin nerede, hangi kavşaklar arasında tıkandığını, yoğunluğun ne durumda olduğunu çok net bir şekilde görebiliyorum. Siz de görüyorsunuz. Peki yöneticiler görmüyor mu?
Mesela dün gece bir trafik polisi bütün o kargaşayı sonlandırabilirdi! Tüm samimiyetimle söylüyorum bunu. Bir şapkalı, üniformalı trafik polisi Gediz Kavşağına gelse, kontrolü eline alsa, ışıklara bakmasızın, 5 dakika boyunca İzmir yönüne ilerleyen trafiği akıtsa ve bunu birkaç kez tekrarlasa, Veziroğlu Kavşağına kadar tıklım tıklım dolu olan o yol inanın yarım saat içinde normale dönerdi. O bölgedeki yoğunluğu, vatandaşın çektiği çileyi anlayabilmek için sadece bir yöneticinin cep telefonunu eline alıp, trafik yoğunluğuna bakıp, görevlendirme yapması yeterli olacaktı. 
Ama olmuyor, olamıyor…
Hadi bizi boş verin. Hadi trafikte perişan olan çoluk çocuğu da boş verin. Ya o ambulansın içinde ölüm kalım savaşı veren insanlar… Onlar ne yapsın?
Yapmayın!
Herkes görevini yapmasına rağmen trafik olacaksa yapacak hiçbir şey yok.  Buna benim de hiçbir itirazım olmaz. Ama denemeden, çaba sarf etmeden “trafik var” deyip işin içinden çıkamayız. Kavşakları Allah’a emanet edersek valla trafik de olur, kaza da…   
Trafik varsa eminim bir yerlerde çözümü de vardır.  Ama “Buna alışın, büyükşehir oluyoruz” yerine biraz çözüme odaklanmak gerekiyor.  İşte onu pek başaramadık şuana kadar…
TIKANAN TRAFİĞE ALTERNATİF YOL
Diye başlık atmıştım en son yazımda. Aklın yolu bir. Beklenen kavşak geç de olsa Mimar Sinan Bulvarı’na yapıldı. Henüz açılmadı. Sanırım bir iki güne açılır. İnşallah faydası olur. Anacak bunun çok önceden öngörülmesi gerekirdi. Çözüm için geç de olsa bir adım atılması sevindirici.
HOROZKÖY’DE GECE YANAN TRAFİK IŞIKLARI
Şehrin her tarafını trafik ışıklarıyla bezedik. Marifet sanki. Trafik ışığı sorun çözmez. Çözmüyor da. En çok trafik kazaları trafik ışığının bulunduğu kavşaklarsa meydana geliyor. Işık ihlalleri, sürücü hataları falan… Bu dediğimden sakın ‘sinyalizasyon yapılmasın’ sonucu çıkarmayın. Dediğim şu; Sinyalizasyon gerekli olan, özellikle büyük kavşaklar başta olmak üzere elzem olan noktalarda uygulansın. Ama öyle olur olmaz her yere de ışık konmaz ki. Manisa’da mahalle aralarında bile A101’den çok sinyalizasyon var. Hadi ışık koymuşlar tamam da, gecenin 01.00’ında neden yanar? Sokakta ne in kalmış ne cin, sen yeşilin yanmasını bekliyorsun!!! 
Yok mu bunları Allah rızası için kontrol eden biri…
Ya da var mı?