Süleyman Demirel’in “Dün dündür, bugün de bugün” ifadesi siyasette hız rekorlarının kırılmasına belki de zemin hazırlayan bir klişedir. Bir çıkış noktası. İşe de yarıyor.
Siyasilerin baş döndüren hızı seçmeni sersem etmiş durumda. Saflar o kadar sık değişiyor ki, biz bile yetişemiyoruz.
Seçimlere birkaç ay kala gelen istifalar veya transferler samimi değil. Gerçekçi hiç değil. Fikirler, ideolojiler birdenbire değişmez.  
Şu son gelişmeler manidar.   
Hayatımda hiç bu kadar haber atladığımızı hatırlamıyorum. Şuan itibariyle seçim sonrası kimin ne yapacağını kestiremiyorum. Tahmin, öngörü, gazetecilik falan kime neye göre yapılacak?
Bunları yazarken kimseye kızgınlığım falan da yok. Ben başından beri barıştan yanaydım. Çocuk değiliz, niye küselim birbirimize deyip durdum hep.    
Siyasette bazı şeyler doğal karşılanabilir. Ama şu son yaşananlar pes dedirtiyor.
Bu döneme özel ama doğal olmayan şey şu;
Hız!
Her şey hızlandırılmış gibi. Hani maçlarda önemli pozisyonlar tekrar tekrar izlenirken görüntü hızlandırılır ya. Ya da bir filmi izlerken ileri tuşuna basarsınız, kareler akar gider.   
Siyaset sahnesi de öyle. 
Önce kavga, sonra barış, sonra tekrar kavga, sonra tekrar…
Ohooo…
Diyeceğim şu; Barışalım, birlikte hareket edelim, ittifak yapalım. Ama bir daha küsmeyeceksek! Yalandan değil gerçekten güçleri birleştirelim. Ülkenin, şehrin geleceği için. Ama en ufak bir sorun karşısında kavga etmeyeceksek!  
Her iki ittifak için söylüyorum. Cumhur, Millet. Hepsi…
Bunun sözünü kim verebilir?
Bence hiç kimse…
Çünkü biz bir özelliğimizi yitirdik.
Samimiyet…
Son ayların değil son yılların en değerli vasfı.
Kapitalist, maddeye, paraya, koltuğa endeksli bir bakış açısı samimiyeti yok etti.
İMAR PLANINI KİM YAPACAK MESELA?
Bu soruya cevap ararken şöyle derinden bir ahhhh çekelim.  
Bak küsmeseydik imar planımız hazırdı değil mi… Ne geldiyse başımıza şu kavgadan geldi. Hele o meclis var ya! Ne olduysa orada oldu. Ya da ne olmadıysa orada olmadı. Sonra ortaya bir türlü çıkmayan, onaylanmayan imar planı çıktı.
Sonuç mu?
Betonlaşmış, plansız büyümüş Manisa...
Taşından toprağından bereket fışkıran Manisa’mız ağır faturalar ödüyor.
İşte ondan diyorum barışalım, sarılalım ama küsmeyeceksek. Çünkü siyasileri bilmem ama ayvayı yiyen Manisa oluyor hep…
Yine “Dün dündür, bugün de bugün” deyip geçeceğiz muhtemelen.
Ya yarın?
Var mı buna cevabı olan?