Tam 17 yıl önce bir ses geldi çok derinden 10 yaşındaydım. Çocuk aklı işte anlayamadım ta ki akuttan bir abi gelip beni kurtarana dek...Yığınların içinden çıkar çıkmaz gördüğüm yüzler hala gözümün önünde...
Bu satırlar içinde cümleye başlamak bile derinden etkiliyor insanı.  10 yaşındasınız ve saat gecenin bir yarısı sadece siren sesi duyduğunuz sonrasında ise koca bir çığlık...
10 yaşındaki bir çocuk ne kadar bile bilir depremi düşünün onca yığınlar içinde hem de kapkara bir gecede tek başınıza bekliyorsunuz... İki seçenek var önünüzde ya öleceksiniz ya da yaşayacaksınız.
Anne diye ağlayan,  sadece bir ışık görmeye çalışan  ve bir ses duymak için kulak veren bir çocuk!
Sesimi Duyan Var mı? En anlamlı soru oluyor hayatınızda... Sadece 45 saniye süren bir korku değil bu insanın hayatı değişiyor...
Öyle bir gece ki birlikte o gece balkonda sohbet ettiğiniz anne babanız ve size gelen misafirleri bir daha göremeyeceksiniz bir daha o sokakta oynamayacak o kırmızı bisiklete bir daha binemeyeceksiniz. Yani  küçük bir melek olarak bu yıkık dünyaya veda edeceksiniz... Demiştim ya! Ya öleceksiniz ya da yaşayacaksınız sadece iki seçenek var...
Beton yığınları arasında bir hayata sıkışıp kalıyorsunuz. Küçücük bedeniniz nefes almaya çalışırken ürperti içinde ne olup bittiğini bile anlamadan sizden başka bir nefes arıyorsunuz. Tarifi zor ve acı.
Sadece 45 saniyede binlerce can gitti. Tanıdığım tanımadığım bir sürü insan gördüm yığınlar arasında.
Hayatımda ilk defa birisinin son nefesini verdiği ana tanık oldum ve en acısı ne biliyor musunuz o kişi birlikte sokakta koşturduğunuz yemek yediğiniz, birlikte güzel umutlar ve anılar biriktirdiğiniz arkadaşınız. Yıllar geçti tam 17 yıl geçti ama acısı hiç dinmedi.
Ne acıdır ki  İlk arama-kurtarma çalışmaları halk tarafından gerçekleştirildi. İnsanlar kötü haberi önce radyodan duydular.  Ertesi gün televizyon ekiplerinin olay yerine varması sonrasında Türkiye gördüklerine inanamadı.  Haberi alınca deprem bölgesine akın eden insanların oluşturduğu yoğun araç trafiği nedeniyle TEM ve E5 kilitlenmiş. Trafik, yaralıların deprem bölgesinden ambulanslarla çevre il ve ilçelerdeki hastanelere intikalini güçleştirirken yardım araçlarının da deprem bölgesine gelmesini geciktirmişti. Bu durum acil afet sırasında neler yapılması gerektiğinin hayati önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Yardıma gelen askerlerden su istedik ve Kızılay'ın çadırlarında 15 gün içerinde 20 kişiyle birlikte uyuduk..Çoğu zaman sadece çatlak bir toprağın üzerinde sabahladık. Babamın bebe bisküvisi yediği anı unutmam mümkün değil..Küçücük bir çocuk babasının sadece bir bisküvi yediğini görüyorsunuz ve çaresizliğini gözlerinden okuyabiliyorsunuz.
Sözün bittiği yerdeyim artık. Boğazım düğüm düğüm kalırken tek bir cümle yazabiliyorum sadece...
17 Ağustos 1999 gecesini unutmadım ve unutmayacağım..
Hayatını kaybeden tüm insanları saygı ve rahmetle anıyorum..