Sn. Ali Karahasanoğlu’na cevaben;
Ali Bey, 30 Eylül 2018 tarihli köşenizde Manisa Kitap Fuarı ile ilgili yazmış olduğunuz, yalan yanlış bilgilere dayalı ve iftira içeren yazınıza cevap yazmak için emin olun epey bi bekledim. “Hani sakinleşeyim de şu beyefendiye terbiye sınırları içinde cümleler kurabileyim” diye.
Size bu cevap yazısını, hem fuarı düzenleyen özel şirketin yönetim kurulu başkanı, hem Manisa’nın oldukça etkin yerel medya organlarından birinin genel yayın yönetmeni ve hem de sıradan bir Manisalı kitapsever olarak yazıyorum.
Efendim 1- Fuarı, benim firmam düzenlemektedir. Firmam da fuar düzenleme yetki belgesi olan, sektörde 24 yıllık geçmişe sahip, Türkiye’nin her yerinde faaliyet gösteren, bugüne dek yüzlerce fuar düzenlemiş profesyonel bir firmadır.
2- Hiçbir siyasi partiyle hiçbir alakam yoktur. Bugüne dek olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Çünkü ben bir iş kadınıyım.
3- Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin Kitap Fuarı ile ilgisi sadece kendisinden talep edilen ulaşım desteğini onaylamaktan ibarettir. (Onaylamasa mıydı?)
4- Manisa Fuar Merkezi’nde hangi fuarların düzenlendiğine, düzenleneceğine Manisa Büyükşehir Belediyesi karar vermemektedir. Veremez. Çünkü, 2008 yılından beri, fuar merkezinin kirası, her ayın 10’unda düzenli olarak bendeniz tarafından belediye veznesine ödenmektedir. Yani sizin anlayacağınız orası özeldedir. AKPARTİ’li Belediye Başkanı Bülent Kar döneminde ihalesine girilip, paşalar gibi bedeli ödenip, işletmeciliği tarafımdan alınmıştır.
5-Manisa Fuar Merkezinde mutad olarak yıl içinde 4 tane fuar düzenlenir. Hiç birinin de ne katılımcı listesi, ne konuk listesi hiçbir kişi ya da kuruma onaylatılmaz. Hiçbir kişi ya da kurumun yönlendirmesi ya da direktifiyle hareket edilmez.
6- Bizim fuarlarımız kendi kendini finanse eden, hiçbir yere yaslanmayan organizasyonlardır. Dolayısıyla, bize şimdiye kadar kimsecikler “şunu getir, bunu getirme, şuna yer ver, buna verme “ filan gibi bir şeyler dememiştir.
7- Bu fuar için de aynı şey söz konusudur. Türkiye’de faaliyette olan her kesimden yaklaşık 500 yayınevine hiç bir ayrım yapılmaksızın ulaşılmış ve fuara katılımı istenmiştir. Bunların içinden 104 tanesi fuarımıza katılım teveccühünü göstermişlerdir. Fuarımızın katılımcı listesine firmamızın internet sayfasından ulaşabilirsiniz. Haftalardır orda yayınlanmaktadır. (Fuarın açılmasına iki gün kala belli olmamıştır yani)
8- Yazarlar için de aynı şeyler söz konusudur. Yazarların bazılarını katılımcı yayınevleri kendileri getirmektedir. Bazılarını da biz organizatör olarak davet etmişizdir. Büyük çoğunluğu da yerel yazarlardan oluşmaktadır. Bu listede, haftalardır yayındadır ve bütün sosyal hesaplarımızdan, takipçilerimize “böö” dedirtecek ölçüde durmaksızın paylaşıp durduğumuz bir şeydir.
9- Ne yayınevi, ne yazar listemizde herhangi bir tarafın ağırlığı, söz konusu bile değildir. Öyleydiyse, bu durum fuara iki gün kalınca mı fark edilmiştir?
10- Bir fuarda tek taraflılıktan ancak şu koşullarda söz edilebilir: Bir yayınevi fuara katılmak ister. Kendisine “hayır” denir, bir yazar fuara gelmek ister, kendisine “hayır” denir. Amenna. Fakat böyle bir durum hiç yaşanmadığı gibi, tam aksi herkese ve her kesime ulaşılmış, gelmeyi kabul edenlerle de bu liste oluşmuştur.
Listenin tamamına bakma zahmetine girmeyen, ya da baktıysa bile (kitap okuyan biri olmadığı için) kendi yazarlarını bile tanımayan bir işgüzarın lafıyla, 10 dakkada kararını değiştiren (artık ne dediyse) bir Milli Eğitim yetkilisinin ortaya çıkardığı manasız bir kriz ve yine olayın aslını araştırma gereği duymadan köşesinde yazabilen bir gazeteci…
Eveet şimdi gelebildik nihayet asıl meseleye.
Yaptığınız şeyin adı dünyanın hiç bir yerinde GAZETECİLİK değil Ali Bey.
Af buyurun, gereklilik olmasa arz etmezdim, İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü mezunuyum. Eğer ben mezun olduğumdan beri meslek etiğinde bir değişiklik olmadıysa; 
Gazeteciler, köşelerinde bir konuyu işleyecekleri zaman, önce bi ARAŞTIRIRILAR. 
“Yahu bu fuar neymiş?, Bu fuarı kim düzenliyormuş?, Bu fuara kimler katılıyormuş?, Bu fuarı kimler destekliyormuş? Desteğin boyutu, kapsamı, mahiyeti neymiş?” filan gibi sorulara bi cevap ararlar öncelikle. Taraflara ulaşırlar, sorup soruştururlar, elde ettikleri verileri akıl, mantık, vicdan süzgecinden geçirerek birleştirir, doğru bilgilere ulaştıklarından emin olur, ondan sonra oturup konuyu köşelerine taşırlar. 
Bu fuarı düzenleyen benim Ali Bey. Beni aramadınız. Firmamdan bir yetkiliyi de aramadınız. Eminim en ufak bir araştırma bile yapmadınız. Yapsaydınız, herhalde bile bile yalan yazıp, iftira batağına saplanmazdınız deyip iyi niyetli ve kibar bir şekilde burda kendimi durdurayım. 
Belli ki medyatik oldukları için ve fuara daha fazla ziyaretçi çekmek amacıyla davet edilmiş olan 5-10 tane yazarın adını, üstelik yaftalayarak telaffuz ederken, geride kalan 95 tane yazarı neyle itham ettiğinizin farkında olmayacak kadar sizi gaflete ne düşürmüş olabilir acaba? 
Kaldı ki o adını zikrettiğiniz yazarların herhangi bir söyleşi programı filan da yok ki hemencecik bi saatte  beynimizi yıkasınlar...
Bizde öyle bir iki saatte, 5-10 tane yazarla yıkanacak beyin yok Ali Bey. Biz öylesine beyin bile demeyiz.
Manisalılar kendilerine edilmiş bu hakareti unutmayacak emin olun. 
Huu Ali Bey, size söylüyorum. Büyütün ekranı da iyi okuyun.
Sponsor filan yok bu fuarda.
Büyükşehir Belediyesi’nin zaten bir kamu görevi olarak vermek durumunda olduğu otobüs tahsisi hizmetine bizim buralarda SPONSORLUK denmiyor. Başka yerlerde de denmiyor.
Saymışınız maaşallah hiç olmayan şeyleri, “Fuar alanı ile, otobüs katkısı ile, diğer bedava hizmetleri ile...” Zaten daha bu cümlede gümlüyo inandırıcılığınız. Çünkü biz Manisalılar “Cengiz Ergün”le, “Bedava” kelimelerini aynı cümlede hiç yanyana geçirmeyiz. Çünkü düşünemeyiz bile bir arada ikisini.
Uzatmayayım, özetle yazdıklarınız "safi yalan" Ali Bey.
Her kim üflediyse kulağınıza iyi sallamış. Siz de asli göreviniz olan ARAŞTIRMA konusunu, niyeyse ihmal etmişsiniz.
Belli ki yerel siyasetin gözü fena dönmüş. Kentte düzenlenen bir kültür etkinliği üzerinde bile oyun oynayacak kadar küçülmüşler. Siz de, toy bir gazeteci gibi bu oyuna alet olmuşsunuz.
Sizi bu tuzağa düşüren her kimse, ona söyleyin. Bir kitap fuarından siyasi rant çıkmaz. Kimseye çıkmaz. Çıkarmaya çalışmak da ayıptır. Manisalı da bunu görür. Görmektedir. 

Yazınızdan, hayatınızda bir tane bile kitap fuarı gezmediğiniz, bir kitap fuarının ne olduğuyla ilgili hiçbir bilginiz olmadığı izlenimini edindiğim için fuarla ve fuarın niteliğiyle ilgili daha fazla savunma yapmayı gereksiz görüyorum.
Google’a filan da inanmazsanız, bu fuarda kimler varmış, kimler yokmuş, hangi yayınevleri katılıyormuş buyrun gelin, fuarı gezin, kendi gözünüzle görün.
Hatta, yayınlanmış kitabınız varsa size de bir imza etkinliği düzenleyelim.
Bizim buralarda bu tür kültür-sanat faaliyetlerinin maliyetini hiçbir kurum üstlenmez, ama sponsorunuz ben olurum merak etmeyin. Dilediğiniz zaman buyrun gelin, fuarımızın kapıları size de açıktır Sn. Ali Karahasanoğlu.