Çakallar Tepesi civarında bulunan fosil ayak izlerinin ve kaya resimlerinin bulunduğu alan sit alanı ilan edilmiş, zaman zaman Manisa’dan ve çevre ilçelerden yetkililerce ziyaret edilerek acilen gerekli önlemlerin alınıp çalışmaların başlatılacağı yönünde ifadelerinin olmasına rağmen, hiçbir çalışma yapılmamış, bu değerli tarihsel miraslarımız yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Spilos Dağcılık Başkanı Mehmet Güllüpunar, yaptığı açıklamada bu bölgeye yaptıkları doğa yürüyüşünü şöyle anlattı: “Otobüslerle Salihli’nin Yeni Sindel Köyüne geldiğimizde köyün girişinde bizi Sindel muhtarı Bekir Üçtaş karşıladı. Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşten sonra Kaya resimlerini görmek için Kanlıtaşa’a geldik. Kaya üzerindeki resimlerin Paleolitik Çağa’dan(Yontmataş Devri)kaldığı, ayak izlerinin bu resimleri yapan insanlara ait olduğu tahmin edilmektedir. Kanlıtaş diye bilinen kayanın üzerinde kırmızı-vişneçürüğü renginde boya ile yapılmış resimler bulunmaktadır. Resimlered üç el izi ve onun altında volkanik patlamayı betimleyen resimler vardır. Kaya resimlerini görüntüledikten sonra ayak izlerinin bulunduğu cüruhla kaplı alana yürüdük. Muhtar Bekir Üçtaş yumuşak bir fırça ile bir tane ayak izini açarak üyelerimizin Fosil ayak izini görmelerini ve fotoğrafçılarımızın fotoğraf çekmelerini sağladı. Ayak izlerinin 12 bin yıl öncesine ait olduğu tahmin edilmektedir. Ayak izlerinin sahipleri ilkel insanların adımlarının 75-80 cm, çıplak ayak izlerinin ise 41-42 ayakkabı numarası büyüklüğünde olduğu anlaşılmaktadır. Toplam 200 ayak izinden 60 tanesi Ankara’daki Tabiat Tarihi Müzesine götürülmüş, birer tanesi Manisa Müzesi ve İzmir Tabiat Tarihi Müzesine götürülürken yerinde 12 ayak izi kaldığı sanılmaktadır. Ayrıca bir kısmının yurtdışına kaçırıldığı söylenmektedir.
 Toplumu oluşturan tüm bireyler, yetkililer, sivil toplum örgütleri, doğaseverler: doğaya, çevreye, tarihimize, kültür varlıklarımıza sahip çıkalım. Yok edilmesine yağmalanmasına seyirci kalmayalım. Çünkü geçmişi olmayanın geleceği de olmaz. Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en önemli miras: tarihsel zenginliklerimiz, tahrip edilmemiş bir doğa ve temiz bir çevredir.  Ayak izlerinden sonra yaklaşık bir km mesafede buluna Lale Adasına yürüdük. Demirköprü Baraj gölünün içindeki divlitin(sönmüş volkan) çember biçimindeki etrafını yürüyerek aynı noktaya geldik. Burası sanki cennet bahçesiydi. Değişik türde ve renkte lalelerle süslemişti tabiat her yanı. Burada öğle yemeği molası verdik. Halaylar çekildi, yenildi, içildi, oyunlar oynandı, şarkılar, türküler söylendi. Dostluğun, kardeşliğin, arkadaşlığın, paylaşımın en güzel örnekleri yaşandı. Çarıklar köyünde yürüyüş sonlandırıldı.
 Etkinliğe katılan üyelerimize tarihe, kültüre, doğaya ve çevreye gösterdikleri duyarlılıktan dolayı teşekkür ederim” dedi.
 

Editör: TE Bilişim