Barbaros Mahallesi Manisa’nın kuzeyinde, çeşitli sorunlarla boğuşan bir mahalle. Barbaros Mahallesi denince akıllara maalesef hep problemler geliyor. Çünkü bulunduğu konum bu şirin mahalleyi bazı sıkıntıları yaşamaya mecbur bırakmış. Mahallenin başlangıç noktasından geçen demiryolu ve zaman zaman meydana gelen kazalar mahalliye çok acılar çektirdi.  Sulama kanallarını hiç sormayın. Mahallenin girişindeki karakol ise bir yandan asayişin sağlanmasında önemli rol üstlenirken diğer tarafta bölgeye soğuk bir hava katıyor.  
Barbaros Mahallesine her gittiğimde dikkatimi çeken ve hoşuma giden bir görüntü var. Hemen hemen her kapının önünde toplanıp oturmuş birkaç komşu, ellerde çaylar, sohbet ediyorlar. Bana bu görüntü çok samimi geliyor. Hatta çocukluğumu hatırlatıyor. Tek katlı evimizin önünde küçük bir bahçe vardı. Komşular gelince annem yere bir kilim atardı. O bahçe kilim serilince bambaşka bir havaya bürünürdü. Sonra saatlerce süren sohbetler… Konuşulacak ne çok şey vardı! Şimdi ne karşılıklı oturacak komşu ne de konuşulacak bir mevzu var!  
Ama kilim hala var ve bazen pikniğe gidildiğinde hemen çıkarılır… O yüzden kilim nostaljidir benim ve çoğumuz için.
Bundan olsa gerek Barbaros’a her gittiğimde kapılarının ününde oturan insanların bu görüntüsü beni çok eskilere götürür, mutlu eder.
Bu samimi insanların oturduğu mahallede son yıllarda onca problem yetmezmiş gibi bir de gençleri hedef alan, gençlerin dünyasını karartan bir sorun baş gösterdi.
Bu sorun adeta Barbaros’un karanlık yüzü haline geldi.
Uyuşturucu!
Sadece Barbaros’un mu? Manisa’nın özellikle kontrolü zor mahallelerinde sentetik uyuşturucu diye tabir edilen, bulunması ya da üretilmesi kolay ve ucuz olan bir zehir. Onca alınan önleme, onca uyarıya ve asayiş operasyonlarına rağmen uyuşturucu kullanan insan sayısı azalmıyor, artıyor. Çünkü bu illeti yaygınlaştırmak için gece gündüz çalışan suç odakları var. Onlar boş durmuyor.
Peki Manisa’da durum ne?
Manisa’da uyuşturucu kullanımı bir Antalya, bir İstanbul gibi değil. Ancak gidişat da iyi değil. Barbaros Mahallesi başta olmak üzere birçok yerde torbacı diye tabir edilen satıcıların cirit attığını duyuyoruz. En son Manisa’da bir genç Barbaros’ta, bir gencimiz de otel odasında ölü bulundu. Bize intikal etmeyen vakalar var. Vakaların ortak noktası uyuşturucu! Manisa Emniyet Müdürlüğü’nün suçlularla mücadelede ciddi çalışmaları ve operasyonları var. Ancak bunların tek başına yetersiz olduğu su götürmez bir gerçek. Çünkü gençler sentetik uyuşturucuyu çok kolay yollardan elde ediyor. Ve maalesef polis de bu konuda çaresiz kalabiliyor.
Barbaros Mahallesi buna net bir örnek. Mahallenin merkezinde karakol var ama uyuşturucu vakaları ve uyuşturucu trafiğinin en hızlı olduğu mahallelerden biri Barbaros!  
Bu gidişata dur mu diyeceğiz, yoksa elimiz kolumuz bağlı izleyecek miyiz?
Birincisi devlet müdahale noktasında yetersiz… Madde bağımlıları Manisa’da cirit atıyor. Ve bunları illetten kurtaracak bir sistem yok. Örneğin bir tinerci elinde torbayla mahallenin ortasında gezerken kimseye zarar vermediği sürece şikayet eden olmuyor. Şikayet edilse bile çok etkisiz bir süreç işliyor. Devlet de o şahsı alıp, bağımlılıktan kurtaracak etkili bir müdahale zinciri oluşturamıyor. Geçici olarak alıp, bürokratik sürecin ardından tekrar kendi haline bırakıyorlar.
Manisa’yı bekleyen asıl tehlike hızla büyümesi. Nüfus hızla artıyor. 5-10 bin Suriyeli de nüfusa karışmış durumda. Birçok sitede yabancı uyruklu insanların yaşadığını görüyoruz. Şehrin nüfusu birkaç yıl içinde iki katına çıkınca hiç alışık olmadığımız suç örnekleriyle baş başa kaldık.
Gidişatı olumluya çevirmenin tek bir yolu var. Manisa Valiliği önderliğinde Emniyet Müdürlüğü, belediyeler, ilgili devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları ve olayın en önemli parçası olan ailelerin bu illete karşı tek bir vücut şeklinde hareket etmesini sağlayacak bir oluşum bir çatı. Bu iş sadece emniyetin işi değil. Bunu sadece aileler de önleyemez. Önleyemiyor da.
Barbaros’ta 23 yaşındaki gencin öldüğü olayda çaresiz babanın fotoğrafına bir bakın. Belki o babanın etrafında birileri olsaydı, devlet olsaydı mesela, kim bilir belki bu acı son yaşanmazdı.
Ve daha niceleri…