Şairin;

"Düş yola fark eyleme pa vü seri"...Mısrasının sırrına erenler düşerler bu yola.Zira bu yol , kalpten kalbe akıp giden gizli bir yoldur. Bu yolun sırrına ermek hiç te kolay değildir.

Hani ;  "Önce yoldaş sonra Yol" diyenler...

Gülden düşmüş bir Hisar'ı Ak kılan (Akhisar) ,O sır ne ise , uzaklarda fakat sınırları gönül ile belirlenmiş uzak bir diyardaki şehri de "Ak" kılan o idi...Bir gün Bosna'nın Batısında ki "Prusac" Şehrinin ismi "Prusac" yerine , bundan böyle "Akhisar" kullanılacağı açıklanır. Bunun Türklerin dilinde "Beyaz Şehir" anlamına geldiğini öğrendiler.

İşte böyle bir yoldur bu...!
Gönül sırrına ermişlerin yolu.
Alperenlerin , Gazi Dervişlerin, Sarı Saltuk'ların , Gazi Baba'ların ve Ayvaz Dede'nin yolu ...
Türkiye'den Rumeli'ye , Akhisar'dan Bosna'ya. 
Bütün Şehirler gibi bembeyaz Akhisar ve Prusac...
Fatih Sultan Mehmed Han'ın 1463 yılında Bosna seferinde 
Komutanlarından biri olan İskender Paşa "Prusac" önlerine gelir.
"Prusac" Kalesi komutanı"Dük Tvrko Bobaniç" hiç bir direniş göstermeden Kaleyi ve Şehri teslim eder.
İskender Paşa ve Askerleri şehre girerler ve ilk iş olarak Kale'de  ki Özgür Bosna'yı temsil eden "Beyaz Zambak" lı Bayrağın yerine Hilalli Yeşil Bayrağı göndere çektiler.
"Prusac" Şehri artık Türk toprağıydı.
Bir gün "Prusac" Şehrine giysi ve yaşantılarından dolayı ne askere ne ,
Ne de tüccara ve ne de Sultan'ın hizmetkarlarına benzemeyen sarıklı, fakat bellerinde kılıç kuşanmış bir gurup Derviş gelir.
İşte bu Dervişlerin en ünlüsü "Ulu Derviş" olan biri vardı ki ,tüm "Prusac" ın Müslüman olmasına vesile olacak olan Akhisar'dan kalkıp buralara gelen "Ayvaz Dede"...
Günlerden bir gün "Prusac" Şehrinin suyu kesilir. Şehir halkı doğruca "Ayvaz Dede" ye gelirler ;
"Derviş. ..Sen bizim için senin Allah'ına dua et suyumuz geri gelsin. Yoksa susuzluktan hepimiz telef oluruz. " derler.
"Ayvaz Dede" gecesi yatsı namazını müteakip uykuya yatar. 
Gece öyle bir rüya görür ki...
Rüyasında "Kuran" okurken yanına yeşil kıyafetli bir adam yaklaşır ve ;
"Allah sana yürekten dilediğine yardımcı olacak. Yeni hilali gördüğün Cuma günü oruç tut ve kırk gün boyunca da Allah'a dua edebileceğin temiz ve yüksek bir yerde Sabah Namazlarını kıl. " diye seslenir.
"Ayvaz Dede" tüm dediklerini yapar ve kırkıncı gün Sabah Namazını kılmak için seccadesini sefer ve namazını kılar. Son secde de öyle bir uykuya dalar ki ,
Iki koçun sertçe tokuştuklarını görür rüyasında. 
Uyanan Dede , etrafına bakınır. Etrafında ağaçların edildiğini ve Dağın kaydığını gören Dede ; "Allahım. ..Yüce Rabbim.  Sana binlerce şükür olsun. Sen ki her şeye kadirsin." Der ve dağın olduğu kısımda havaya kalkan duman ve toz yığınını görür.  Dua ederek dağa çıkan "Ayvaz Dede" , bir süre sonra gördüklerine inanamadı. 
Şehrin suyunu kesen kocaman kayanın tam ortasında bir çatlak vardı. 
Derenin suyu o çatlaktan "Prusac" a doğru akıyordu. 
Suya kavuşan yerli Boşnak Halk "Ayvaz Dede" nin bu kerametini duyarlar ve onun "Evliya" olduğuna inanırlar. 
Topyekün İslam Dinine geçerler. 
"Ayvaz Dede" nin Kerameti tam 507 yıldır dilden dile söyleniyor. Ölümünün ardından 
507 yıldan bu yana Müslüman olan Boşnaklar ve Manisalı hemşerilerin sana olan minnet ve şükranlarını her yıl düzenledikleri "Ayvaz Dede Şenlikleri" ile ödemeye çalışıyorlar. 
Manisa'nın Akhisar , Şehzadeler ve Yunusemre İlçeleri  Prusac Şehri ile Kardeş Şehir olmuşlardır. 
Anadolu'nun Manisa İlinin Akhisar İlçesinden kalkıp Bosna'ya gelen Ayvaz Dede , Allah'ın Rahmeti üzerine olsun inşallah...